14.BÖLÜM ~GÖKYÜZÜ~

1.6K 1.6K 29
                                    

"En çok hangi maviyi seviyorsun deseler? Gökyüzü mavisi der susarım... Gökyüzüne bakınca kim özgür hissetmez ki kendini. Kuş olsam diyorum bazen; uçsam en derinlere , en çıkmazlara sonra yorulsa kanatlarım otursam bir dağın başına seyretsem gökyüzünü... O eşsiz güzellikteki maviliğe  hayran kalsam. Sonra bıraksalar beni burda ah eder miyim sanıyorsun?"

Multimedia : Yaşlı Amca - Yıldızlara Bak

~~~~~~~~~~~~~~~

Uzunca zaman geçmişti. Yol boyunca hiç konuşmadık gözlerimizi hesaba katmazsak eğer. Elim o büyük elinin içinde yuvasını bulmuş bir kuş misali duruyordu. Onla olmak nasıl diye sorsanız? Eşsiz derim. Çünkü eşi benzeri yok bu sevginin. Kelimelerle anlatılamıcak kadar güzel ve özel olan. Gerçi kelimeler kifayetsiz kalır bu sevgiye.

Ben kendi içimde kafam camda dışarıya bakarak düşüncelerdeyken Tamay "Gene nerelere daldınız Biray Hanım? Bu suskunluğunuzu neye borçluyuz. Mâlum genelde pek susmazsınız da."dedi. O sırada bende kafamı camdan ayırdım ona doğru döndüm.

"Sizinle tartışmayı çok isterim Tamay Bey fakat bu eşsiz güzelliğe tartışmak yakışmaz."dedim hafif bir tebessümle. Onunla tutuşmuş olan ellerimizi kaldırdı. Dudağına götürdü ve elimin üstünden öptü.

Tebessüm ettim. Oda bana yandan bir gülüşle baktı. Dudaklarını araladı. "Eşsiz güzellik sen oluyorsun o zaman."dedi alayla karışık ciddiyetle. "İltifatınız için teşekkürler Tamay Bey'cim fakat karşımızda ki şu masmavi gökyüzüne ve şu yeşilliğe bakar mısın? Ayrıca daha gelmedik mi biz?"dedim.

"İşte geldik."dedi arabayı durdururken. Arabadan aşağı indim ve gelmiş olduğumuz yere baktım. Burası bir harika. Kuş cıvıltıları , yemyeşil ağaçlar, bir çok çeşit çiçek,  güneş batmakta olan turuncumsu pembe  bir gökyüzü,  küçük bir göl, küçük bir kamelya , küçük bir tepe  ve hemen karşımda sıra sıra dağlar. Burası gerçekten fazlasıyla güzel çok çok fazla güzel.

 Burası gerçekten fazlasıyla güzel çok çok fazla güzel

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elimde birinin elini hissetmemle kafamı yana çevirdim. Tamay elimi tutuyordu. Ona yüzümde gülücükler açmış halde "Tamay burası çok güzel fazlasıyla güzel. İyi ki beni buraya getirdin. Teşekkür ederim."dedim.

"Senin kadar güzel olmasa da sana yakışacak bir yere getirdim. Hem onca zaman geçti konuşacaklarımız vardır diye düşündüm."dedi keskin bakışlarını üstümde tutarak. Evet dercesine kafamı salladım.

"Tamam o zaman ben şu bagajdan eşyaları çıkartıp geliyorum."dedi. O bagaja doğru gitmişken bende etrafa iyice göz atmak için etrafta dolaşmaya başladım. Tek bir kırmızı gülü olan çiçeğe doğru ilerledim. Başımı eğdim ve o eşsiz kokuyu içime çektim. Daha sonra çevresinde ki diğer çiçekleri kokladım.

Oturduğum yerden kalktım. Gölün yanına doğru gittim. Gölü izlemeye koyuldum. Suyun akışını izliyorum. Uzun zamandan sonra ilk defa bu kadar sessiz ve sakin bir yere gelince kendimi anın tadını çıkarmaya bıraktım.

Suyun akışını izlerken Tamay omzuma elini koydu. Bakışlarını gözlerime sabitleyerek "Hadi canım uzun zamandan beri yoldayız acıkmışsındır. Hem biraz da konuşmuş oluruz."dedi. Kafamı tamam der gibi salladıktan sonra Tamay'la kamelyaya doğru ilerledik.

Sepetin içindekileri çıkarmaya Tamay'a yardım ediyordum. Ne çok da şey getirmiş düşünceli Tamay Bey dedim içimden. Birlikte sofrayı hazırladıktan sonra ben oturdum. Tamay da benim tam karşıma geçip oturmuştu.

"Hadi başlayalım o zaman  yemeye."demişti Tamay fazla acıkmış halde. Ben elime bir sandviç alıp yemeye başladım. Tamay da bir sandviç alıp yemeye başladı. Karnımızı iyice doyurduktan sonra sofrayı kaldırdık gene birlikte. 

Tamay'a doğru döndüm. Ona "Tamay birlikte şu karşıda ki patika yoldan dağa çıkalım mı?"dedim istekli bir halde. Tamay hafif düşünürmüş gibi yapıp peki anlamında kafasını salladı. Patika yoldan çabucak çıkmıştık dağın tepesine. Yol boyunca hep el eleydik. 

