Söz

10.1K 572 167
                                    

Söz Merasimi

"Neden kuaföre gitmek istemediğini hala anlamıyorum. Madem bugün sözleneceksin kendine biraz daha özensen olmaz mı? Öyle aile arasında küçük bir şeyde olmayacak karşı taraf düşün."

Neden çirkin bir kızla evlenecekmiş diyerek alay mı ederler. Hoş bende bunca çaba içine rezil rüsva olsunlar diye giriyorum. Bi saniye ya belki Büşra bu defa haklıdır. Bu gece kendime daha da özenebilirim.

"Tamam, gidelim. Madem ille de kuaför diyorsun  hazırlan çıkıyoruz." Aynanın  önünde  kalkip  başımda  gardiyan gibi  bekleyen Büşra'ya döndüm. Bana gözlerini kısarak  baktığında  oflamıştım. "Yine ne oldu Büşra, sen  ve Ateş  neden aynısınız önce  başımın  etini yiyorsonuz  ben onaylayinca da ağzınız açık  bana bakıyorsunuz."

"Sana neden baktığımı gayet iyi biliyorsun Selda, sende başka bir şey  var. Ailen seni ret etmiş  sendeki hava üzüntü değilde  ne yapsam ne etsem gibi  bir şey  sanki  gözlerinde hırs  var. Hatta seni bilmesem gözlerinin içi  intikam ateşiyle  yanıyor  diyebilirim.

"Büşra  kuaföre  gidecek havada değildim. Bu yüzden  istemiyorum dedim. Şimdi de sana gidelim  diyorum, kalmış beni sorguluyorsun? Asıl sen iyi misin?"

Büşra benimle uğraşmaktan vazgeçerek  elbiselerimizi alarak çıkalım mı diye sormuştu. Elinde tuttuğu  elbiseyi baktığımda aklıma  dün geldi. Dün  Ateş  ile beraber bu elbiseyi almak için  neredeyse savaşmıştık. Ben sadelikten yanayken annesinin emri üzerine  bana ağır  bir elbise aldı. Kendine de smokin aldıktan  sonra  söz  yüzüklerimizi de almıştık. Bilseydi o yüzüğü takamayacağımı alırken  o kadar özenir miydi?

"Acıların  kızı gitmemiz lazım  yetişmen gereken bir adet söz var. Ne tesadüftür ki söz de senin sözün..."

Laf sokmalarına aldırış  etmeden gidelim demiştim. Bu defa her zamanki kuaföre  değil  epey pahalı bir yere gelmiştik. Galiba  biizmkisi  cosmuştu. Buraya dünyanın  parasını verirsek batardım. Büşra enişte bey ödeyecek  dediğinde  beni buraya getirmekteki üstün  çabalarını  tebrik ettim.

Hazırlıklar bittiğinde  Ateş  ve Okan bizi almaya gelmişti. Ateş'in  buraya  dünyanın  parasını  vermesi yetmemiş  gibi içlerinden  birisi gelin  hanım  çıkmak istemiyor gibisinden  önünü  kesince bizimkinden para koparmiştı.  Ateş  çalışanları  açıp  soluğu  yanımda aldığında beni baştan  aşağıya süzdü.

"Çok  güzelsin..." Dilimin ucuyla teşekkür edip gidelim mi diye sordum. Olacaklar bir an önce olsun bitsin istiyordum. Ateş kolunu uzatınca  koluna girerek arabaya kadar bu şekilde yürüdük. Ateş ile beraber arakaya oturduğumuzda Büşra'larda ön tarafta yerini aldı.

Ateş  bu olaya kendini kaptırmış  olmalıydı  ki elimi tuttu. Eline baktığımda  sakin ol demişti. O kadar gergin mi diyordum. Streste  karnıma  kramplar giriyordu  ama bunu belli etmek başka  bir şeydi. Tutuğu eli sıkarak  iyiyim dedim. Bu gece iyi olmak zorundadım.

Okan dahi  yenge sakinleş diyerek  bana müzik açtı. Ateş'lerin evine geldiğimizde gerilim biraz daha artmıştı. Bunu yapabilecek  miydim? Herkesin  önünde  onun bir katil  olduğunu  söyleyebilecek miydim?

Arabadan indiğimizde Ateş  yeniden elimi tuttu. Misafirleri de yavaştan  geliyordu. Bahçe de gördüğüm organizasyonu görünce şok oldum. Ben içeride  olur diye düşünmüştüm. Kalabalığa bakarken korkum bir kat daha artti.

"Selda... Selda sana sesleniyorum, iyi misin?"

Lavabo dediğimde  yine rahatsız  olduğumu düşünerek beni odasına  çıkardı. Büşra  ve Okan aşağıdayken biz burada  yalnızlıktık. Lavabodan çıkıp  Ateş ile yüz yüze gelince acaba  şimdi  söylesem mi düşündüm.  Şimdi her şeyi  söyler arkama bakmadan da çıkar  giderdim. Zaten herkes  aşağıda  değil miydi?

"Hiç iyi görünmüyorsun doktor  çağıralım mı?" Beni yatağına  oturttuğunda etrafına odasina  baktım. Odasında pek çok  oyuncak  araba vardı. O an gözüm kardeşime çarpıp hayattan kopardıği arabasına  gitti. Elim ayağım  titreyince ayağa  kalkıp fotoğrafa doğru  yürüdüm. Ateş  arabanın önünde durmuş  gülüyordu. Ezbere bildiğim  plakasına baktığımda  gözüm  karardı. Ateş  kolumdan tutuğunda bana destek verdi.

"Söz veriyorum, yarın  ilk iş ailenin yanına  gidip  gönüllerini alacağız. Lütfen  kendini daha fazla hırpalama." Katil! Az kalsın  vicdana gelecektim. Bu adam deli gibi  hız  yapmasaydı kardeşim hala yaşıyor  gülüyor  olacaktı.

Kapı çalındığında Okan herkes sizi bekliyor  demişti. Bende akan gözyaşlarımi silerek  gidelim  dedim. Ateş tekrar elimi tutuğunda aşağıya  havuz başına  indik. Annesi ve babası  beni bütün  misafirlerle tek tek tanıştırmıştı. Tanışma  merasimi bittiğinde  söz merasimine geçmiştik Büşra yüzüklerin olduğu  tepsiyi tutarken içimden özür diledim. Belki de bu hareketim  onu da üzecek  sevgilisiyle arasını  açacaktı.

Dinçer  Bey kurdeleyle bağlı  yüzükleri elerimize verdiğinde etrafıma  baktım. Şimdi  tam zamanıydı. Dinçer  Bey yüzüğü  tamamı söylediğinde elimden yüzük  düştü. Ateş  yüzüğü tutup bana tekrar uzattığında beni gülme tutmuştu. Gülmem  kahkahaya dönüştüğünde herkes  deli gibi bana bakmıştı. "Kendine gel."diyen Ateş  koluma dokunduğunda bir anda ciddiyete binerek  bana dokunan elini itekledim.

"Bana kanlı ellerinle dokunma!"

Büşra yanıma  gelip koluma girdiğinde bir şeyler  söylemişti. Benimse gözüm Ateş'in gözlerindeydi. Ona artık  gönül rahatlığı ile düşman gibi  bakabilirdim. Etrafımdaki uguldamalar arttığında  sesimi  yükselterek konuştum...

"Ne o neden şaşırdın katil olduğunu bilmediğimi mi sandın? Ellerinin kanlı  olduğunu  bilmiyor  muydum? Gencecik bir kızı  hayattan  koparıp, sırf  zenginliğin verdiği güçle  elini  kolunu sallayarak  gezdiğini bilmediğimi  saniyordun."

Ateş  çıldırarak yeniden kolumdan  tutup bu defa sıktı. "Rezil  olduğumuzu görmüyor  musun, sözlerine  devam etme." Büşra gidelim buradan dediğinde herkesten uzaklaşıp  kalabalığa  yöneldim.

"Selen... Bu isim sana tanıdık  geliyor  mu? On altı  yaşında  güzeller güzeli bir kız... Sen katilsin Ateş Gündoğdu katil! Herkes unutsa ben unutmam tüm  dünya  unutsa ben unutmam!"

"Yeter artık, kes sesini!"

"Neden kesecekmişim Ateş  Bey neden? Asıl  bundan  sonra susmayacağım kardeşimin kanı  yerde kalmayacak. Seni o deliğe  sokana kadar dur durak bilmeyeceğim."

Birilerinin  düştüğünü görünce gözüm annesine  gitti. Ateş  annesinin yanina  koştuğunda bende elbiselerin eteklerini tutarak çıkışa  doğru  koştum. Kendimi dışıraya  attığımda arkamdan da gazeteciler koşmuştu.

Misafir  olduğunu  düşündüğüm  iki kişi  taksiden indiğinde onlara minnetle bakıp ben binmiştim. Taksiciye acele et dediğimde  kalbim deli gibi  atıyordu. Gazeteciler soruleriyla beraber peşimden  koşarken  takip  edip etmediklerini emin olmak için arkama baktım.

Bitmişti... Bitmişti! Içimde rahatlarken neden ağlıyordum. Oysa içimde  biriktirdigim onca söz  varken  yalnızca  birkaçını  söyleyemiştim. Onca heyecanımın üstüne yalnızca  bir kas sözü  hatırlayabilmiştim. Insanlar nasil de bakmışlardı. Annesiyle babasının  yüz  ifadesini asla unutmayacaktım.

Benim annemde çok  ağladı. Benim  annemde düşüp düşüp bayıldı. Babam kahrindan ölürken onların  oğlu  bikaç ay yatıp  öyle  çıktı. Olan neden hep fakire oluyordu.

"Işte bunun adına intikam derler..."Elim  karnima gidence aklıma  bebek geldi. Sıra bebeğe  gelmişti. Önce  babani hallettim. Şimdi sıra  sendeydi. Eve gidip  hemen hazırlanacaktim. Ilk otobüsle de evime gidip  bu bebeği  aldıracaktım.

O katilin  soyundan  bir çocuk  dünyaya  getireceğim. Sen benim kardeşimi  katlettin bende senin  çocuğunu  aldıracağim. Sana baba olma erdemini tattirmayacagım.


Bazen çocuk sahibi olmanın delilik olduğunu düşünüyorum. Onları seviyorsun, büyütüyorsun. Sonra da sadece zarar görecekleri bir dünyaya adım atmalarını izliyorsun.

Mefisto Kulübü, Tess Gerritsen










İNTİKAM ATEŞ'İ 🚬 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin