27. Bölüm "Aile Toplantısı"

15.3K 1.1K 593
                                    

-Sehun'un Bakış Açısı-

Seksi bileğimde duran pahalı kol saatime bakıp hızlıca toparlandım. Siyah tekerlekli deri koltuğumdan kalkıp masadaki kurdeleli kutuyu aldım elime. Şöyle bir elimde çevirip gururla gülümsedim. Tanrım benim işte. Zevkliyim.

"Bay Oh, Kemik burda."

Az sonra sevimli asistanımın sesiyle arkamı döndüm. Kemik! Parkta her sabah spora gelen pilicin köpeği kemik. Köpeklerin sadık birer dost olduğunu söyleyen her kimse  önünde yere kadar saygıyla eğiliyorum.

"Bugün kontrolleri sende, Jin. Sahibiyle de sen ilgilen.”

Kız şaşkınca yüzüme baktı sadece. Tabi beklemiyordu. Sporcu bir çift uzun bacağın her pazartesi kliniğime gelmesi ve her geçen gün karşı konulmaz çekiciliğime kapılması için can atacağımı tahmin ediyordu şirin mi şirin stajyerim. En azından bir zamanlar.

“Aşıları hazır, kontrolleri de halledersin söylememe gerek yok di mi?"

"Emin misiniz?"

"Evet, sana güveniyorum küçük Jin ah!" Anahtarlarımı ve ceketimi de kapıp hızlıca kapıya giderken kızın yanağından bi makas aldım.

"Akşam dönmeyeceğim."

Bugün bacaklardan daha önemli bir işim vardı. Çok daha önemli bir yere davetliydim.

Klinikten çıkıp şöyle bir arkama baktım. Sevimli ve şehrin göbeğinde ama sessiz bir muhitteki kliniğim. Kız mıktanıtısı kliniğim.  Koşu parkına yakın olduğu için  her sabah geldiğimde kendimi sağlıklı hissettiğim kliniğim.

Arabanın kapılarını açıp içine yerleştim. Elimdeki hediye kutusunu yan koltuğa bırakıp aynadan son kez kendime baktım. 4 yıl öncekinden bile daha yakışıklı olabileceğimi tahmin edemezdim asla. Daha olgun ama genç görüntümü sırıtarak inceledim.

1 saat sonrasına çağrılmıştım ama elbette hazırlıkları kaçıramazdım. Hediyesini ilk veren  ben olmalıydım. O Chanyeol hergelesinden aşağıda kalamazdım elbette. Chanyeol'ü ateşe atacak olsam da hediyem Baek'i fazlasıyla mutlu edecekti.  Bu kez daha büyük boy lisanslı ve kabarığından bir pororo almıştım. Hayır, elbette bu tek hediyem değildi. Asıl hediyem her yıl olduğu gibi pororonun poposunun altında duruyordu.

Arabayı çalıştıracağım sırada yan koltuğa attığım telefondan gelen mesaj sesiyle duraksayıp gülümseyerek telefonu elime aldım ve mesajı açtım.

“Bıraktığın notu gördüm. Unut bunu.”

14.43

Şu hastalık gibi gülümsemeden yerleşmişti yine yüzüme. Hani şu koşu parkındaki çıtırlara camdan son bir kez göz atma isteğimi bastıran türden. Dudaklarımı ısırıp yazacak bir şeyler düşündüm.

“Mızmızlanmayı kes. Akşam sen de geleceksin. Seni seviyorum.”

Yada sil. Son cümleden emin olamayıp tek tek sildim her hecesini. Bu cümle hala bünyemde kaşıntı yapıyordu.

“Mızmızlanmayı kes. Akşam sen de geleceksin. İnce giyinme!”

14.44

“Çıplak geleceğim.”

14.44

Gülümsemem daha da büyürken biraz ekrana bakmıştım sadece. Bir şey yazmamıştım zaten alışkındı o. Sırıtıp telefonu cebime koydum en az on beş kez okuduktan sonra.


Channie SaysHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin