On Sekizinci Bölüm

610 94 17
                                    

"Tamam, ben bittim."

"sıra bende!"

Aynanın karşısından bakıp Derya'nın yapmış olduğu saça baktık. Saçımı sıkıca bağlayıp arkadan kabarık ve karmaşık, ama bir o kadarda hoş duran bir model yapmıştı. Saçlarımın arasına da inçilerden yapılmış küçük tokalar yerleştirmişti. Biricik'in saçı ise gül deseninde yapıp çiçekli tokalarla desteklemişti. Derin'inki kısa olduğu için sadece düzleştirmişti. Derya ise kendisinden başka kuaför olmadığı için -tabiki kuaför değil- saçını yapmamıştı. Hızla Pelin'in saçınıda bilmediğim bir topuz şekli yapmıştı.

"Ecem ayakkabılarından birini alabilir miyim?" arkamdan Derin seslenince başımı çevirip "al" dedim. Pelin'in saçıda bitince hepimiz ayakkabılarınızı giyip çıkmıştık. "Derin..." dedim uysulça. "Keşke şöför bizi götürseydi. Yolda çevirmeye falan yakalanırsak bittik." yaşımız daha ehliyete almaya yetmediğinden ve bizim domuz sürüsü olmayınca iş Derin'in babasının arabasını çalma fikri takılmıştı kafamıza. Derin şöför koltuğuna geçtiğinde bizde hızla arabaya doluşup yola koyulmuştuk.

Salona geldiğimizde -salon dediysemde saray gibi bir yer- Cihan Başak abla için en güzel yeri seçmişti. Arabayı park edip girişe yöneldik. Girişte iki tane çok yakışıklı takım elbiseli adam bize selam verip "hoşgeldiniz" dedi. Bizde başımızı biraz öne eğip içeri girdik.

İçeri girmemizle sıcak bir hava vücudumu sarmaladı. Üzerime giydiğim siyah paltoyu çıkartıp iç taraftaki kapıda bekliyen kıza uzattım. Salon nerdeyse bir masaldan çıkmış kadar süslüydü. Girişte uzun bir merdiven vardı. Merdivenin kenarları ise çiçeklerle bezetilmişti.

Masal gibi bir sahneydi.

Merdivenlerden inerken bizim domuz sürüsünü görmüştüm. Kenardaki bir masada oturmuşlardı. Üzerlerinde sportif takımlar vardı. Merdivenlerden indiğimizde Pelin kulağıma eğilip "evrim mi? Devrim mi? Bilemedim." dedi. Yani biraz... Of tamam baya iyiydiler. Yanlarına gittiğimizde birer sandalye çekip oturduk.

"Melek sürüsü." Efe alay eder gibi söyleyince kıkırdamıştım. "Vay be Efe bu kadar yakışıklı olduğunu bilmiyordum" Pelin Efe'nin tam karşısında oturuyordu. Efe elini çenesine götürüp ovuşturdu. "Bende senin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum." bunu kaşlarını bir aşağı bir yukarı kaldırarak söyleyince bizimkilerden bir kahkaha patlaması yaşanmıştı. Elimdeki çantamı masaya bırakıp telefonumu çıkarıp kurçalamaya başladım. Salonda baya sıkıcı ve keman seslerinden oluşan saçma sapan bir müzik çalıyordu.

Bir saat telefonumla zaman öldürmekten sıkılınca masadan kalkıp "ben büfedeyim" dedim. Baya çeşit tatlı ve yemekten oluşan büfenin yanına gidip tatlılardan oluşan kocaman bir tabak aldım. Ortalıkta gezen baya garson vardı. İstediğimi masadan kalkmadan bana getirirlerdi ama oturmaktan sıkılınca kalkıp kendim almıştım. Büfenin yanında hemen bar sandalyeleri vardı. Birine oturup tıkınmaya başladım.

(Pelin Akkaya...)

"Ya çok iyi bir çiftler"
Derin, Başkanın Gece Kayan grubuna aldığı yeni çiftin vidyosunu gösteriyordu. Birbirleriyle o kadar uyumlu hareketler yapıyorlardı ki. "Ya bir ara Onur vardı biliyor musun? O da efsane dans ediyordu." Beni onaylayıp "ya aynen. Hatta Gamze ile tanıtım vidyosunda oynamıştı." Hatırlamaz olur muydum bir ara devrim yaratmışlardı. "Ya keşke benim tanıtım vidyomda o oynasa" Derin'in küçük yakınması içimi sızlatmıştı. Grupta sadece en iyilerin tanıtım vidyoları çekilirdi. "San bir şey söylim mi? Kesin bu yıl Ecem'inkini çekilicek." Derin baş sallayıp "bende öyle düşünüyorum. Keşke çekilse. Adımız duyulurdu. Herkes tarafından tanılırdık." telefonumdan tarihleri açıp "bu hafta içinde belli olucak. İnşallah içimizden birinin videosu çekilir." Derin'in gözleri parlayıp "hayal bile edemiyorum o ortamı. Harika olur. Be..." Arkadan Mert elini Derin'e uzatınca Derinin sözü yarıda kesilmişti.

Kolej Savaşçıları [Tamamlandı] Where stories live. Discover now