21. Bölüm "Aslında"

15.3K 1.2K 762
                                    

Bölüm şarkısı: One Republic & Sara Bareilles - Come Home

--

Sehun hızla elimden tutup banyoya çekmişti beni. Lavabonun önünde musluğu açıp soğuk suyu yüzüme çarparken bundan zevk alıyor gibi gülüyordu.

"Yavaş olsana!"

"Suratın kurumadan ellenmiş yağlı boya tablosu gibi." Havluyu yerinden çıkarıp yüzüme vahşice sürmeye başladı.

"Asıl şimdi öyle." Boğuk sesimle ıslak havlunun altından nefes almaya çalışıyordum. "Yuna ne söyleyecek durup dururken? Daha doğrusu Yuna'yı nerden buldun sen? Sehun bak sakın ona da iskele yaptığını söyleme-"

"Hayır saçmalama, ben öyle biri miyim?" Havluyu çekip sırıtarak konuşmaya devam etti.

"Arayıp sana ulaşamadığını söyledi. Siz takılırken ne olur ne olmaz diye telefon numarasını almıştım, unuttun mu? Tabi ki kötü niyetli değildim."

"Evet eminim. Sehun, yerimden kıpırdayacak halde gibi mi görünüyorum? Cheesecake yemek filan da istemiyorum." Saçlarımı da havluyla kurulayıp aynada mor göz altlarımı inceledim. Aylardır minimum seviyede yemek yiyip içkiyle beslenmemin kanıtı gibiydiler.

"Anlatacaklarını dinle sadece." Yüzü birden sırıttığı haline göre daha ciddi bir hal almıştı. "Bir şekilde bunu duyman gerekiyor." Beni temizleme işi bittiğinde omuzlarımdan iterek beni banyodan dışarı çıkardı.

"Ben çişimi yaparken acele et pororo."

Dünkü giysilerimi aklımdan çıkarmak istercesine yatağın altına tepip dolaptan başka bir tişört çıkardım. Siyahtı yine. Üstümde öylesine bol duruyordu ki. Hastaneden çıktığım zaman evden getirdiklerimdendi ama üstümde çuval gibi durmuştu. Chanyeol'ün önde oturduğum için endişelenmemiz gerekmediğini söylediği zamanı hatırlamıştım. Şimdiki halimi görse tanıyamazdı muhtemelen.

Sehun işini hallettikten sonra birlikte yurttan çıktık. Nasıl sefil göründüğümle ilgili şikayetleri de gelmişti elbette.

Kısa bir yürüyüşün ardından kafeye ulaştık. Aylardır gelmemiştim buraya. Neredeyse doğum günümden beri. Yuna'yla bile görüşmüyordum. Gittiğim tek mekan S.O.S olmuştu.

Bir Yuna klasiği olan kapıda karşılama törenine tabi tutulmuştuk yine. Sehun bu sarılmalı karşılamadan epey memnun görünüyordu. Yuna kapıda Sehun'dan sonra beni gördüğü anda şoka girmiş, içeri çağırmayı unutmuştu.

"B-baekhyun bu sen misin?" Gülümseyen yüzü birden donmuş, gözleri dolmaya başlamıştı. "Bu halin ne böyle?"

Ona yaklaşıp sarıldığımda elleri havada kalmış, kucaklayamamıştı bile şoktan.

"Baekhyun iyi misin?" Geri çekildiğimde ince kollarımdan tutmuş yıkık dökük bir halde yüzümü inceliyordu. "Sadece aylardır görüşmüyoruz."

"İyiyim Yuna." Gülümseyip ben de kollarından tuttum. "Bizi içeri almayacak mısın?"

"Tanrım, üzgünüm Baekkie, çabuk girin, acilen seni beslemeliyim."

O şokla bile gülücükler saçarak cam kapıyı yeniden açtı. Sehun aceleyle ortadaki masalardan birine geçip garson kızlardan birini göz kırparak yanına çağırmıştı bile.


"Baekhyun, sana kek getiriyorum. Ayrıca krep ve kruvasan, yada kahvaltı yapmadıysan-"


"O kadar şey yiyemem Yuna." Gülümsedim. "Eskiden olsa da yiyemezdim."

Channie SaysHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin