Bölüm 26

8.6K 557 169
                                    

Neymiş büyük lokma ye büyük konuşmaymış. Eğer benim gibi büyük lokma yemeyip büyük konuşursan şekil a daki gibi sonun böyle olurmuş...  Ve Selda Hanım bu sana ders olsun bir daha boyundan büyük işlere kalkışma...

"Selda saat bir oldu. Orada daha ne kadar oturmayı düşünüyorsun?" Başımı arkaya çevirerek merdivende durup  bana bağırınan adama baktım.

Sen yat kalk babana dua et Ateş Bey eğer onunla kavga etmeseydim inadimdan aylarca orada kalırdım. Ama ne olacak babasının oğlu işte Ateş kesin babasına çekti huysuz. Önüme dönünce sinirle yastığıma vurdum.

"Sen uyu benim erken kalkma gibi bir derdim yok."

Ateş yanıma kadar gelse tam görüş alanıma girmedi. "Nedenmiş o yarın sabah işe gidilecek." Oldu babandan o kadar azar işitip bir de üstüne o Işe gideyim.

"O iş yerine bir daha gitmem. Baban beni bildiğin azarladi. Neymiş iş saatlerinde lak lak edilmezmiş neden bana masa başı iş vermişsin hani sıfırdan başlayacakmışım. Ne bu canım ben onun çocuğu muyum ki beni azalıyor."

"Güzelim babam şu sıralar yaşlılık sendromu yaşıyor. Sende gelini olduğun için  üzerinde  otorite kurmak istemiştir. Aksi takdirde işleri bana devretti. Emekli olmasına  rağmen arada gelip herkese fırça atıyor. "

"Bana ne canım atmasın. Ben herkes değilim. Ben gelini olmakla birlikte torunun annesiyim bana  istediği gibi çıkışamaz. Bunu kabul etmiyorum." Ateş ne inatsın diye söylediğinde her zaman ki haklıyim dedim.

"Bebeğim neden anlamak istemiyorsun babam emeklilik sendromunu henüz atlatamadı. Yoksa  bugün babamda söylediklerine pişman oldu."

"Hiç de bir kere az kalsın  arkamizdan su dökecekti. Annen olmasa veda bile etmezdim de yatsın kalsın ona dua etsin." Ateş abartmiyor musun, diye sordu. Bende omuz silkmiştim. Babasının beni strese sokmaya hakkı yoktu. "Baban yüzünden gül gibi işimi kaybettim. Yetmedi dikdetörlüğu altına  girip işi kabul ettim. Ama o hayatımda gördüğüm en katı adam."  Ben ne kadar söylenirsem o kadar çok sinirleniyordum.

Ateş  arkamdan eğilerek kulağıma fısıldayarak konuştu. "Bunlar hep benimle uyumamak için bahanelerse boşuna uğraşma ben nereye sen oraya..."demişti. Öyleydi, ona söz vermiştim. Sinirden öyle çok gözüm dönmüştü ki hiç düşünmeden ne dediyse evet dedim.

"Ateş.... Söz olayına gelmişken sana bir şey soracağım." Tamamen arkami dönerek koltukta dizlerimin üstünde durdum.  Ateş alt dudağını dişleyip hı dediğinde öpecek sanmıştım.

"Hani şu bana koyduğun koşullar benimde hiç düşünmeden kabul ettiğim kurallar onları gözden mi geçirsek."

"Hayır!" Kısa ve netti. Direkt hayır!

"Ama ben hamileyim yanında yatmak neyse ama  her sabah erkenden kalkip sana kahvaltı hazırlayamam. Zaten doğru düzgün yemek yapmayı da bilmem, akşam yemeklerinde zehirlenirsen bebeğimiz babasız mı kalsın."

Ateş çapkın gülüşü atarak dudağıma öpücük bıraktı ama geri çekilmedi. "O halde kuralları esnetelim mi? Ben eve yalnızca  yemek için bir kadın tutayim. Sende benim yanımda yatmakla birlikte sana sarılmama da izin ver"

"Zaten ahtapot gibi yapışmıyor musun, izin vermeme ne gerek var."

"Kararıni söyle. "

"Tamam, be adam tamam sen kadını tut yeterki başka bir şey istemiyorum." Ateş iyice arsızlaşarak küçük bir buse bırakıp geri çekildiğinde elini  uzatti.  "Sen hormonlarıma dua et yoksa o elini kırardım."

"Sen hiç merak etme bebeğim her gece dua ediyorum." Arsız dediğimde ışıkları kapatıp el ele yukarıya çıktık. Odasına bir kez daha girince kötü olsam da alışmıştım. Yatağa girince uzanıp bana kolunu açmıştı. Bende eli  mahkum yatağa girdim.

İNTİKAM ATEŞ'İ 🚬 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin