11. Bölüm - Part 1 "Boşboğaz"

17.4K 1.3K 864
                                    

Tanıştığımız ilk günden beri Sehun'un en sessiz haliyle karşı karşıyaydım. Sanırım Tanrı dualarımı kabul etmişti. Yani başta böyle düşündüm ama bunun 15 dakikadan uzun sürmesiyle endişelenmeye başlamıştım.

Odaya döndüğümüzden beri tek yaptığı, yarı aralık ağzıyla arada bana baktıktan sonra kafasını az önce odaklandığı zemine geri çevirip derin düşüncelere dalmaktı.

"Sehun, yatağın altından kendine çarşaf çıkar."

"Ne?" Düşüncelerinden arınıp yüzünü bana döndükten sonra söylediğimi ancak idrak edebildi. "Ha, tamam."

Alt kattaki olayın ardından Sehun'un girdiği şokla onu ve paketleri yukarı biz çıkarmak zorunda kalmıştık. Chanyeol ise durumdan pek etkilenmiş gibi görünmüyordu. Odaya girdiğimiz an büyük bir rahatlamayla kendini banyoya attı. Odada sadece Sehun'la ikimiz kalmıştık.

"Hala inanamıyorum." Hayret içinde morluklarla dolu yüzünü bana çevirip sırıtmaya başladı. "Kendimi inandığım her şey yalan çıkmış gibi hissediyorum." Gözleri tek noktaya odaklanmış eliyle yarı açık ağzını kapatırken sırıtmaya devam ediyordu.

"Yani şimdi siz, ciddi ciddi!" Şaşkın yüzünü birden daha büyük bir gülümseme kaplamış, ardından kahkaha atmaya başlamıştı.

Yerdeki market poşetlerini toplayıp dolabın kenarına yerleştiriyordum. Çıkardığım elmalardan birini üstüme silip Sehun'a attım.

"Ye."

Elmayı tek eliyle havada yakalayıp yeniden gülmeye başladı. "O değil de şimdi burda sizinle..." Elmadan bir ısırık aldı. "Ya ben nasıl giyinicem?"

"Saçmalama Sehun."

İfadesiz bir yüzle ilaç paketinin içinden çıkan kutuları inceledim. Mavi olan benimdi. Elimde bir kaç kez çevirip komidinin üstüne bıraktım.

"Kalanlar senin. Üstünde iki kez alman gerektiği yazıyor." Ona dönüp kutuların üstlerini işaret ettim.

Beni dinliyor gibi değildi. Birden ayağa kalkıp gözlerini bana çevirdi.

"Şimdi ben gelmesem siz?" Dalgın gözleri kocaman olmuş, yüzüncü kez tüm dişleriyle sırıtmaya başlamıştı. "Söylesene yattınız mı?"

Bir anlık refleksle yorgun ve ifadesiz gözlerimi sonuna kadar açıp odanın içinde dolaşan Sehun'un yüksek frekanslı sesiyle kese kağıdındaki tüm elmaları art arda boş boğazını hedef alarak fırlatmaya başlamıştım.

"Kapa çeneni Sehun!"

Sehun elmalardan birinin kafasındaki şişliğe gelmesiyle kendini yatağa atıp can çekişirken ben de alt dudağımı ısırmış sesin banyoya kadar ulaşıp ulaşmadığı konusunu düşünüyordum. İçerde su açık olduğu için zor olsa da imkansız değildi. Kendimi yere sabitlemiş düşünürken su sesinin kesilmesiyle tüm düşüncelerim birden kabusa dönüştü.

"Ne var bunda kızacak yani?" Yatakta doğrulmuş dişlerini sıkarken eliyle başını ovuşturuyordu. "Olmadıysa da. eninde sonunda olacak." Yeniden hafifçe gülümsemeye başladı.

Yerden tek hamlede kalkıp koşarak elimle Sehun'un ağzını kapadım.

"Chanyeol gelmeden seni pencereden atarım ve kimse seni aramaz." Ölüm saçan bakışlarımla bir kaç saniye gözlerinin içine baktıktan sonra banyo kapısının açılmasıyla geri çekildim.

"Geç kaldın. Geldi bile." Pis pis sırıtarak arkada kapının önünde havluyla saçlarını kurulayan Chanyeol'e baktı.

"Biz de tam senden bahsediyorduk."

Channie SaysHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin