18. Bölüm

5.2K 341 72
                                    

Gözlerimi üzerine diktim. Dik duran omuzları ve hafif büktüğü dudaklarıyla pür dikkat önündeki kitabın sayfalarına bakıyordu. Romeo ve Juliet'e.

Hayır baktığını sanmıyordum, okumuyordu da. O kitabı yaşıyordu.

Sayfa kokuları burnuna buram buram akın ederken içine derinlemesine soluyor ve kitabın içinde yer alıyordu.

Bay Jeon, benim güzel Romeo'm.

Hüzünlü bir aşkın yürek burkan hikayesine tanık oluyordu. Bir an için kitabı elinden almak ve bağırmak istediğimi fark ettim.

'Beni okuyun çok daha fazlasını görebilirsiniz ruhumda.'

Beni görmeyen ona bağırsam bile duyacağını sanmıyordum. Sağır kalırdı onun güzel kulakları bana. Kalmalıydı da zaten.

Benim kalbime sağır kalamadığım gibi olmamalıydı.

Elimdeki kitabın sayfasını rastgele çevirdim. Bilmiyordum hangi sayfada olduğumu. Tek bildiğim aklımın ilk paragraftan sonra kitaba odaklanmayı bıraktığıydı. Çünkü okunmayı bekleyen çok daha değerli bir yazıt duruyordu karşımda.

Her sayfası ayrı gizem, kokusu huzur ve kelimeleri şimdiye kadar dünyada görülmemiş güzellikteki bir alfabe ile yazılmış. Tanrım, onu yalnızca ben okuyabilmeyi dilerdim.

"Ne okuyorsun?"

Gelen güzel sesi ile gözlerimi kırpıştırıp elimdeki kitaba baktım. Hazırlıksızdım bu soruya. Çünkü aklım o kadar onunla doluydu ki bunu bile unutmuştum.

Dudaklarımı yalayıp zaman kazanmak için hafifçe esnedim. Bu sıra gözlerim kitabın ismini bulmuştu.

"Senden Önce Ben."

Gözleri kısılana kadar gülümsedi. Yüzündeki gülümsemeyi başa sarıp sarıp bıkmadan izleyebilirdim.

"Jojo Moyes?"

"Evet efendim o."

Dudaklarında hoş bir gülümseme eşliğinde başını salladı.

"Oku onu Haneul, sana öğretecekleri olabilir."

Kaşlarımı çatıp gözlerimi istemeyerek ondan çektim. Kitaba gözlerimi çevirdiğimde adım sesleri kulağıma ilişmişti. Yanıma geliyordu, gelmemeliydi.

Onu uzaktan izlemekten vazgeçemesem dahi onunla aramda oluşmaya başladığını fark ettiğim bağı güçlenmeden koparacaktım. Önemsiz bir detay olmalıydım onun için. Bana bakmalı ancak görmemeli, benimle alakalı durumları merak etmemeliydi.

"Bir aşk romanı bana ne öğretebilir Bay Jeon?"

Omuzumda hissettiğim dokunuşuyla tenimin karıncalandığını hissettim.

Tanrım, üzerimdeki etkisi asla göz ardı edilemezdi.

"Bunu ancak okuyarak öğrenebilirsin."

Ben elimdeki kitabı değil sizi okumak istiyorum, her bir satır aranıza derin derin solumak istiyorum.

Başımı sallayıp elimdeki kitabı kapattım. Ona bakmak için direnen gözlerime istediğini verdiğim de bakışları ellerimdeydi.

"Kendine bunu yapmaktan vazgeçmeyeceksin değil mi?"

Dudaklarımı birbirine bastırıp susmak için elimden geleni yaptım. Ona anlatmayı öyle isterdim ki. Yaralarımı ona gösterip bir bir hikayelerini anlatmayı. Sonra geri kalan tüm zamanımda onu dinlemeyi.

Sandalyemi kendine çevirip önüme çöktü. Ne yaptığını anlamaya çalışırken o elini cebine götürdü.

Parmakları arasında ufak bir kutuyla çekti elini cebinden. Ardından derin bir nefes aldı.

Jeon JungkookWhere stories live. Discover now