20. Bölüm "Senin Yüzünden"

13.2K 1.1K 493
                                    


"C-chanyeol?"

Gözlerimi açtığımda gördüğüm belli belirsiz ten bana bu ismi sayıklatmıştı. Kafamda zaman ve mekan hakkında sorular oluşmadan önce sokulup başımı omzuna bastırdım. Beyaz vücudu daha esmerdi, ve kokusu çok daha sert ve erkeksiydi.

İkinci kez Chanyeol demek üzereyken başımı çektiğimde gördüğüm odanın farklı görüntüsü gözlerimin daha da açılmasına neden oldu.

Tam karşımdaki taş desenli duvarın neredeyse tamamını kaplayan büyük bir pencere vardı. Siyah ikili koltuğun kaşısındaki tv ve oyun konsolu da bana hiç tanıdık gelmemişti. Bir kaç saniye durup hızlanan kalp atışlarım arasında düşünmeye çalıştım. Nerdeyim? Ve neden burdayım?

Yatakta hareket etmeye çalıştığım ilk an fark ettiğim şey vücuduma değen çıplak ten olmuştu. Yutkunup kalbimi yerinden çıkaracak türde bir korkuyla kendimi geri çekeceğim anda önümdeki vücut uykulu ve gülümseyen yüzünü bana çevirdi.


"Günaydın."


Sikiyim. Yataktan sıyrılıp kendimi diğer tarafa sürüklediğim an bundan vazgeçmem de aynı saniye içinde olmuştu. Çıplaktım. Üstelik sadece boxer'la uyandığım türden bir sabah değildi. Üzerimde tek bir lanet parça kalmamıştı.

"Neyin var?" Gözlerini ovuştururken dikkatle korkmuş yüzüme bakıyordu.


"B-ben neden, burda- Aaah Siktir!


Kekeleyerek üstümdeki örtüyle birlikte yatağın diğer kenarına gitmeye çalışırken bir hamlemin arkamda oluşturduğu sızıyla dişlerimi sıkarak bağırmıştım. "Sikiyim, bu ne böyle?!"


"Sanırım ilkti ve-"


"N-ne?"


Aynı korkulu gözler ve titreyen sesimle yataktan örtüyle birlikte yere inip kıyafetlerimi aramaya başladım.

"Giysilerin bu tarafta."

Şimdi dün yine fazla içmiştim ve uyanalı sadece dakikalar olmuştu. Pekala, bir şeylerin kafamda canlanmaması ve kendi yatağımda uyanmış gibi hissetmem doğaldı. Ama besbelli burda yanlış giden bir şeyler vardı ve giyinir giyinmez anlayacaktım.

Kai'nin bakışları arasında kırmızı bir suratla onun olduğu taraftaki giysilerimden alt kısmıma ait olanları aceleyle giyip yüzümü yeniden ona döndüm.

"Ağlayacağım." Dudaklarımı birbirine bastırıp mırıldanmıştım karşımdaki manzara karşısında.

"Baekhyun?" Yatakta en fazla benim az önceki halim kadar giyinik uzanmış bana bakıyordu. Biraz durup doğrulduktan sonra çekmeceden çıkardığı siyah pijamayı altına geçirdi.

"İyi misin?" Yeniden başını çevirip bana baktığında bir şeyler hatırlamaya çalışmakla meşguldüm. Buraya nasıl geldiğimi, bu çocuğu. Denesem de isminin Kai olduğu dışında hiçbir şey canlanmıyordu hafızamda. Olduğum yere çakılmıştım. Gözlerimin buğulanmaya başladığını hissediyordum. Boğazıma bir şey takılı kalmış nefes almamı engelliyordu.

"Yaklaşma!" Ayağa kalkıp merakla bana doğru yürüdüğünde kendimi bir kaç adım geri çekip tiz sesimle yüzüne bakmadan bağırmıştım. "Uzak dur!"

"P-pekala..." Ellerini havaya kaldırıp yüzüme bakmaya devam etti. "Sadece neyin var?"

Eğilip yerde duran tişörtümü de üstüme geçirdikten sonra kanepenin üstünden ceketimi ve sırt çantamı alıp kapıya yöneldim.

Channie SaysHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin