2.Bölüm: Zamanın Uçurtması

Bắt đầu từ đầu
                                    

"Söylenme Nazlı'm geldik işte.
Yanağını öpüp içeri adımladığımda
gözümü etrafta gezdirdim.

"Yok mu sizinkiler?"
Sormak istediğim soruyu Sema sormuştu.

"Yok annem sabahtan dükkana gitti, abim de az önce çıktı."
"Tüh, göz şenliğimi kaçırdım desene." Gözümü kocaman açıp Sema'nın kolunu çimdiklediğimde ikisi de kıkırdadı.
"Abi falan diyoruz da maşallahı var ya, gözümüz gönlümüz de açılmasın mı Leyla?"
"Açılmasın efendim, sana da aşk olsun Nazlı gülüyorsun bir de. Taha abi bu dediklerinizi bir duysa utançtan kaçacak yer ararsınız."

"Sen söylemezsen nereden duyacak?"
Nazlı kafasını sallayarak Sema'ya destek çıkınca ikisine de yapmacık bir gülüş attım.

"Bana vişneli dondurma alırsanız söylemem."

"Seni hain." İkisi üzerime gelirken ayağım takıldı, koltuğa devrildiğimde gülmekten gözümden yaşlar gelene kadar gıdıkladılar beni.

"Altıma işiyeceğim." Nefes nefese söylendiğimde korkarak geri çekildiler.
"Halıları batırma, annem parçalar bizi.
Yanaklarımın yandığını hissedebiliyordum, yüzümü yellerken Nazlı çayları doldurmuştu bile.

"Ay ne duydum biliyor musunuz?"
Avucuna doldurduğu çekirdeği iştahla yemeye başlayan Sema mahallenin içerisinde dönüp dolaşan şeyleri bize aktarıyordu.
Zamanının nasıl geçtiğini anlamadığımız bu süre boyunca bolca gülmüştük, bizi asla alakadar etmeyen konular hakkında konuşup tabaklarca çekirdek yemiştik. Annesinin araması üzerine Sema benden önce kalkmış evine gitmişti.
"Bende gideyim artık."

"Oturuyorduk ne güzel." Dudağını büken arkadaşımın yanağını okşadım.

"Yarın okul var, halletmem gereken derslerim var."

"Bir sonraki gelişinde daha uzun kalırsın o zaman."

"Tamam nazlı güzelim benim."
Onunla vedalaştıktan sonra evden çıktım. Hanımeli dolu sokakta derin derin soluklanarak yürürken arkandan peşi sıra gelen adım seslerini duydum.

"Pişt?" işittiğim sesle ürperdim ancak dönmedim.

"Pişt? Kara kız?"
Dudaklarımı birbirine bastırdım, artık adım sesleri ardımda değil yanıbaşımdaydı.

"Buyrun benim?"
Yüzümü ona döndüğümde gülümsemesi genişledi.

"Lakabınızı sonuna kadar hak ettiğinizi söylemek istedim sadece."

"Ya ya öyle derler."  Gözlerimi yumup başımı şirin şirin salladım.

"Kim der?"
Umursamazca omuz silkip yoluma devam ettim.

"Leyla, dursana. Kim diyormuş sana öyle?"

Yoluma devam edince kolumu tutup beni nazikçe kendine çevirdi.

"Leyla?"

"Hı?"

"Kim diyorum?"

Kahramanı olduğum Mahir adına bir çocuk."  Kıkırdadığımda şaşkın suratında ki ifadenin yerini gülümseme kapladı.

"Söyle ona güzel kahraman bulmuş kendine."

Leyla Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