17. Bölüm

5.4K 338 74
                                    

Gergince bir nefes aldım. Yaşadığım duygu karmaşasını çözümlemeye hiç bir kelimenin gücü yetmezdi. Korkunç hissediyordum. Bütün duyguları başına korkunç eklendiğinde hissettiğim gibi buluyordum. Şunun gibiydi; Korkunç acıyı çekiyordum.

Bu aptal yerde elbisem ve makyajımla büyük bir panik halinde ilgilenmeye çalışan tüm insanlara karşı tepkisiz bir ben vardı. Midemin büküldüğünü hissettim. Kaçışımın olmadığı gerçeği boğazıma yapışmıştı ve gitmiyordu.

Karşımda oturan Yoongi'ye baktım. Gülümseyerek beni izliyordu. Ancak fark etmiyor muydu? Ölüyormuş gibi olduğumu?

Nişan hazırlıkları yapılıyordu. Nişana son bir hafta kalmıştı. Bu yüzden aylar önce özel olarak dikilen elbisemin son denemesi yapılıyor, nasıl bir saç yapılanacağına karar veriliyordu. Annemin isteği ile.

Ellerimi birbirine geçirip sıkıntı ile köşede ki saate baktım. Kendimi bilerek ayarlanmış bir komploda gibi hissediyordum.

Bugün Bay Jeon ile güzel olması için çok çabaladığımız 'Bağımsızlık Günü'ydü.

Sanırım nefes almama asıl engel olan düşünce onun mutlu bakışlarını, heyecanlı gülümsemelerini göremeyecek olmamdı.

Tanrı bilir ya nasıl mutludur şimdi.

Göremesem bile gülümsemesinin yüzünde olduğunu hissediyorum. Onu görebilmeyi dilerdim, tüm kalbimle.

Gözlerimi ellerimden çekip Yoongi'nin yanında oturan annelerimize çevirdim. Sevinçle bir bana bakıyor bir muhabbet ediyorlardı. Neden mutsuz olan bir bendim?

Başım fazla düşünmekten çatlayacak kadar çok ağrıyordu.

Sonunda üstümdeki eller çekildiğinde derin bir nefes aldım. Boğuyorlardı beni. Bir huysuzluk çıkartmamak için sıkılıyordum kendimi ancak çok zordu. Üstümde neredeyse 6-7 kişinin panikleri elleri vardı. Derime defalarca batan iğnelerden bahsetmiyordum bile.

Hissetmiyormuş gibi davranıp batan iğneleri görmezden gelmiştim ancak en sonunda Yoongi fark edip çalışanları azarlamıştı.

Ellerimi tutan el ile gözlerimi ne ara yanıma gelmiş olduğunu anlamadığım Yoongi'ye çevirdim. Yüzünde huzurlu gibi duran bir gülümseme vardı. Onu tanımıyor olsam beni sevdiğini düşündürecek bakışlar atıyordu. Ancak onu tanıyordum.

Geçen gece yattığı kıza kadar biliyordum onun hakkındaki gerçekleri. Bana mutlu olalım derken bunu kast ettiğini düşünmüyordum.

Yine de umursamadım bu gerçeği çünkü en ufak lafımda işlerin bana döneceğini biliyorum. Bu yüzden ona bildiğimi bile söylememiştim.

Ellerimi tuttu. Ancak üstündeki yaralardan bir haber şekilde. Ruhuma ve yaralarıma kör bir adamla aylar sonra evlenecektim. Belki katlanabilirdim, kalbim başkası için atmıyor olsaydı.

Aklıma Bay Jeon ilişti. Yaralarımı okşayıp bana kızdığı zaman ki yüzü geldi gözlerimin önüne. Susadığım bu görüntüyü netleştirmek adına kapattım gözlerimi.

Yanağıma dudaklarını bastırıp öyle kaldı. Arabadaki konuşmamızdan sonra beni en fazla yanağımdan öpüyordu. Bana en azından bu konuda saygı duyması mutlu etmişti.

Gözlerimi açıp yakınımdaki yüzüne baktım.

"Çok güzelsin." diye fısıldadı dudaklarını yalnızca bir kaç santim yanağımdan uzaklaştırıp. Ona en sağlam maskemle gülümsedim.

Güzel olduğumu söylemesi güzel hissettirmiyordu. Zihnim bu düşünceme gülüp kulağıma cevabı fısıldadı.

Çünkü o Bay Jeon değil.

Jeon JungkookWhere stories live. Discover now