"Seni alamaya geldim, hazırlan gidiyoruz?"

"Neden? Baba kocam katil değilmiş. Bunu annesini...

"Sana gidiyoruz dedim Selda, en başından seni zorla o adamla evlendirmem hataydı. Şimdi hatamı telafi edeceğim. En kısa zamanda o adamdan boşanacaksın."

"Baba sen olayı yanlış anladın galiba Ateş'in bu olayda suçu yok."

"Ne demek yok. Baştan beri bizi kandırdı. Sana da bize de yalan söyledi. Bu senin kocan değil mi? Hangi adamlığın kitabında eşine yalan söylemek var. Böyle büyük bir yalanı söyleyen adam kim bilir daha neler saklıyordur. Ben seni bu yalancı üç kağıtçı adamla burada bırakmam Şimdi git hazırlan."

Babam sinirlendikçe kızarıyordu. Elini kalbine götürdüğünde tamam, demiştim. Babam şuan öfkeliydi siniri geçince hatasını fark ederdi. Ben onu bir şekilde ikan eder geri dönerdim. Babama içeri geç desem de geçmedi. Bende daha fazla oyalanmadan odama çıktım. Başta ne yapsam derken küçük el çantasını çıkartarak birkaç eşya koydum. Babam eli boş görürse yine küplere binerdi. Valizle gitsem Ateş benim temelli gittiğimi düşünür kıyamet kopardı. En iyisi bu diyerek el çantasını doldurarak ışığı kapatıp aşağıya indim.

Evime son bir defa baktığımda Ateş'in bugün getirdiği albümü görünce yanına giderek elime aldım. Babam görmesin diye içine dahi bakmadan çantamın içine sokmuştum. Babam bana bakarken yanına gidip tam karşısında durdum. Bu kadar mı, diye sorduğundaysa kısaca evet demiştim. "Ben bu konuda ciddiyim Selda, bir daha bu eve geri dönmeyeceksin. Ne alıyorsan ona göre al."

"Buraya bu kadar eşya ile geldim bu kadarıyla gidiyorum." Babam bunun üstüne söz söylemeyince evin anahtarını dahi alamadan evden çıkmıştım. Arabaya binip yola koyulduğumuzda içimde büyük bir ağırlık vardı. Yine de elimden başka ne gelirdi. Yol boyunca babamı nasıl ikna edeceğimi düşünüp durdum.

Bir yol bulmak imkansız olsa da Ateş beni bırakmazdı, buna inancım tamdı. Gece yarısına doğru eve geldiğimizde anneme kısaca sarılıp odama geçtim. Işığı dahi yakmaktan yorgunluktan yatağa girmiştim. Yol beni tutuğu içinse yorgunluktan uyuya kalmıştım. Sabah oluncaysa Büşra'nın aramasıyla uyandım. Bana Ateş ve annesinin nezarette olduğunu söylemişti. Hemen yanıma gelmek isteyince Denizli'de olduğumu söyledim. Uzun süre beni sorgulasa da her sorusuna cevap vermemiştim. Telefonu kapatıp tekrar uzandığımda telefonum tekrar çalmıştı.

Bu defa Dinçer Bey arayarak bütün olan bitenden haberi olmadığını söyledi. Meğerki onun dahi haberi yokmuş. Bana yanıma gelmek istediğini söyleyince yine babamın evindeyim demiştim. Bana yalnızca nende diye sormuştu. Neden gittin demişti. Ailemle yeni bir çatışma yaşanmasın diye yalnızca böyle gerekiyordu diyebilmiştim. Beni yeniden arayacağını söyledikten sonra telefonu kapatmamla içeriye babamın dalmasını bir oldu. "Telefonunu ver." Babam elini uzatınca "Baba bu ne öfke nende telefonumu istiyorsun?" Sana ver diyorum diyerek telefonumu elimden aldığı gibi gitmişti.

Ah Selda, hayatının hatasını yaptın. Kocanla ne yaşarsan yaşa ne kadar büyük bir sorunun olursa olsun. Bu işe aileni karıştırmaman gerekirdi. İşin içine aileler girince olay küçük dahi olsa çığ gibi büyüyordu. Babam sinirle gidince yerini annem doldurdu. Tek söylediği şey sabret demişti. Kocan gelene kadar sabret. Bende öyle yapacaktım. Tek dileğim Ateş bir an önce gelmesiydi.

