❄9❄

1.2K 140 42
                                    

Jimin'in verdiği banka kartını gönlünce , bolca harcayan Mı Cha'ya karşı iyi duygular beslemek oldukça zor olacaktı.

Sevgilisiydi, başkalarına göre bu normal karşılanabilirdi ancak bana göre sadece evlendikten sonra normaldi. O zaman para harcamak , kadınına bakmak zorundaydı. Şuan sadece erkek parası yemek oluyordu benim gözümde. Umarım düşündüğüm gibi kullanmıyordur. Bir an önce bu kıza içim ısınsa iyi olurdu. Yoksa boğazlamak üzereydim.

"Aç mısın? " Boş ellerinin üzerinde duran gözlerimi çekip ona yönelttim.

"Biraz" çok!! Saatte bir yemek yerim ben! Ve biz öğle yemeğinden sonra çıkmıştık, şuan alışveriş merkezinin kapanmasına 2 saat vardı. Düşünün ne kadar aç olduğumu.

"Zayıfsın, daha çok yemelisin" tamam o zaman yarım saatte bir yerim. Sadece gülümsedim. Elindeki poşetlerle yürümekte zorlandığında içim el vermedi.

"Birazını bana verebilirsin" bana dönüp şaşırdı ve uzattığım elime baktı. 10 poşet var ise 4'ünü bana verdi. Hafif olanlardan.

"Çok teşekkür ederim" minnettar bakışlarını bana yolladığında içim garip oldu. Bu sabah sadece kötü bir karşılaşma, tanışma olmuştu. Şimdi ise iyi yolda ilerliyorduk. En azından öyle gözüküyorduk. Hislerimi gözardı edersem...

"Gel o zaman"Gülümseyerek yemek katına doğru yol alınca peşinden gittim.

"Bence hamburger yiyelim"Kendisi de zayıftı ama söyleyiş tarzından yemeği çok sevdiği belki oluyordu. Aynı benim gibiydi ama beni bilememişti benim aksime.

İstediğimiz yemeği söyleyince sıra ödemesine gelmişti.

"Bunu ben karşılamak istiyorum" çantamdan çıkardığım cüzdanın üzerinde eli görünce kaşlarımı çatıp ona döndüm.

"Hayır tatlım..." Adama döndü ve sözüne devam etti. "Buradan alın"

Jimin'in kartını kendisiymiş gibi harcamasa , ikide birde gözüme sokmasa seveceğim kızı aslında!

Masa bulup oturduğumuzda ayaklarıma ve kalçama giren ağrı ile ne kadar çok yorulduğumu anladım. Sanırım bir süre daha ayakta olsam yorulduğumu anlamayacaktım.

"Chaeyoung, seninle bir konu hakkında konuşmak istiyorum" iyi güzel , bana Rosé diyemeyecek kadar yakın olmadığımızı biliyordu en azından. Diğer adımın Rosé olduğunu da biliyordu çünkü.

"Evet?" Yıpranmış olan platin sarı saçlarını toparlayıp arkaya atarken yaslanıp bana döndü.

"Seninle bu sabah kötü bir şekilde tanıştık"doğrulamamı beklediğinde kafamı sallamakla yetindim.

"Biraz bilip bilmeden konuştum sana temizlikçi dedim. Kusura bakma , ben biraz sinirliydim ve bu sana yansıdı. Böyle olsun istemezdim" iyi biri ol ki seni sevebileyim ve Jimin'den vazgeçebileyim. Bu yoldan çıktığın an kendimi alıkoyamam.

"Sorun değil"

"Seninle yakın olmak istiyorum.Jimin'in sevdiği herkesle aramın iyi olmasını istiyorum. Sen ne düşünüyorsun? "

"Tabi ki" sanırım...

"Ah çok sevindim" bir iki elini çırpıp gülerek arkasına tekrar yaslandı ve o sırada yemekler geldi.

Yemek yerken sohbet ettiniz mi diye sorarsanız hayır diyeceğim. Daha çok o konuştu ben sustum, ya dinledim ya dinlemedim. Sebebi ise kendimi kötü hissetmemdi.

Eğer bu kız iyi biri çıkarsa, Jimin'e karşı beslediğim duygulardan utanmaya başlayacaktım. Ve bir şekilde öğrenilirse şu az kalan ömrümde nasıl yaşayacaktım hiç bilmiyorum.

"Ben bir lavaboya gideceğim" yemeğimizi yemiş ve kalkmıştık.

"Tabi , seni bekleyeceğim Chaeyoung" gülümsemeye çalışarak lavaboya girdim elimi yüzümü yıkadım.

Bir an önce sevgi nedir, kimi seviyorumdur unutmam lazım. Yoksa yüzüne bakacağım insan sayısı kalmayacaktı.

Çantamı tekrar omzuma asarak kapıdan çıkacağım sırada çalan telefonum beni geri içeri yönlendirmişti.

"Efendim Jimin-ah"

"Ne yapıyorsun Sincap?"

"Sincap senin.."

"Şşş, ayıp" gülünce gülmeme engel olamamıştım. Sen böyle beni her kelimede beni güldürürken kalbim senden nasıl vazgeçcek Jimin-ah? Ne yapmam lazım?

"Ne oldu Jimin niye aradın?"

"Merak ettim sizi sincap " o kıkırdamakla meşgul olduğunda ben gözlerimi devirip kafamı iki yana sallamıştım.

"Sadece sizi merak ettim. Mi Cha'yı aradım ama ulaşamadım, biriyle konuşuyordu. "

"Öyle mi?" Kapıyı hafif aralayıp baktığımda telefonda iki büklüm gülümseyerek konuştuğunu gördüm. Çok sevdiği biriyle konuşuyordu herhalde?

"Hım öyle , neyse. Saat çok geç oldu. Bir an önce eve dönmeni istiyorum Rosé" sadece benim mı dönmemi istiyorsun Jimin?

"Peki , birazdan yola çıkacağız"

"Sevindim, bekliyorum seni. " Bekle Jimin-ah, bekle... Beynim değil, kalbim sana koşarak geliyordu.

Sonlanan aramadan sonra telefonu çantama koyup kapıyı tekrar açtım ve Mi Cha'nın yanında yerimi aldığımda bana gülümseyerek baktı ve hemen telefonu kapatmaya çalıştı.

"Görüşürüz canım"

"Kimdi?" Boş bulundum, boş bulundum!! Umarım ters tepmezdi beni çünkü şurada anlaşali 1 saat bile olmamıştı.

Fakat bundan sonra da alışacağımızı sanmıyorum. Çünkü buna sebep olan şey beni cevaplamasıydı.

"Jimin'di"

Cʀʏsᴛᴀʟ Sɴᴏᴡ ❄ Park Jirosé ✔Where stories live. Discover now