On Beşinci Bölüm

723 99 10
                                    

(Derya Arslan...)

"Tombala!"

"Ben oynamıyorum ya!"

Biricik üçüncü kez tombala yapınca Burak elindeki kağıdı ve taşları fırlatım oynamıyorum diyerek çemkirdi. Burak ayağa kalkıp "ben mutfağa gidiyorum içecek isteyen var mı?" diye sordu. Hepimiz el kaldırınca Burak geri vazgeçip "banane oğlum kalkın alın ben sizin hizmetciniz miyim?"

Biricik ayağa kalkıp "dur ben sana yardım ederim" deyip ikiside mutfağa doğru gittiler. Herkesin elindeki kağıtları alıp taşlarınıda toplayıp torbaya koydum. "Son bir el daha" Mert ayağa kalkıp koltuğa boylu boyunca uzandı "baydı artık, başka bir şey yapalım. Siz kızlar pijama paryilerinde sadece tombala mı oynarsınız?" kaşlarımı çattım. Aslında biz kızlar pijama partisinde birbirimize makyaj yaparız, pasta pişiririz, film izleriz. Ama ilk defa bir kız partisine ekeklerde gelince sonuç tombala oynamak oluyor. Elimdeki kağıtları torbaya sıkıştırıp "hayır, sadece tombala oynamayız. Biz kızlar daha çok şey yaparız ama işin içine erkek girince... " parmaklarımla parantez açıp erkekler kelimesine baskı yaptım. "İşler değişiyor."

Burak ve Biricik elinde tepsiyle içeri girip elindeki tepsileri orta sehbaya indirdiler. "Ne oldu, oynamıyor muyız?" üzüntülü bir şekilde sordu Biricik. Mert koltukta "hayır " deyip tersledi. Herkes masadan içeceklerini alıp bir yere sindik.

"Üst katta jenga olacaktı." Efe bardağını tepsiye tekrar koyarken Burak öne atılıp "getir oynayalım" dedi. Herkes bardağını tepsiye koyunca tepsileri Derinle mutfağa koyduk. O sırada da Efe çoktan jengayı getşrmişti.

Kuleyi kurduktan sonra aramızda kura çekip kimin ilk taşı çekeceğini belirledik.

İlk bendim!

Ses dalgamın kuleyi devirmesinden korktuğum için herkese sessiz olmasını söyleyip kuleyi sarsmayacak bir taşı çekip üstine koydum. "Ecem nerde ya?" dedi elindeki telefona bakarak Pelin.

Mete üst katlardan bir taş daha çektikten sonra "erkek arkadaşında kalıyor. Sanırım pazartesine kadar dömiyecek." elindeki taşı üste koyup sıradaki Burak'ın taşı çekmesini bekledi.

Ne, erkek arkadaşı mı?

Bizimkilere şaşkınca birkaç saniye baktım. Şaka bu! Sırıtarak "Erkek arkadaşı mı?" daha fazla kendimi tutamayıp kahkaha attım. Bizimkilerde birkaç saniye sonra bana katılıp gülmeye başladık.

"Hadi devam edelim oyuna" dedim. Diğerleride gülmeyi bırakınca oyuna devam ettik.

İki saat sonra...

"Ya oğlum ya! Hayvan gibi çekiyorsun taşı." Burak devrilen kulenin arkasında bıraktığı enkaza elinin tersiyle geçirip tüm taşları dağıttı. Efe Burak'ın taşları dağıtmasına sinirlenmiş olacak ki ayağa kalkıp bağırmaya başladı. "Baban topluyor bu evi değil mi!?" Efe çok sinirlenince ayağa kalkıp "tamam ya bağırmayın ben toplarım!"

Bunu söylerken galiba bende bağırdım.

"Kızlar hadi bir çırpı toplayalım şunları." Ah tabi bizimkilerde "hadi toplayalım" deyip beraber toplamaya başladık (!)

Taşları "Tek başıma" toplayıp kutuya yerleştirdim.

Efe eline kumandayı alıp "Just dance yapalım mı?" Efe'nin önetisini duyar duymaz öne atılıp "yapalım!" diye bağırdım. Arkamdan Derin "Lan oğlum baştan niye söylemiyorsun." Derin ve diğerleride onaylayınca Efe oyunu açıp şarkı seçmeye başladı. Bahçe penceresine yaslanmış olan Emre mızmızlanmaya başladı. "Yine mi dans?"

Allahım ya. Lan salak sen zaten bir dans grubunun içindesin ne olmasını bekliyordun?

Efe ekranı gösterip " Rave in the Grove'ı açıyorum." Ekrana baktığımda anda bu işin sonunu çok eğlenmiş olarak bitiriceğimizi anladım. "Tamam ben şu sarılı ağaç olucam." ekrandaki ağacı gösterip. "Oynayanlar ortaya geçsin oynamayanlar ayak bağı olmasın." dedi Derin ciddi bir tavırla. "Nasıl oynuyacağız?" diye bir soru geldi sağ taraftan. "Ekranda bir karakter seçiyorsun onu hareketlerini yapmaya çalışıyorsun. Çok kolay ya hemde eğlenceli." Benim yerime Mert'in sorusunu Derin cevapladı.

Kolej Savaşçıları [Tamamlandı] Where stories live. Discover now