31.BÖLÜM ~NEDEN~

742 673 20
                                    

"Bir gün mutlusun , bir gün ise mutsuz. Şu yalan dünyanın işine bak. Bir gün güldüren , bir gün ise ağlatabilen dünya. Yaşamak için nefes aldığın ama bir o kadar da yaşamamak için nefes almayı bıraktığın bir dünya burası. Nasıl desem ? Nasıl anlatsam ? Öyle bir dünya ki sadece yaşayabildiğin kadar. Kelimeler kifayetsiz kalır anlatmaya. Sadece yaşanılası... Yaşadığın kadar biliyorsun her şeyi. Gerçi bilmek de çare değil , öğrendiğin zaman vuruyor yüzüne yüzüne gerçekleri bu yalan dünya. Sonra ne oluyor biliyor musunuz? Nefes alıp yaşamaya çalıştığın bu dünya sana zindan oluyor. Daralıyorsun. Nefes almayı bırak , sadece ölmek istiyorsun. Daha fazla acı çekmemek için ölmek. Ne acınası değil mi ? Ölmek için sana sebep veren dünya , yaşaman için nefes veriyor sana."

Multimedia : Cihan Mürtezaoğlu - Bir Beyaz Orkide

~~~~~~~~~~~~~~

Saatlerdir odamdaydım. Mesaim çoktan bitmişti. Fakat yaptığım tek şey elimde ki şu küçücük kağıtta ki yazıları okumak.

"Beni ne kadar umursamasan da artık kızım. Ben , senin ve sizin için çabalayacağım..."

Baban (N. İ.)...

Neden ? Onca zaman sonra tekrar neden böyle bir yazıyla karşıma çıktı? Ben onu unutmaya başlamıştım zaten. Artık hayalini kurup yatmıyordum geceleri. Rüyalarıma girsin diye onu düşünüp uyumuyordum. Öğrenmiştim artık bizi terk edip gittiğini. Neden şimdi çıktı ki karşıma? Yazık değil mi bana? Hayatımı mahvetmeye hakkı var mı? Hayır, kesinlikle olamaz. Ben böyle bir acıyı tekrardan yaşamak istemiyorum. Şimdi böyle en mutlu zamanlarım da bana bize bunu yapmaya hakkı yok. Birden çekip giden , ondan sonra da hiç bir şey olmamış gibi geri dönemez. Hayatımı mahvetmeye hakkı yok. Ben onun bizi terkedişini kabullendiğim gibi o da bizim için çabalamayı bırakmalı. Gerçi şimdiye kadar çabalamamış bir adam. Şimdiden sonra çabalasa ne farkeder ki? Ben ona ihtiyacım olduğu zamanlarda o yoktu. Bende onun olmadığı o limanı çoktan yaktım. Gelse de artık çare olmaz.

Ben düşünceler içinde kalmışken odamın kapısı birden açıldı. Gelen kişi Tamay'dı. Kaç saattir arıyordu Tamay. Ama hiç bir aramasını cevaplamadım. Ayaz ve Hazal da aramıştı. Onlara da geri dönüş sağlamamıştım. Telefonu açıp ne diyebilirdim ki? Unutmak için yıllarımı harcadığım adam yani babam küçük bir postit kağıdına yazdığı yazıyla tekrar karşıma mı çıktı diyecektim. Hadi ama güldürmeyin beni. Ne diyorum hem ben? Baksanıza şimdiden hayatımı alt üst etmeye başladı.

"Güzelim kaç saattir nerdeydin? Neden aramalarıma cevap vermedin? Ayaz'a ve Hazal'a da arattım seni. Onlara da cevap vermemişsin öldüm meraktan. Sana bir şey oldu sandım. Hem bir dakika sen ağlıyor musun? Ama neden?"dedi Tamay meraklı ve korkmuş bir ses tonuyla.

Tamay'ın gözleri de kızarmıştı. Korktuğu siyahın verdiği kahvemsi gözlerinden belli oluyordu. Nefes nefese kalmıştı. Onu da üzdüm kendim gibi. Tamay ayakta gözlerimin içine bakarken ansızın ona sımsıkı sarıldım. İlk önce afalladı. Sonra oda bana sımsıkı sarıldı. Kokusunu içime çektim. Kokumu içine çekti. Uzun süre böyle kaldık. Gözyaşım Tamay'ın boynuna düştü. İrkilse bile ayrılmadı benden.

BERCESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin