"Ben kendi sütümü içip geldim, bu de bebeğim için. "Dedigimde sütü alarak tekil konuşma demişti, "Süt bebeğimiz için oldu mu?" Hı oldu diyerek yüzünü buruşturdu. Biri ona yüzünü buruşturduğunda çok çirkin olduğunu söylesin. Sütü içip boş bardağı verdiğinde bardağı koyarak giyinme odasina geçtim.
Üstümü değiştirerek tekrar odaya girdiğimde onu bıraktığım gibi duruyordu. Bu kızla asla anlaşamayacaktım. Yatağa yaklaştığımda "Hop dedik dur orda benimle aynı yatakta yatamazsın." Demişti. Oysa dün gece sıkıca sarılırken öyle demiyordu.
"Ilk defa sarılıp uyumayacağız tırnak içinde söylüyorum ki bebeğimiz bunun kanıtı."
"Dili geçmiş zaman için konuşyorsun. Bu evlilikte kurallarımız var. Yakınlaşmak özelikle de aynı yatakta yatmak falan yok."
"Bak tatlım biz bir kere aynı yatakta sarılıp yatmadık bir kaç defa birbirimize sarılıp mışıl mışıl uyuduk. Aynı zamanda kovduğun yatak benim yatağım."
Ani bir hareketle yataktan çıkıp kucağına aldıği yastığa sarıldı, "Haklısın pek çok kez sarılarak uyuduk ama bu demek değil ki sana ölüp bittiği içindi. Tam aksine planlarım sekteye uğramasın diye sana sevimli davranmaya çalışıyordum."
Pencere kenarındaki koltuğa oturunca ne yapıyorsun, diye sordum. Onun hal ve hareketlerine hiçbir anlam veremiyordum. "Yatak benim demedin mi, bende yerimi biliyorum işte." Yastığa sarılıp yattığında inadına saygılarımı sunarak "Kalk oradan orada uyuyamazsın, böyle yaparak yalnızca bebeğe zarar veriyorsun hiçkimseye değil. " demiştim ama hiç oralı olmadi.
"Tamam... Sen kazandın tamam. Kalk oradan ben yatarım." Yatıp kalkip bebeğe sükretsin. Zafer kazanmış gibi kalktığı gibi yastığı kucağıma vererek yatağa geçip uzandı. "Işığı da ört gözümü alıyor." Ya sabır diyerek ışığı kapatıp koltuğa uzandığımda gözlerimi tavana diktim.
Bir saat boyunca öyle kalsamda gözüme uyku girmedi. Başımı çevirip ona baktığımda ay ışığı yüzüne vuruyordu. Onun ağır uyuduğunu bildiğim için yastığımı alarak yatağıma yatmıştım. Sarılmasam da dakikalar içinde uykuya daldım.
Sabah her zaman ki saatimde uyandığımda o hâlâ uyuyordu. Giyinip odamdan çıktığımda babam her zaman ki gibi gazetesini okuyordu.
"Günaydın baba." Babam gözlüğünün ardından günaydın dedikten sonra senin ki uyanmadı mı diye sordu. "Hala uyuyor bi sorun mu var?"
"Karının sekizlere kadsr uyuması normal mi? Ona söyle, bu evde her sabah sekizde kahvaltı yapılır."
Babam son olanlardan sonra prestijinin sarsıldığını söyleyerek bana açıktan cephe almıştı. Kaza olayınında benim tarafımdan gerçekleştiğini zannettiği için öfkesi iyice kabarmıştı. Babama tamam dedikten yalnızca on beş dakika göründü. Üzerinde dün akşam gibi elbise vardı. Elindeki çantayıa bakınca bir yere gitme ihtimallini düşündüm.
"Kızım bu ne güzellik nereye gideceksin" Babam başıni kaldırıp Selda'ya baktihunda cevabını bekledi.
"Günaydın, bugün iznim doldu işe gideceğim."
"Ne demek işe gideceksin. Sen yine bizi rezil etmeye mi çalışıyorsun? Hamile halinle hiçbir şekilde çalışamazsın." Selda benden medet umar gibi baktığında içimden dilin pabuç gibi cevap ver, demiştim. Elimi çeneme götürüp sivazladıgimda anneme bakti fakat ondanda hayir çıkmazdi.
"Dinçer Bey ben doğuma kadar çalışmak istiyorum. Çoğu kadın gibi çalışma hakkımı kullanacağım."
"Ateş, madem karın ille de çalışacağım diyor şirkette ona iş ayarla. Yalnız torpil geçmek yok tıpkı senin gibi en alt kademeden başlayacak."
Selda sinirlenip yukarıya çıktığında güldüm. Neymiş herkese o dilini çıkarmıyormuşsun. "Aptal gibi sırıtmak yerine git karına açıklama yap. Bir başka hatasına göz yumam."
"Selda tepkilerinde haksız değil baba, onca olan şeyi göz ardı edemezsin..." Ciddiyete bürünerek ayağa kalktım, "Üstlelik karım torununa hamile ona daha toleranslı davranmalısın."
"Zibidiye baksen karısı için babasına dikleniyor... Seni son ikaz ediyorum, karı artık bir Gündoğdu. Soyadına yakışır şekilde hareket etsin."
"Oğlum git karını aşağıya indir, gelip kahvaltısıni yapsın." Tamam, diyerek yukarıya hızlı adımlarla çıkmıştım. Kapıyı açmamla Selda'nin bana dönmesi bir oldu.
"Buradan hemen gitmek istiyorum hemde hemen!"
"Evimize değil mi?"
"Nereye olduğu fark etmez ben bu evden bir an önce gitmek istiyorum."
"Peki, gidelim gitmesine de babam kararlı ya benimle çalışacaksın ya da evin hanımı olacaksın."
"Ben babanla değil seninle evlendim, babanın hayatım hakkında kararlar vermesine izin vermem."
"Bu şu demek mi oluyor sen beni kocan olarak görüyorsun ve ben senin hayatına dair kararlar verebilirim öyle mi?"
"Asla! Seni asla kocam olarak görmedim görmemde... Hatta kabul ediyorum sana taviz vermek yerine babanın teklifini kabul ediyorum. "
"Sende ki hırs bende olsa şuan milyader olabilirdim. Yine de sanşlıyım sen kabul etmesende sen benim karımsın ve biz seninle çok güzel işler başaracağiz bundan artık adim kadar eminim."
Bir kadını sırf güzelliği için sevmek mümkün mü? Bu bir heykeli sevmek gibi bir şey olmaz mı?
Kazaklar, Lev Nikolayeviç Tolstoy
YOU ARE READING
İNTİKAM ATEŞ'İ 🚬
Teen Fiction# 1 - gençkurgu © © Tüm hakları saklıdır İntikam ateşi yalnızca erkekleri mi yakar? Peki ya bir kadın intakam ateşiyle yanıp tutuşursa neler olur tahmin edebiliyor musunuz? Basit bir kızın çok sıradan hikâyesi. Çünkü o ne çok güzeldi ne çok zek...
Bölüm 16
Start from the beginning