27. Bölüm

1.4K 110 179
                                    

Tatile geldim ve yalnızken yapılacak en güzel şey yazmak oluyor. Hazır tatildeyken size bolca bölüm bırakmak istiyorum. Bizde çöt olmak diye bir kavram var. Bu ara ellerim çöt olana yani birbirine girene kadar yazacağım sanırım. Yazdığım bu bölümün 15 sayfa olması bir kanıtıdır bunun. Bu yüzden bölüm baya geç geldi sanırım.

Pekala bir itirafta bulunacağım. Dün gece girdim ve  bütün güzel, komik yorumları okudum tek tek. O kadar hoşuma gitti ki insanları hislerime, yazdıklarıma ortak etmek ve üstüne üstlük bunları size de hissettirmek. Hayal gücümün götürdüğü yere kadar yazacağım, orada görüşürüz biricik okuyucularım. İyi okumalar ^.^

7  yıl  önce*

Bahçede pembe bir salıncağın üzerinde sallanıyordum. Neşem yerindeydi, elimde yepyeni baskısıyla Harry Potter'ın 4. kitabı duruyordu. Teyzemin şüphesiz en güzel hediyesi buydu. Gerçi gitarımı da çok seviyordum ama kesinlikle ikisini kıyaslamaya kalkamazdım.

"Haneul tatlım." 

Sağ tarafımda benimle oturan teyzeme başımı çevirip baktım. Bugün biraz mutsuzdu. Suratı ara ara düşüyorsa da zoraki bir gülümsemeyle toparlıyordu kendini. O benim her şeyimdi. Onu kimseyi sevemeyecek kadar çok seviyordum ve böyle mutsuz hissetmesi öyle çok üzülmemi sağlıyordu ki. Az önceki neşemi elimdeki kitapla birlikte salıncağın sol tarafına bıraktım. 

"Sana bir  hediyem var."  diye fısıldadı. Ardından elini yanında olduğunu fark etmediğim bir defteri göstermek için havaya kaldırdı. Bebek mavisi dümdüz sade bir defterdi. Kucağıma bıraktığı defteri elime alıp bir süre inceledim. Sanki kapakları fazla kalındı. Bir ahşaptan yapılma gibiydi. Ön kapağının tam ortasında küçük içi boş bir kalp vardı. Ortasında teyzemin yazdığı belli olan 'J.J' harfleri duruyordu. Neden bana bu defteri veriyordu ki?  Güzeldi, hatta rengine aşık olmuştum ama belli ki kendi defteriydi bu.

"Teyze bunu bana vermek istediğinden emin misin? Bana senin defterinmiş gibi geldi." 

Elini kaldırıp bir süre sessizce saçlarımı sevdi. Bayılıyordum saçlarımın sevilmesine. Uykumu getiriyordu. Kookie de çok seviyordu saçlarımla oynamayı. Ama onun teyzemin yanında bir artısı vardı. Gerçekten saçlarımı havalı şekillerde örebiliyordu. Geçen hafta balıksırtı örmüştü ve okuldaki tüm kızlar saçımı övüp durmuştu. 

"Artık senin defterin. Ben yazdım geçti, gitti Haneul. Bir gün büyüyeceksin ve küçük kalbin biri için atacak. Onu her şeyden ileride tutacaksın. Dünyanın merkezinde o olacak. Nefeslerini onun için alacaksın. Onun için güleceksin, onunla gülebilmek için ağlayacaksın. Onu gördüğünde..." duraksadığı esnada elini tuttum. Sanırım teyzem Kookie'ye gerçekten aşık olmuştu. Kookie ile evlenme fikrimi hızlıca aklımdan sildim. Teyzem için bu kadar değerli ise onunla evlenebilirdi. Ben kendime daha havalı birini bulabilirdim. Daha önümde senelerim vardı.

Kalbimin üstüne değen teyzemin eline baktım. Sonra teyzemin yüzüne. Gözleri kızarmış gibiydi. Neden böyleydi ki? Kookie teyzemi üzmezdi.

"Onu gördüğünde kalbinin yerinden çıktığını hissedeceksin bebeğim, kalbin küçücük bedenine ağır gelecek. Dünyayı karşına alabilirmişsin gibi hissedeceksin." yüzünden küçük naif bir gülümseme geçti.

"Geleneğimiz olsun istiyorum. Aşık olduğun adamı buraya yaz olur mu? Belki sonra bana okutursun. Okumayı çok isterim. Benim küçük bebeğimin aşık olup o aşkla bir çılgına dönmesini izlemeyi isterim. "

Jeon JungkookWhere stories live. Discover now