Yirmi Beşinci Bölüm

493 89 1
                                    


Son sınav kağıdımı da hocanın masasına koyduktan sonra sınıftan çıktım. Öğle arası hayvan gibi çalışmıştık ve doğruyu söylemek gerekirse çok yoruldum. Telefonu alıp KORKUSUZLAR'a mesaj attım.

Ecem: saat altından sonra başlayalım.

Telefonu çantamın gözüne atıp Yatakhaneye çıktım. Çok acıkmıştım ve bir an önce yemek yemek istiyordum. Üzerime kahverengi sweat giyip, onunla uyumlu bir de etek giydim.

 Üzerime kahverengi sweat giyip, onunla uyumlu bir de etek giydim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Telefonumu alıp yatakhaneden çıktım. Sınavımı erken bitirmiştim, bu yüzden herkesten önce yemekhaneye indim. Hızla tabağıma ne varsa doldurdum.

Köşedeki masaya geçip yemeye başladım. Bizimkiler muhtemelen birkaç dakikaya buraya damlarlardı. Çok geçmeden damlamışlardıda.

Herkes bulduğu bir köşeye çöküp oturdu. "Ecem bir şey soracağım." Derine başımı sallayıp "sor" dedim. "Kanka bizim şapkalar yok."

Ne!?

Allahım ya, unuttum. "Çoktan hallettim ben." halletmedim. Tabağımı bitirmeden kalkıp "neyse siz yemeğinizi yiyin, biraz dinlenin, sonra provaya devam."

Tabağımı alıp çalışan kadına verdim. Telefonumu alıp Cihanı aradım.

"Ooooo demek aklınıza geldim." şakanın sırası değildi.

"Cihan, hani sana şapka tasarla demiştim. Ne yaptın o işi?" telefonun karşısında duraksayıp "şimdi sen benim eve git."  kaşlarımı çatıp "evin neresindeler?" dedim. "sen önce eve git, ben sana söylicem nerde olduğunu."

Telefonu kapatıp yatakhaneye çıktım. Üzerime bir mont ve bir şapka kapıp dışarı çıktım. Okuldan birkaç metre uzaklaştıktan sonra kendime bir taksi çevirip direk Cihanın evinin yolunu tuttum.

Eve varınca hemen Cihanı tekrar aradım. "Geldim. " evin kapısında etrafa bakmaya başladım. "Arka bahçedeki meşe ağacının önüne git. Toprağı biraz ellerinle kaz, orda anahtar olacak."

Oha ama!

"yok daha neler."

"söylenme de git."

Arka bahçeye geçip meşenin önünde durdum. "Bu ağacın önü nere?"

Hiç komik değil.

"Havuza bakan taraf"

Ağacın arkasına geçip toprağı kazmaya başladım. Bir modacı olmak buydu işte. Evinin anahtarını toprağa saklamak.

Demir metal elime geçince "buldum" deyip evin kapısına doğru koşmaya başladım. "Yavaş aç kapıyı. Birde dikkat et alarm çalışır. Beş saniyede kapatman lazım yoksa bütün polisler oraya yığılır."

Yok, bu benle dalga geçiyor!

Kapıyı yavaşca açtığım anda bir alarm ötmeye başladı ve hızla içeri girip alarmı devre dışı bıraktım. "yeter, neredeler söyle çabuk."

Telefondan kahkahaları gelmeye başladı. "Odama çık."

İkinci kattaki odasına gidip "geldim" dedim. "Tamam, dolabımı içinde bir kapı var, aç onu."

Daha fazla dayanamayıp "bu ne saçmalık? Niye böyle bir şey yaptın?"
Dolabın kapağını açınca kıyafetlerin arkasında ki kapıyı açtım.

Ne?

Bir dakika

Oha!

"tasarımlarımı çalmalarına izin veremezdim."

İçerisi bir modacıya göre çok daha fazlası vardı. "Cihan... Bunlar ne böyle"

Tonlarca elbise, abiye ve akla gelmeyecek şeylerle doluydu. Bir mağazadan farksızdı. "Nerdeler?" elbiseleri incelemeye başladım. "bunlar ne, yeni koleksiyonun mu?"

"Şapkalar, dolapta." elbiseleri inceleyerek dolabın önüne geldim. Dolabın en üstündeki şapkalar elime aldım. Siyah, yanında birkaç halka , diğer tarafında uzun zincirler ve şapanın önünde bir simge vardı.

"Simge?"

"sürekli kağıtlara bunu çizerdin. Bende bunu koydum"

Kolay ve basitti, ama sürekli boş bulduğumda bunu çizerdim. Simgeyi ters çevirdiğimde uçan  kelebek gibiydi. "Ecem, birde arkada sana bir elbise hazırladım." etrafıma bakınmaya başladım. "nasıl bir şey?" diye sordum.

"Mavi bir elbise, mankenin üstünde." Birkaç mavi kıyafet ardından mankenin üstündeki elbiseye baktım. "Bu çok güzel! Masaldan çıkmış gibi" gerçekten öyleydi. Eteği kabarık ve  kısaydı. "bunun için yıldız avına çıkmam gerekti." gülmeye başladım. "gerçekten çok teşekkür ederim."

***

Taksiden inip okulun girişine geçtim. "Ecem!" arkamdan adımı duyunca arkaya döndüm. "Merhaba Arda" dedim. "Geliyor musun?" 

Bunu hiç düşünmedim.

"Arda, sadece sahne alıp gidicem." daha fazla uzatmanın alemi yoktu. "Tamam, bende zaten parti havamda değilim. Sen geldiğinde orda olurum sonra giderim."

Ne yaptığı umurumda değildi. "Sen nasıl istersen." yollarımızı ayırınca yatakhaneye çıkıp Elimdeki kutuyu kıyafetlerimi arasına sakladım. Bu şapkaları başka zaman vericektim.

Selammmmm. Bu bölümü şöyle yapmak istiyorum. Buradan sonra kış balosu bölümü gelicek. Devamını buraya mı yazayım başka bölüme mi?

Kolej Savaşçıları [Tamamlandı] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin