❄23❄

1.1K 124 14
                                    

Zil sesi..
Zil sesi ve
Yine zil sesi..

"Geldim"

Bunu yapan benim ama kulaklarımı tırmalayan zil sesinin susmasını da sağlamamıştım.

Ayaklarım bedenime ait olmasalardı sokağı dönüp gitmişlerdi. Beynimi de kontrol altına alan olmasa beyin ölümü  gerçekleşirdi.

Bütün bedenimi kontrol eden beynim değildi, kırık ve endişeli olan kalbimdi...

"Jimin?" Bakışlarını yukarıya kaldırdığımda birazcık gülümsemeye çalıştım. Ben geldim ama şimdi ne diyeceğim?

"Merhaba Bayan Park " kazağını tutup kendine doladı ve şaşkın bakışlarıyla elini kaldırım içeriyi gösterdi.

"Gel" teşekkür edip ayakkabılarımı çıkardım ve içeri geçtim. Basım yere eğikti, cesaretim yoktu. Onun karşısına çıkabilecek ne cesaretim ne de yüzüm vardı. Gözlerimle etrafı süzdüm. Üzerime sinen koku burnuma geldiğinde üzüntüyle gözlerimi kapattım. Etrafa sinen koku onun kokusu değildi. 

"Rosé burada değil herhalde?" Sorumun karşısında kaslarını kaldırdı .

"Evet değil" deyip karşımdaki koltuğa geçip oturmadan bir şey içip içmeyeceğimi sorduğunda hayır cevabını vermiştim. 

"Sorun ne Jimin? Onu arıyorum ama ulaşamıyorum hem o sende kalmıyor muydu?" Hiçbir şeyden haberi yoktu. Büyük ihtimal kıyafetlerini belki almış belki almamış habersiz bir şekilde ortadan yok olmuştu. Bu durumda annesini daha fazla endişelendirmek iyi bir hareket değildi.

"Bir sorun yok Bayan Park,sadece eve gidip birkaç kıyafet alacağını söylemişti ve telefonunu düşürüp bozdu. Bende tamirciye verdim.Bu yüzden bende o burada mı diye gelmiştim." deyip yüzündeki endişeyi yok etmek için sahte bir gülücük sergilediğimde gülümsedim.

"O halde ben kalkayım Bayan Park, biraz arkadaşlarıyla takılacağını da söylemişti, akşam yurda döner merak etmeyin."

Onu bilmiyorum ne zamandır görmüyordum..

Üzgünüm Bayan Park, yalan söylediğim için.

Ve yine üzgünüm,çünkü bu saatten sonra geçmişte verdiğim sözü tutamayacağım.

"Görüşürüz Jimin,kendine iyi bak" arkamdan kapanan kapıdan sonra tereddüt etmeden arabama bindim.Annesinin hala beni izlediğini gördüğümde arabayı çalıştırdım ve yola çıktım.

Telefonu elime alarak rehberde gezindim ve günlerdir aradığım birini tekrar aradım.

"Alo?" 

"Lisa..."

"Efendim Jimin Oppa?" 

"Şey soracaktım-" sözümü tamamlatmadan konuya girmişti çünkü onu en az 10 kere aramıştım ve her seferinde aynı şeyi soruyordum.

"Üzgünüm ama hala Rosé'den bir haber alamadım. Telefonlarımın bir kısmını açıyor ama bana yerini söylemiyor. Çünkü sana söyleyeceğimi biliyor."

"Anladım Lisa,seni de rahatsız ediyorum.Üzgünüm."

"Oppa?" telefonu kapatacakken tekrar konuştuğunda göz yaşlarımı geriye yolladım.

"Evet?"

"İyi misin?" durdum... birkaç saniye sessizce durdum ve gözlerimde biriken yaşlar beni rahat bırakmayacağını anladığımda arabayı yol kenarına çektim.Derin nefes almaya çalışırken ortaya ses veren titrek nefesim ben tamamen savunmasız yapmıştı.

"İyi değilim Lisa!" diyebildim sadece , boğazıma dizilen hıçkırıklar yüzünden kaşlarımı çattığım için kasılan kaşlarım ağrımıştı artık.

"Rosé nerde, kimle kalıyor, nasıl, iyi mi bilmiyorum.Hiçbir şey bilmiyorum. Ondan bu şekilde uzak kalmak benim canımı acıtıyor.Ömrüm azalıyormuş gibi,nefes alamıyorum.Her saniye onu düşünmeden yapamıyorum.Geceleri gram uyku girmiyor gözlerime,o gittiğinden beri üç günde bir kez 1 saat uyuyorum.Bayılmasam onda da uyumayacağım.Yerimde duramıyorum ama ilk defa odamdan dışarı çıktım. Sebebini de biliyorsun Lisa..."

"Şimdi burda tek başıma oturmuş zavallı bir şekilde ağlıyorum.Ağlayınca bana kimse birşey vermeyeceğini bildiğim halde oturup ağlıyorum.Her yeri aradım, taradım okulu gözetledim.Rosé  hala okula gitmiyor. Kimseden hiçbir şekilde haber alamıyorum.Durmaksızın onun numarasını çeviriyorum. İki kere arıyorsam üçüncüsünde en az 10 defa mesaj atıyorum. Her seferinde sonuç aynı.Ben artık ne yapacağımı bilmiyorum.Rosé kendine zarar verecek bir türden kız değil o konuda içim rahat fakat ben onun içini yok ettim.Ben onun duygularını hiç ettim,ben onun hayatını mahvettim. Ve ben onu nasıl bulacağımı bilmiyorum,ona kendimi nasıl affettirebileceğimi  bilmiyorum.Ona her şeyi unutturup yeniden nasıl yaşatacağım bilmiyorum.Tek istediğim ona sarılmak ve...ona gerçekleri söylemek.İçimi yiyip bitiren bu gerçeği , ilerde ne olursa olsun hepsinden onu koruyarak , ona söylemek istiyorum."

"Gerçekler ne?" derin bir nefes alıp başımı arkaya yasladım.

"Boşver Lisa..." deyip telefonu kapattığımda başımı iki elimin arasına aldım.

Şimdi ne yapmalıydım? 

Nerden başlayacaktım?

...

Arabayı yurdun bagajına park edip eve girdiğimde beni karşılayan biri olmuştu.

"Ne işin var senin burada Mi Cha?"

Cʀʏsᴛᴀʟ Sɴᴏᴡ ❄ Park Jirosé ✔Where stories live. Discover now