Ateş'in gelmesini bir gün iki derken tam on gündür bekliyordum. Büşra bile ziyaretime gelip gitmişti ama Ateş Bey nezaretten çıkmasına rağmen hala gelmemişti. En son dayanmayarak babamdan telefonumu istedim. Babam nasıl ettiysen on gün sonra telefonumu vermişti. Babamdan alıp telefonumu didik didik aradım ama ne arama ne mesaj vardı. Bunun üstüne başladım ağlamaya ben bunu hak etmemiştim. Dünya üstünde adalet vardı. Sırf insanlar yok o benim canım o zarar görmesin diye adaleti yeryüzünden yok ediyorlardı. Yalnızca güçlü olanlar için adalet yoktu, biz fakirler sıradan insanlar için her şey müstahaktı.

"Arama... Sen beni hiç arama tamam mı?" Arama istemiyorum. Bugüne kadar arayıp sormayan adam şu saatten sonra hiç aramasın. Zaten aramadı da bir ayı çoktan geçmesine rağmen aramadı da... Sevgili annesinin hapisten çıkmasına rağmen aramadı da... Şimdi anlıyordum dostunu yakın tut düşmanını daha yakın. Onun tek derdi annesiymiş. Ben şikayet ederim dediğimde itiraftan daha az yata diye kendi gönül rızası ile gitmiş.

"Kızım neyin var?"

"Kasılmam... Karnım kasılıyor anne hiç iyi değilim."

"Ömer... Ömer koş kıza bir şey oluyor. Annecim sen de sakin ol. Henüz erken henüz çok erken..."

Babam koşup geldiğinde yalnızca nefes alıp verebiliyordum. Sanki her an doğuracakmışım gibi kasılmalarım artmıştı. Babam hemen ambulansı arayıp acil gelmeleri için bağırmıştı. Sağlık görevlileri dakikalar sonra geldiğinde yanlarında doktor da vardı. Bana sakin olmamı yoksa bebeğe zarar verebileceğimi söylemişti. Annemle ben ağlarken babam elimden tuttu.

"Kızım sakin ol size bir şey olmasına izin vermem."

"Ateş... Ateş..." İstiyorum diyememiştim. Bana onu getirin demeye dilim varmamıştı. Ateş diyememiştim. Kocamı istiyorum, ona haber verin diyememiştim. Bizden bir ay uzakta kalan zerre düşünmeyen adama ihtiyacım var diyememiştim.

Sağlık görevlileri beni kolumdan tutarak ayağa kaldırdılar. Asansöre bindiğimizde hemen zemin katta bizi sedye bekliyordu. Sedyeyle birlikte ambulansa bindiğimde o siren sesi bana daha çok ızdırap veriyordu. Canım yanıyordu. Kızımı kaybetmek istemiyordum. O benim canımdı. Doktor yaklaştık derken "Sıcak... Sıcak bir şey hissediyorum."

"Kan... Kanaman var... Ama sakin ol bu kötü bir şey değil." Kimi yaşında çocuk i kandırıyordu. Ben beş yaşındaki çocuk değildim. Kanamanın hangi anlama geldiğini çok iyi biliyordum. Elimi kasıklarıma götürünce o sıcaklığı hissettim.

Affetmem... Kızıma bir şey olursa ölsem de Ateş'i affetmem.... Ben bunu hak etmedim. Kızımla sınanmayı bunca sıkıntı stres altına girmeyi hak etmedim. Seni asla affetmem. Elimi havaya kaldırıp parmak ucumdaki koyu kanı görünce korkudan kendimden geçmeden önce kan diyebilmiştim.

Kan! Kanla doğup kanla öldüğümüz... Kanla içimde büyüyen kanımla ölen... Hayatı başlatan ve bitiren kan! İnsanlara yüzyıllardır hata verip hayatında eden, varlıyla can bulduğumuz nice yaşamların son bulduğu şeydi.

Benim sonum, benim başlangıç hikayem!





SİZİ SELDEN KURTARAN İP, İLERİDE BOYNUNUZA DOLANMIŞ BİR İLMEĞE DÖNÜŞEBİLİR...


BAŞKA AŞKLARDA GÖRÜŞMEK DİLEĞİ İLE...



instagram: Sldakser



*










İNTİKAM ATEŞ'İ 🚬 Where stories live. Discover now