Yedinci Bölüm

898 113 8
                                    

"Efe otur!"

Deniz hoca her sınıftan birini görevlendirip otobüse binen arkadaşlarımıza göz kulak olmamızı söylemişti. Otobüsler geniş olduğu için iki sınıf bir otobüse binmişti. Deniz hoca benden sayım isteyince herkesi saymaya başladım. Ama bir türlü yerlerine oturmuyorlardı.

Efe'ye kızınca yerine oturdu. Otobüsün içini gözlerimle tarayıp kontrol ettim. Herkes oturmuştu. Otobüsün içine sayıp elimdeki deftere not ettim. Toplam elli kişi vardı serviste.

Elimdeki defterle otobüsten inip Deniz hocanın yanına gittim. Defteri ona uzatıp "elli kişiyiz hocam. Öğrencilerin adları defterde yazıyor" diye gerekli bilgileri verdim. "Tamam sende git bin otobüse birazdan kalkıcaz."

Tamam deyip hocanın yanından ayrıldım. Otobüsün önüne geldiğimde ön tarafın kapısını açtım. Arka tarafta midem bulanıyordu. Otobüse binip kapıyı çektim. Yan tarafımda birisi oturuyordu. Burnuma tanıdık bir koku dolunca yanımda oturana baktım.

Mete...

Yanımda Mete odunu oturuyordu. Allah kahretsin ki bütün yolculuğu onunla geçiricektim.

                              🎸🎸🎸

Yola çıkalı nerdeyse yarım saat olmuştu. Bende sıkıldığım için kulaklıktan müzik dinliyordum. Başımı cama yaslayıp ayağımızın altında kayan yola bakmaya başladım. Yaklaşık yarım saat böyle devam etti.

Kulaklığımın teki kulağımdan düşünce düzeltmek için doğruldum. Düşen kulaklığımı elime alıp kulağıma taktığım anda Mete bileğimi kavradı. "Ah" dedim. Mete bir anda bileğimi bırakınca hemen bileğimi kavradım. İplerin bileğime yaptığı baskının acısı hala geçmemişti.

Gözlerimi Mete'ye diktim. Gözlerindeki pişmanlık iki kilometre ileriden anlaşılıyordu. Yüzü solgun gözüküyordu. Beni Böyle kandırabilecek miydi? Haha, hayır! Beni ölüme terketti, iki pişmanlıkla bunu unutacağımı sanıyorsa yanılıyor.

Kulaklığımı kulağıma takıp başımı yine cama koydum.

Bana hayatımın en korkunç dakikalarını yaşatmıştı. Ona bunu ödetmeden affetmiyecektim.

Kulaklığımdan Lost on you çalıyordu. Bu şarkı müthişti. Dudaklarımı hafif bir kımıldatmayla şarkıya eşlik ettim.

Gözlerim yanımda oturan öküze kaydı. Hayvan beni izliyordu. O bal rengi gözler bana sökmez. Camdan dışarıya baktığımda sürüyle ağaç vardı. Ve zifiri karanlık.

(Mete Soykan...)

Sanki olanlar benim yüzümdenmiş gibi trip atıyordu. Kız ölüyordu lan! İçimdeki diğer Mete konuştu. İçimdeki Mete'yi susturup ona baktım. Otobüse bildiğimizden beri başı camdan ayrılmıyordu. Bileğini çok sıktırmıştım galiba. Bileğini tutup onunla konuşmak istedim ama... Ama sen her şeyi batırdın. Biraz öyle sayılırdı.

Yavaş yavaş gözleri kapanmaya başlamıştı. Uykuya dirensede birkaç dakika sonra tamamen uyudu.

Uyurken ne kadar masum gözüksede uyanınca içinden canavar çıkıyordu. Biraz daha bekleyip tamamen uykuya dalışını izledim.

Uyuduğunda emin olmak için kulağındaki kulaklığı çıkardım. Evet uyumuştu.

Kulaklığı çıkarırken başını camdan çekip benim omzuma koydu. Hafifçe sırıtım. Uyandığında bu pozisyonda kendisini bulunca muhtemelen bana sataşıcaktı. Dizimin üzerinde duran montumu onun üzerine örttüm.

Telefonunu elime alıp müziği kapatmak için ekranı açtım. Karşıma parmak izi şifresi çıktı. Kurcalıyalım mı ? İç sesimin bana sunduğu teklif çok baştan çıkarıcıydı.

Kolej Savaşçıları [Tamamlandı] Where stories live. Discover now