Tamay'ın elini bıraktım. Elini bıraktığıma biraz üzülse de fazla belli etmemeye çalışıyordu. Gün batımına karşı oturdum. Tamay'a da gel der gibi elimle toprağa vurdum. Tamay da beni ikiletmeden hemen yanıma geldi oturdu. Hiç elimi bırakmak istemezcesine tekrar elimi tuttu.

Bende elimizi ayırdım. "Elimizi neden ayırdın."dedi üzülmüş halde. Ona tebessüm ettim. Omzuna başımı koydum. Sonra ellerimle de ona sarıldım. "İşte bunu yapabilmek için."dedim. Tamay memnun olmuş olacak ki bir kolunu benim omzuma attı. Diğer eliyle de  saçlarımı okşuyordu.

Birlikte gün batımını izliyorduk. Hep hayalini kurduğum şeyi bugün sevdiğim kişiyle beraber yapıyordum. Kalp atışını hissediyordum. Fazlasıyla hızlıydı. Fakat huzur verici bir sesti.

Kafamı omzundan hafif araladım. Oda irkilmiş olacak ki bakışlarını gözlerime yöneltti. "Tamay anlatır mısın?  Ne oldu onca zaman ama en baştan."dedim ciddi bir sesle. Nerden başlayacağını düşünür gibiydi. Doğru kelimeyi seçmeye çalışıyor gibi bir hali vardı.

"Hatırlıyor musun ilk tanıştığımız zamanı? Ben kaldırım da burnum kanıyordu. Sende  benim yanıma gelmiş burnum için peçete vermiştin elime. Sonra beni zorla sağlık ocağına götürmüştün.  O zaman ne kadar baş belası bir kız diyordum. Başka işi gücü yok benimle uğraşıyor diyordum. Fakat şuan düşünüyorum da iyi ki diyorum. İyi ki benimle uğraşmışsın. Sen sormadan ben söyliyim o gün orda beni yerde bulduğun zaman tartıştığım adam amcamdı. Hulusi Arıkan. Benim çocukluğumu elimden almış olan adam. Çok pis işler içindedir amcam dediğim adam. Uyuşturucu,  silah kaçakçılığı , sahte alkol üretimi yani aklına gelebilecek her pis işi yapar. Hani seninle babamla tanıştırmıştım. Hastaydı ve ilaçlarını alacak param yoktu. İşte o gün amcama gittim. Belki yardım eder diye fakat menfaatçi pisliğin teki olduğu için. Uyuşturucu kuryeliği yapmamı istedi. Mecbur kabul ettim el mahkum. Kuryeyi teslim etmiştim. Ama parayı vermedi. Daha fazla işe çıkmamı  daha çok para kazanmak istedi. İşte o gün de yapmıcam dedim diye bana yumruk attı. Aslında yedirtirdim o yumruğu fakat silah vardı yanında. Babamı düşündüm ve sustum. Neyse babam ilaçlarını alamadığım ve ümit yok denecek kadar az olduğu için iyileşmesine benim kaza geçirmemden bir kaç hafta sonra vefat etti. Babamın benden son isteği dondurmuş olduğum okulu bitirmemdi. Bende sözünü yerine getirdim ve mezun olup işimi yapmaya başladım.  Kaza da seni hatırlamadım doğru. Sen gittikten 2 sene sonra hatıralar küçük iki çocuğun yolda ben hastaneye doğru yürüyerek giderken birbirlerine ukala demesiyle başladı. Hatıralar günden güne iyice netleşti. Alp'e sordum senle ilgili her şeyi anlattı bana. Sonra Ankara'yı altını üstüne getirdim fakat seni bulamadım. Ta ki dedemin babamın üstüne yaptığı milyar dolarlık miras olayından sonra İstanbul'a amcam üstüne konmasın diye iyi bir avukatla görüşmek için sizin büroya gelene dek. İşte böyle Biray kısaca benim hayatım böyle."dedi keskin bakışlarıyla.

Ellerimi Tamay'ın yanaklarına koydum. Bakışlarımı gözlerine sabitledim. "Ben senden hiç vazgeçmedim Tamay. Sadece onca zaman beni hatırlamamış olman olan bir umudumu da kırmıştı. Bende üniversite tercihimi İstanbul'a yazdım. Ve ailecek buraya yerleştik. Unutma Tamay sen bıraksan da ben seni bırakmam. Bırakamam..."dedim gözümden bir yaş düştü yanağıma.

Tamay dudağını gözyaşımın üstüne bastırdı. O an daha çok ağlamak istedim. Fakat kendimi tuttum. Ağlamamalıyım , ağlamıcaktım. Tamay gözyaşımı sildikten sonra gözlerimin içine bakarak.

"Gökyüzü bize şahit olsun güzelim. Ben seni bırakmam. Bırakamam."

~~~~~~~~~~~~~

Vote ve yorumlarınızı bekliyor olacağım...🌸

 

BERCESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin