9.BÖLÜM ~ZAMAN~

2.1K 2K 21
                                    

"Her insan kendi ya rüyasını yaşar ya da kabusunu ben ise kabusumu yaşıyorum. Neden mi ? Onca engeller çıktı karşıma öyle pes edecek duruma geldim ki... Ayağa kalkmak istemediğim o kadar zaman oldu ki anlatamam çünkü kelimeler kifayetsiz kalıyor. Öldüm dediğim o kadar çok zaman oldu. İşte tam şimdi burda öldüm daha fazla yaşayamayacağım dedim ama yapamadım. Çünkü ben korkaktım. Her zaman öyleydim sessiz, bazen çok konuşkan ama hep korkak olandım. Neden mi? Açıkçası bende bilmiyorum belki korkmak işin kolay olan tarafıydı. Neyse...Ama artık şunu çok iyi biliyorum bunca zaman geçti öğrendiğim tek şey var 'bu hayatta yaşadıklarınla sınandığındır'."

Multimedia : Ayça Özefe - Olmuyor Bak

~~~~~~~~~~~

6 YIL SONRA...

Gene uyumamıştım. Beni unutalı tam 6 yıl olmuştu. Nasıl uyuyabilirdim ki? Unutmadım unutamadım belki de kabullenemeyişimin çaresizliği bu...Tamay beni hatırlamıyor. Gerçi nasıl hatırlasın ki ben saf gibi ona iki görüşte aşık olan kızdım. Beni neden hatırlamak istesin ki değil mi ? Neyse ben size olayı en başından  anlatayım. Annemin çalıştığı hastaneye götürmüştü onu ambulans. Ben karın bölgesinde sanıyordum tranvayı ama asıl tranva beyin kısmındaymış kafasına aldığı darbe sonucu beynin hafıza bölümünün oradaki kısımda büyük bir kanama meydana geldiği için 10 saatlik acil bir ameliyata aldılar. Ben nerden bileyim Tamay'ın beni unutacağını. Ameliyat bitip doktor ameliyathaneden çıktığında 'iyi bir operasyon oldu iyileşecek fakat beynin hafıza bölümünde olduğu için kanama hafıza kaybı olup olmadığını uyandığında ancak anlayabiliriz geçmiş olsun' deyip daha ben olayın şokunu atlatamadan bir de böyle bir şok geçirmiş oldum. Sanki zaman geçmek bilmiyordu. Tamay tam 6 saat sonra uyanmıştı. Hemen koltuktan kalkıp yanına gittiğimde işte beni bitiren o kelime çıktı kurumuş dudaklarından 'siz kimsiniz ?' . Ben orda öldüm ama üstüme toprak atan olmadı. Neyse bundan 1 hafta sonra doktorun dediğine göre hafıza kaybı geçici olabilirmiş ben hep bunun ümidi ile yaşamıştım. Fakat kendimi ona bir türlü hatırlatamadım. 1 yıl geçti beni gene hatırlamadı. 2 yıl geçti gene ve ben o zaman zarfında üniversite sınavına girip çıkmıştım. Üniversite sonuç puanım çok iyi gelmişti. Eşit Ağırlıkta ilk 100 kişi içindeydim. Ben üni sınavı sonuçlarından sonra tercihimi İstanbul Üniversitesi Hukuk bölümünü 1. sıra olarak yazmış ve çıkmıştı. Yıllardır beklediğim an gelmişti ve ben Tamay'dan artık umudumu kaybettiğim için İstanbul'a ailecek taşınmıştık. Zaten ikizim Ayaz'da İstanbul Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema bölümünü kazanmıştı. Gerçi nasıl bu bölümü kazandı hala şoklardayım. Şaka şaka çok istiyordu zaten ve olmuştu. Şuan özel bir hukuk bürosunda çalışıyorum ayrıca yüksek lisans yapıyorum. Annemde bizi yalnız bırakmamak için burada özel bir hastaneye transfer oldu. Neyse. Yani işte benim Tamay aşkım da burda sona erdiğini sanmıştım ama yanılmışım...

"Kızım hadi nerdesin yumurtan soğucak. Hadi nerdesin! Sen gene mi çiçeklerle konuşuyorsun Biray ? Bak geliyorum yanına ama" dedi annem.Evet konuşuyorum sardunyalarım,birçok çeşit kaktüslerim,kauçuğum,menekşem,yılbaşım,kılıçım,parlak mustafam ve daha bir çok çiçeklerim var. Ne yani seviyor olamaz mıyım çiçekleri..

"Tamam anne geliyorum ne var yani hem konuşamaz mıyım çiçeklerimle?" dedim annemin yanağını öpüp masamdaki yerime oturduktan sonra.

Ayaz ağzı dolu bir şekilde anneme bakıp: "Senin bu kızın aslında botanikçi olacakmış ama işte hukuk okuyacağı tuttu." dedi ve kafasına benden gelen bir sümsüğü yedi.

"Anne bak ben senin bu oğlunu döverim. Pabucumun Johnny Depp'i
" dedim.

"Bana bak kızım Johnny 'im benim kırmızı çizgim haddini bil öyle konuş botanikçi." dedi Ayaz. Ben tam konuşacakken annem devreye girdi.

"Aaaa yeter artık kaç yaşına geldiniz hala kavga ediyorsunuz.Yemeklerinizi yiyin doğru okula marş marş aaa beni de delirttiniz iyice hadi ben gidiyorum geç kaldım zaten hastalarım beni bekliyor." dedi annem başımıza bir öpücük koyup evden çıktı.

Bende yemeğimi yedim. Üstümü giyinip Ayaz'la beraber evden çıktım. Gerçi zaten Ayaz hemen Hazal'ın yanına gidecek çünkü Hazal'la aynı bölüm okudular. Ve tesadüfün böylesi ki aynı reklam şirketinde çalışıyorlar. Aşk işte...

Bende hukuk bürosundan içeri adım attım. Yerime geçtim. Oturdum dosyalarla uğraşırken bir başka müvekkilin adının Tamay olduğunu okudum o an buruk bir gülümseme dokundu dudaklarıma. Hayat bu ya bazen yolunu şaşarsın bazen şaştım dediğin o yol seni en güzel yere çıkarır kim bilir...

Bürodan çıktıktan sonra yemek yemeye bizim büronun yakınlarda ki Hasan abinin esnaf lokantasına gittim. Hasan abiye ' 1 döner 1 ayran yanına da bir bitter eti karam çikolata olsun ' dedim. Hasan abi "kızım gene mi çikolata valla bak yarın bir gün bir şey olucak diye korkuyorum çok yenmez kızım o kadar her gün her gün gel ben sana şiş kebab dürüm vereyim boşver " dedi tatlı söylentiyle. Şimdi diyebilirsiniz lokanta da ne işi var bu çikolatanın hasan abi beni çok sever ve her zaman onun lokantasına gittiğim için hep bir çikolata bulunur orda. Sırf bana verebilsin diye. Kızı gibi görür beni bazılarının yapamadığı babalığı yaptı bana. Çok emeği geçmiştir üstümde. Neyse... Ona bir şey olmaz deyip elindekileri aldım.

Ben bir elimde ayran bir elimde döner ve çikolata ile kapının yanında ki boş masaya oturdum. Ardından tam bir ısırık alacaktım ki dönerden boyu 1.80 civarı sarışın mavi gözlü çocuk beliverdi karşımda. Ben böyle işin ya ne güzel yicektim.

"Bir şey mi dicektin ?" dedim umursamaz bir tavırla. Çocuk bana baktı "Ben Alex" dedi elini uzattı bir kaç saniye bekleyip elini indirdi oturabilir miyim der gibi bir bakış attı.

"Tabi otur ben de Biray" dedim sevmiyorum öyle daha yeni tanışmış bile sayılmadan el sıkışmaktan. Ardından merakıma yenik düşüp "Galiba baban koyu bir Fenerbahçeli adını Alex koyduğunu göre" dedim.

"Evet doğru babam Fenerbahçeli fakat annem koyu bir Fenerbahçeli olduğu için adım Alex " dedi. Biraz şaşırmıştım ama pek belli etmedim. Sadece 'iyiymiş' dedim geçiştirircesine.

"Kusura bakma ama neden yanıma geldiğini sorabilir miyim ?" dedim merakıma yenik düşüp dönerimi yemeye devam ederken.

Bana baktı dudağının kenarıyla hafif gülümsedi " böyle bir civarda da döner ayran yiyen birini gördüğüm için gelip bir merhaba diyim dedim fena mı oldu tanışmış olduk " dedi . Evet doğru bizim büronun buralar de pek bu tarz şeyleri yemezler malum bir şey filan olur bizim buradakiler adını söyleyemediğim şeylerden yerler aman işte öyle...

"Pek inanmadım " dedim gülümseyerek. Bana baktı " doğru tek onun için değil bir de seni bir kaç gündürden beri görüyorum merak ettim bir de güzel kızsın tanışmak istedim suç mu ?" dedi alay edercesine.

" Yooo hayır neyse tanıştığımıza memnun oldum benim gitmem gerek geç kaldım . Görüşürüz görüşürsek tabii " dedim son lokmamı da ağzıma atıp ayaklanarak.

"Görüşücez." deyip kocaman sırıttı.

Bende gerçekten çok geç kalmıştım. Hep aynı saatte evde olurdum. Ama ah bu çocuk ya nerden çıktıysa lafa tuttu işte. Hızlı hızlı adımlarla lokantadan çıkmama biraz mesafe kalmıştı ki tak bir çarpışma sesi ve elimdeki bir kaç dosya ve ben yerde tam kafamı kaldırıp yavaş ol be diye çirkefe bağlayacakken onun için uğruna başka şehire taşındığım kişiyle göz göze geldim. Bana bakıp elini uzatmıştı.

Elini tutmalı mıydım sahiden?

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Sağlıklı günler...🌸
Zamanım ol!🌸
Vote ve yorumlarınızı bekliyor olacağım...🌸

BERCESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin