Bölüm 30

8.9K 569 169
                                    

Seviyorum seni... Seviyorum. Ateş'in bana aşık olma ihtimali yüzde kaçtı. Onu karşı nefret duysamda yerimide biliyordum. Ateş roman kahramanları kadar yakışıklı ve zengindi. Yalnızca vicdan yoksunu olması benim gibi sade birazda şuursuz bir kadına bakacağı anlamına gelmiyordu. Ben birazcık kendimi gömmüş müydüm?

"Yiğidi öldür hakkını yeme Selda... Yiğit, bak güzel isimmiş." Eğer oğlum olursa seçeneklerim arasında olabilirdi. Ben budala gibi Ateş'e bakarken el sallıyordu. Kendime gelince bana kulağındaki telefonu işaret etti.

"Telefon..."  Çantamı alarak içinden telefonumu aradım. Elime aldığımda titriyordu. Hemen açarak kulağıma götürdüm.

"Sonunda hiç beni görmeyeceksin sanmıştım."

"Kusura bakma gözüm dalmıştı. Bana yapacak iş mi buldun?" Beni beraberinde işe  getirmişti ama babasının ima ettiği gibi gereksiz şekilde oturuyordum.

"Hayır da sen ne düşünüyordun epey derinlere dalmışsın."  Elimi başındam çekerek camın arkasındaki adama baktım. Arkasına yasalanmış beni izliyordu

"Hiç yalnızca düşünüyordum... Yani bebeğimizin cinayetini kız ya da erkek olursa ismi ne olur diye aklımdan geçiyordum."

"Peri... Kızım olursa Peri olsun istiyorum. Annesi kadar güzel ve eşsiz..."

"Sen bana mı yürüyorsun?"

"Karım değil misin, ister koşarım ister uçarım..." Ay diyerek telefonu kapatmak istedim ama dur demişti. "Odama gelsene güzel karıma meyve suyu söylerim." Ben odaya gidersem yine yapışırdı. Yok ya iş  yeri her taraf cam ne öpecek "Selda ualnızca odama gel dedim, ne çok düşündün..."

Peki, diyerek telefonu yüzüne kapattım. Zaten odada sıkıntıdan patlamak üzereydim. Odamdan çıkınca sağıma soluma baktım. Bu katta ne az insan vardı. Yönetici olsam gider odalarına ne yaptıklarını gözlemlerdim. Neyse biraz ortama alışayım onada sıra gelirdi.

Sekreterin odasının önünden geçerken gözlerimi kısarak içeriye baktım.  Telefonda biriyle konuşuyordu, epey sıritırken başımı çevirip Ateş'e  baktım. O da telefonla konuşuyordu. Bu sekreteriyle ne çok samimiydi. Ben hızla odasına girerken telefonu kapatmıştı.

"Gel canım otur yanıma." Bana yer gösterince  tam tersine karışaya oturarak yönümü sekretere doğru çevirmiştim. Biraz  Ateş'e yakın olsamda sorun değildi. Ateş  biraz yanima yaklaşıp parmak uçlarıyla saçımı tutarken geri çekilmedim.

"Peri... Sence nasıl? Kızımıza yakışır mı?"

"Hayır, olmaz. Ben Asel kuracağım erkek olursa da Yiğit..."

"Zaten  bebeği tek başına yapmıştın değil mi?" Sinirlenmiş olması fikrimi değiştirmezdi. Elini saçlarımdan  çekince  bende kollarımi göğsümde birleştirdim.

"Öyle olmasını dilerdim."

"Bölünerek çoğaldığını düşünmüyorum Selda, yoksa inanmıyorum mu demeliydim."

"Zerren umarımda değil, şuan seninle konuşyor olmam bile mucizeyken arzunu yerine getirmeyeceğim." Ateş eline kalemi alıp önünde çizime bakarken kalemi epey sıkmıştı.

'Inan şuan kalbini kırmak istemiyorum." Sırf ona sinirlisin diye de abartma bu bebeği sen yapmadın, böyle  bir şey olsaydı dünyadaki erkek nüfusuna ne gerek kalırdı.

"Erkek... Erkek olursa ne olsun istersin?" Bana gözlerinin içi gülerek baktığında bu kadar kolay mı diye düşündüm. "Hemen sevinme yalnızca fikrini merak ettim." Işaret parmağımı ona doğrultunca gözlerini kısarak bakmıştı.

İNTİKAM ATEŞ'İ 🚬 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin