Bölüm 32

9.3K 600 215
                                    

"Yeter artık Selda, uyan!"

"Of, git be başımdan kalın sesinle bağırıp durma. Anlamıyor musun uykum var uyuyacağım."

"Iyi kalkma bende pikniğe tek başıma gider, senin yerinede kahvaltı yaparım. Hatta senin yerine mangal keyfi de yaparım. Selim'in özenle yapacağı pirzolaları kaçırsanda hiç sorun değil. Ben kalanlardan ekmek arası yapar sana da getiririm."

"Seni öldürürüm." Üstümdeki örtüyü tepikleyerek yatakta doğruldum.  Ateş başımdan dikelmiş bildiğin bana eziyet yapıyordu."Eğer bensiz gidersen seni gebertirim Ateş." Açlıktan midem  zaten birbirine yapışmış o da bana tek gitmekten bahsediyordu. Ayağa kalkıp yerimde doğrulunca elime belime koydum.

"Sakın odadan bile çıkma giyinip hemen geliyorum." Midemde guruldama olunca elimi karnıma götürdüm. Elimle dağılan saçlarımı geriye attırdığımda dolabı açıp ne giyeceğim diye dudak büzmüştüm.

"Acele et, bugün pazar olduğu  için  Kübra da gelemeyecek evde duvarları kemirmeni istemem." Bana tavırlı olan adama bak bana laf yetiştirip duruyordu. Elime bahçıvan tulumunu alarak ona döndüm. "Arkanı dön burada giyinecegim." Dedigimde neden diye sordu. " Sana belli mi olur banyoya girince kaçıp gidersin falan genç yaşta katil olmam istemem."  Giderse açıklıktan değilde de kahrımdan ölürdüm.

"Beni bu denli kötü mü biliyorsun, oysa aşırı tatlı bir eş olduğumu düşünüyorum." Bir kez daha arkanı dön dediğimde ellerini göğsünde birleştirdi.

"Önünde giyemeyeceğimi sanıyorsan aldanıyorsun." Sessiz şekilde sanki görmediğin bir şey diyerek askıyı eline uzattim. Elimden aldığında hiç düşünmeden eşofman altımı çıkartarak elinden tulumu alıp giydim. Üstüm içinde beyaz tişört bulunca arkam dönük üstümdekini değiştirip ona döndüm.

"Madem o kadar süzdün bir işe  yara..." Yanına yaklaştığımda bana tuhaf şekilde bakıp yutkundu. "Ateş, kime diyorum şu bağlama yerini ayarla böyle olmaz." Ateş sonunda elini uzatıp askılarını düzletmeye çalıştı. "Güzel yapsana baştan savsaklar gibi yapma." Bana ya sabır çekince dilimi çıkardım.

"Kaşınma istersen..." Kaşınırsam ne olur dediğimde askımdan çekip dudaklarıma yapıştı. Geri çekildiğindeyse "Yersiz öz güvenini yerle bir ederim." Demişti. Bu defa ben yutkunarak geri çekilmiştim.

"Ben şey elimi yüzümü yıkamadım." Yanından ayrılarak  banyoya geçip kapıyı kapattım. Sakin olsana yalnızca öptü... Ah şu hormonlar ben bir doğum yapayım öpmelerini soracağım. Açlığımı hissedince aynanın karşısına geçip saçlarımı topladım. Elimi yüzümü yıkayıp havluyla sildigimde odaya geçtim ama Ateş yoktu.

"Ateş..." Elime telefonu alarak hızla aşağıya indim.  Bir kez daha Ateş dediğimde ortalıkta yoktu. Burnumun direği sızlarken gözlerim  doluvermişti. "Senden nefret ediyorum bizi bırakıp nasıl gidersin?"

"Kimden nefret ediyorsun..."

"Ateş.... Bizi bırakıp gittin sandım nereye kayboldun?"

"Elektriğe bakıyordum...Sen kaşla göz arası ağladın mı?" Omuz silkıp burnumu çekiştigimde yanıma gelerek beni kollarının arasına aldi. "Deli misin Selda, seni bırakıp gider miyim hiç gitsem sizsiz boğazımdan tek bir lokma geçer mi?" Bana sarılken bende sıkıca sarılıp açız dedim.

"Iyi madem evden şimdi çıkalım artık gelince birilerini buluruz." Hazırım dediğimde  beraber evden çıkmıştık."Yol biraz uzun olsada Selim ormanlık alanda güzel bir piknik yeri biliyoruz bizde oraya gideceğiz."

"Ateş biz çok açız onlar varmış ben gidince  hemen kahvaltı yapmak istiyorum."

"Birazdan ararım da acaba bizde bir şeyler alsa mıydık?"

İNTİKAM ATEŞ'İ 🚬 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin