6.BÖLÜM ~BABA~

2.4K 2.2K 200
                                    

"Öyle bir yalnızdım ki beni ben bile kurtaramıyordum. Karanlık da kayboldum ben. Şapşallaşmış bir çocuğun hikayesini yazıyorum. Her şey bir anda başlayıp neden bir anda bitmiyordu ki? Bu kadar mı sevilmezdi bir insan ya da böyle düşünmeye itenler de miydi suç? Neden bilmiyorum ama tek bildiğim şey... Şu beyazların içinde kaybolan tek kişiyim. YALNIZ YOLUMU BULAMIYORUM...Yol göstersen olmaz mıydı?"

Multimedia : MODEL - Yalnızlık Senfonisi

~~~~~~~~~~~~

"Ben seni nerden tanıyorum hanım kızım" demişti tonton yaşlı adam. Düşünmeye başlamıştım. Daha ömrü hayatım boyunca görmediğim bir adamı nasıl tanıyabilirdim ki . Ben onu bilmezken o beni nasıl bilebiliyordu ki? Kafam allak bullak olmuştu . Kendi kendime düşünürken sessizliği tonton yaşlı adam bozdu.

"Evet evet" dedi. Ardından sözlerini devam ettirdi. " Sen dedi Nihat'ın kızısın. " dedi.

Öylece kala kalmış 'Nihat' kim ? Nihat ismini beyin süzgecimden geçiriyordum. O aklıma biri gelmişti. Bir dakika yoksa... Bizi 3 yaşındayken bırakan ,annemi başka bir kadına tercih eden adam. Yani babam. İnanmak istemiyorum bu yaşlı adam nerden biliyordu. Benim babamı? Daha doğrusu baba olamayan adamı.

Düşüncelere dalmıştım. Düşündükçe aklıma küçükken yaşadığımız kesik kesik hatıralar geliyordu gözlerimin önüne. Anılar canlandıkça gözlerim dolmaya başlamıştı. Dokunsan ağlayacak derecedeydim. Biliyorum şimdi diyebilirsiniz. O sizi bıraktı boşver diye ama babam o adam benim babam ne kadar bıraksa da babam... Ben bu yaşıma kadar hiç baba sevgisi görmemiş bir kızım . Fakat insan istiyor bir babası olsun. Onu koşulsuz şartsız sevecek tek erkek olan o olsun. 3 yaşına kadar da zaten baba sevgisi de pek görmedim. Hep imrenirdim, arkadaşlarımı. Neden mi? Çünkü benim saçımı okşayan, salıncakta sallayan, benimle oynayan ya da beni seven bir babam olmadı hiç. Arkadaşlarımın babalarına ne zaman baksam arkadaş gibiydiler. Onlara baktıklarımda mutlu aile tablosu görüyordum. Kızını seven bir baba görüyordum. Ben kendi düşüncelerimde kaybolmuşken düşüncelerimi Tamay'ın sesini bozdu.

"Biray iyi misin?" dedi. Değilim diyemedim. Nefesim kesildi , söylenecek söz bulamadım.
Çünkü ne desem boştu. Diyemem ki 'ben Nihat İmer'ın kızı değilim' diye . Desem bile kim inanırdı ki. Zaten babalık yapmamış bir adamdan ne beklenir ki... Kolumdan dürtüldüğümde kafamı sallayarak doğruldum. "İ-iyiyim." dedim hafif kekeleyerek. Fakat içimi görsen buz gibi paramparça olmuş. Ağlamak istiyorum fakat yapamam ağlayamam. Burda olmaz!

Yaşlı adam gözlerini bana doğru çevirdi. "Kızım iyisin değil mi? Sorun yok. Hem baban nasıl? Uzun zamandırdan beri görmedim. Zaten seni de bana gösterdiği fotoğraftan tanıdım." dedi yaşlı adam tebessüm ederek. Dudaklarımı hafif kıvırır gibi yaptım. Yalan söylemek zorundaydım ve söyledim de. "İyiler efendim iş güç çalışıyor işte babamda." dedim yutkunarak.

Yaşlı adam bana kafasını sallamakla yetindi. Tamay ters giden bir şeyler olduğunu anlamış olacak ki "Biz artık gidelim baba. Gördün de Biray'ı zaten." dedi bakışlarını kısa bir süre bende tutarak. Yaşlı adam bana baktı. "Güzel kızım inşallah bir daha ki sefere tekrar görüşmek üzere. Nihat'a da selam söyle olur mu güzel kızım?"dedi tebessüm edercesine.

Kafamı salladım. Minik bir tebessüm kondurdum dudaklarıma. "Peki efendim selamınızı iletirim babama." dedim. Babama ne kadar da içten değil. Hiç bir şey olmamışcasına ne kadar da kolay söylenebiliyor. Peki ardında bıraktığı yaralar. Onlara kelimeler kifayetsiz kalıyor. Hiç beklemeden oradan ayrıldık. Yolda hiç ses çıkarmamıştım. Sadece Tamay'ı ardından takip ediyordum.

BERCESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin