Altıncı Bölüm

863 115 3
                                    


"Ecem"

"Hımm"

"Kalk!"

Pelin'in bağırmasını yatağımdan sıçramam bir oldu. Yorganı üzerimden çekip yere attı.

Kolay uyanan bir insan olduğum söylenemez. Yatağımda oturup uyku sersemi olarak Pelin'e baktım. "Ne var? Sabahın köründe uyandırdın?"
Telefonun ekranını bana doğrulup "sabahın körü mü? Nerdeyse öğlen oldu. Kalk Deniz Hanım seni çağırıyor."

Pelin'in Deniz Hanım deyince aklıma cezam geldi. Elimi anlıma götürüp ofladım. Kesin iğrenç bir gün olacaktı. Yatağımdan kalkıp banyonun yolunu tuttum.

Bu işin birde iyi tarafından bakmak gerekirdi. Ceza yediğim için okulda kalacaktım. Buda bu gün babam gelip beni alamayacağı anlamına geliyordu. Birde kötü tarafından bakalım. Ceza yediğim için kesinlikle babam canıma okuyacaktı.

Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Yüzüme hafif makyaj yapıp giyinme odama gittim. Temizlik yapacağım için altıma siyah yanlarında gri kalın şeritler ve onun üzerinde ise siyah benekleri olan taytımı ve üzerime ise toz pembe salaş kazağımı giydim. Genelde salaş kazaklarım diz kapağımdan bir karış yukarıda bitiyordu. Altına ise spor pembe ayakkabımı giydim. Banyoya geri gidip saçıma fön çekip siyah NY şapkamıda taktım.

Odadan çıkıp Deniz Hanımın odasına giden merdivenlere yöneldim. Eğer işimiz akşama kadar bitmezse yada ikindi vaktine kadar bitmezse kendimi keserim.

Deniz hanımın odasına gelip içeri girdim. İçeride Deniz Hanım ve mal Mete vardı. Kapıyı arkamdan kapatıp hocanın masasının önünde dikilip. "Mete, kalk gidin spor odasına. Önce yerleri paspaslayın sonra malzemeleri yerleştirin. Alın bu anahtarı işiniz bitince kilitleyip bana getirin." anahtarları Deniz hocanın elinden alıp işaret parmağıma geçirip çevirmeye başladım. "Büyük olan anahtar malzeme odasının anahtarı." Anahtarları avucumun içinde sıkıştırıp dışarı çıkmak için kapıya yöneldim. "Ecem eğer baban gelirse işin olduğunu söylicem. Yani anlayacağın işten yırtamadın" dedi Deniz Hanım. Vallah mı? Sanki bende babamla giymek istiyordum. Odadan sinirle çıkıp merdivenlerden inmeye başladım. Arkamdan adım sesleri gelince arkamdakinin Mete olduğunu anladım.

Zemin kata inip spor odasının bulunduğu koridorda yürümeye başladım. Derhal işimi bitirip dışarı çıkmak istiyordum. Spor salonunun önüne gelip kapıları açtım. Salona girip kapının önünde beklemeye başladım. Mete de içeri girince kapıyı kapatıp salona baktım.

Bizim salon bu kadar büyük olamaz.

Salon sanki üç katına çıkmış gibi büyümüştü. "Off" yüksek sesle oflayıp malzeme odasına gittim. Büyük anahtarla kapıyı açıp içeride paspası aramaya başladım.

Dolapların birinde iki tane paspas buldum. İkisinide elime kapıp odadan çıktım. Mete'nin yanına gidip paspası uzattım. "Al" dedim. Ama almadı. "Alsana" Omzunu silkip "sence ben burayı paspaslar miyim?" başımı yana yatırdım. Tabiki paspaslamazdı. "paspaslamazsan hocaya seni söylerim. Şimdi al şu paspası" ellerini cebine koyup "Sen beni anneme mi şikayet edeceksin? Hahah güleyim bari de havada kalmasın." arkasını dönüp beni hiç umursamadan yürümeye başladı. "Ben bu koca salonu nasıl temizlim? Yarına kadar bitmez. " yürümeyi kesip bana döndü. "O zaman elini çabuk tut yarına kalmasın." yürümeye devam etti. Arkasından sadece "hayvan!" diye bağırabildim.

Salonun en uç köşesine geçip paspaslamaya başladım. Salonu ikiye böldüm. İlk yarısını yapıp malzeme odasını düzelticem sonra diğer yarısını yapıp tekrar malzeme odasında kalan işleri bitirip işimi bitirecektim.

Kolej Savaşçıları [Tamamlandı] Where stories live. Discover now