36.BÖLÜM ~RÜZGAR~

504 429 15
                                    

"Üşüyorum hissediyor musun ? Buz tutmuş yüreğimle sesleniyorum sana. İçim paramparça. Harabeye dönmüşüm. Kırıklarımı toplamaya çalışmıyorum artık mesela. Bilmem anlar mısın ? Sen de görüyor musun halimi? Bu paramparça olmuş , yıkılmış ve bir o kadar da bitap düşmüş bedeni sende görüyor musun ? Benim tutacak dalım kalmadı. Bir rüzgar essin savursun istiyorum beni, oradan oraya. İçime attığım çığlıkların sesini duyamıyorum artık. Galiba onlarda küstü bana. Bir onlar var konuştuğum. Şimdi onlarda gitti. Şu hayatta neye elime atsam elimde kaldı. Kimse anlamasın diye kocaman gülücükler saçıyorum etrafa. Herkes ne güzel mutlusun diyorlar. Ama kimse bilmiyor ki ; bu gülen koca bedenin altında büyük bir yıkılmışlık var."

Multimedia : Derya Uluğ - Kanunlar Gibi

~~~~~~~~~~~~~~~

Ayaz'ın anlatımından ;

"Anne tamam kalkıyorum . Valla bak kalkıyorum. Hatta bak kalktım. Ayaktayım şuan. Yürüyorum banyoya doğru. İnanmıyorsan gel bak. Ya da gelme vazgeçtim."diye yüksek sesle söylenerek miskin miskin yatağımın içinde debeleniyordum. Zaten annem gel desem de gelmiyordu odama. Biliyordu canım kadın oğlunun huyunu. Ne yapayım fazla tatlı bu uyku. Uyudukça tekrar uyuyası geliyor insanın. Galiba kadın olsam tatlı olarak aşereceğim ilk şey uyku olurdu.

"Ayaaaaaaaz! Oğlum hani geliyordun sen? Bak işe geç kalacaksın. Ayrıca Hazal'ı da bekletiyorsun." dedi annem sinirlenmeye başlamış bir ses tonuyla. Ne? Güzelim mi geldi? Hem benim niye haberim yok? Neyse neyse bunu daha sonra konuşuruz.

Yataktan ayaklarımı aşağıya sarkıttım. Hafif doğrularak ayağa kalktım. Banyoya ilerledim. Banyoda birkaç işimi hallettikten sonra gardrobuma yöneldim.  Altıma  kot mavi dar pantolon onun üzerine beyaz gömlek , koluma gri şık kol saati  ve en son olarak üstüme uygun beyaz spor ayakkabılarımı giydikten sonra saçıma aynada son kez bakıp odamdan ayrıldım. Her ne kadar yatağımdan ayrılmak istemesem de yatağımla vedalaşmak zorunda kaldım.

 Her ne kadar yatağımdan ayrılmak istemesem de yatağımla vedalaşmak zorunda kaldım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Ayaz'ın kombini)

Merdivenlerden aşağı indim. Masada benim kızlar kahvaltı yapıyordu. Bende kahvaltı  masasına yöneldim.  Her zaman ki gibi geç kalmışlık hissiyle bir kaç zeytin ve peynir atıştırdım. Son zeytini de ağzıma attıktan sonra güzelime baktım. Yani sözlüme, Hazal'ıma. Dudaklarımı araladım.

"Güzelim hadi sende yediysen çıkalım. Geç kalacağız bak yine."dedim sanki benim yüzümden geç kalmamış gibi. "Acaba kimin yatak sevdası yüzünden geç kalıyoruz Ayaz bey?"dedi Hazal'ım tek kaşını kaldırmış bana doğru bakarken. Sevimli bir yüz ifadesiyle ona tebessüm ettim. Ben tebessüm edince 'şebek' diye söylenip oda benim gibi kahvaltı masasından kalktı.

Bu kızı harbi harbi çok seviyorum ben. Böyle içime alıp sokasım geliyor. Hatta bazen ciddi ciddi soruyorum Hazal'ıma 'aşkım seni içime alıp sokayım mı' diye. Oda sadece bana göz devirip kafama vurmakla yetiniyordu. Ne yapayım ama güzelliğin vücut bulmuş hali benim aşkım. Bazen diyorum böyle bir kadın nasıl bana nasip oldu. Sonra diyorum onu bunu boşver Ayaz nasıl olduysa oldu. Şimdi o senin sözlün. Eli elinde , gözleri gözlerinde.

BERCESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin