❄4❄

1.5K 139 15
                                    

Cama vuran kar tanesinin suya dönüşüp süzülmesi, gülümsetmişti beni.

Her bir kar tanesinin bir hikayesi vardır, ve hepsinin kendine özel istekleri. Kimi birine düşmek yüzünde erimek ister kimi yere , kimi ağaçların yapraklarına...

Fakat hiçbir zaman birbirlerine çarpmazlar, birbirleri ile buluşamazlar. Tek buluştukları yer eriyip kaldığı yerdir. Eriyip süzülürken buluşurlar.

Çekeceği bütün acıyı çekip yok olurken bir olmak gibi...

Kar taneleri gibi yaşıyoruz şu sıra. Birbirimize değmeden ayrı ayrı eriyerek.

Ve ben sana değmeden yok olup gideceğim diye çok korkuyorum. Bu korku içinde yaşamak ölmekten daha beter ediyor beni.

Sana ihtiyacım var Jimin,sensiz ne yapacağımı bilmiyorum...

Ellerimi cama koydum ve süzülen damlaların güzelliğine baktım, yok olurken bile güzellerdi.

Ben yok olurken günden güne çürüyordum. Gerçek anlamda çürüyordum.

Başımı cama yasladığım sırada kapımın yavaşça açılması bütün ilgimi oraya çekmişti.

"Rosé?" Başımı çevirip dışarıyı seyrettim son 4 saattir yaptığım gibi. Sanırım gece yarısını çoktan geçmiştik.

"Uyumadın mı hala?"

Seni bekledim!
Neden, bilmiyorum.
Uyku en sevdiğim şeydir ama uyutmadın Park Jimin.
Ve ben bundan şikayet edemiyorum.
Artık rüyalarıma geleceksen uyuyacağım, çünkü sürem kısıtlı.

Kollarımı dizime sararak kendime çektim bacaklarımı. Başımı soğuk olan cama yasladım. İçerisi sıcaktı, dışarısı soğuktu. Bu yüzden camın bir kısmı buğulanmıştı . Elimle silip tekrar izlemeye koyuldum.

"Rosé"derin bir nefes alıp verdim ve ona karşı hiçbir tepki vermedim.

Ağzımı açıp ona birşeyler demek istiyordum. Neden bu halde olduğumu söylemek istiyordum. Kalbimin nasıl olduğunu, nasıl parçalandığını söylemek istiyordum.

Fakat benim susmamı sağlayacak daha ağır şeyler vardı beni bastıran. Ne hakla ona hesap sorabilirdim ki?

Beraber büyümüş, yapılabilecek her şeyi beraber yapmıştık. Ve sadece buna dayanarak benim ona hesap sormam bana göre saçma olurdu.

Biliyorum, herkesten daha farklı bir bağımız vardı aramızda. Ama kabul edemediğimiz bir gerçekte vardı. Kuzen olmak. Engel mi?

Seviyorum ve ben engel görmek istemiyorum. Fakat o nasıl düşünüyor az çok biliyordum. Zaten sevdiği biri vardı. Ben sadece onun en yakınıydım. Şimdilik...

"Özür dilerim" buruk çıkan sesi kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. Sesin geldiği yöne baktığımda çoktan karşımda oturduğunu gördüm.

"Ne için? " Birbirine yaklaşan kalkık kaşları ve üzgün görünümlü gözleri ile bana baktığında bir iğne daha hissettim. Bu çok içtendi.

Elleri bana uzandığında kendimi tereddütçe geri çekmiştim ve bu hareketim onu şok ettiğinden eli havada kalmıştı.

"Ağlıyorsun."

"Ağlamıyorum."

Geri çekildim çünkü eğer bana dokunmasına izin verseydin, etkisinden ölene kadar çıkacağımı sanmıyorumdum. Çünkü şuan bütün duvarlarım yıkık durumda, tamamen savunmasızdım. Bunu Jimin'in inşaat etmesine izin veremezdim.

"Ağlamıyorum sadece canım acıyor. Şimdilik..." Başını yere eğdiğinde derin nefes aldım.

"Sakın seninle alakalı olduğunu düşünme, bu tamamen benim meselem. Bu aralar biraz okulda zorlanıyorum. Bu yüzden bütün sıkıntımı şuan atmak istedim bu kadar" Onun için bir kez daha yalan söylemem gerekti.

"İnanmalı mıyım?" Yalan söylediğimi biliyormuş gibi davranma Jimin.

"Evet"sesimin titremediğine sevinmeli miyim?

"İstemiyorum." Sinirle söylediği kelime beni duraksatmıştı.

Yerinden kalktığında kaşlarım çatılmıştı. Dolabıma ilerleyip kapağını açtığımda doğruldum.

"Ne yapıyorsun?" Askıdaki birşeyi alıp geri çekildiğinde elindekini mont olduğunu gördüm. Bana yaklaşıp montu açıp bana kaldırdı.

"Giyin"

"Neden?" Dudaklarını yalayıp başını geri attığında âdem elması gözlerimin önüne serildiğinde kar tanesi gibi eridiğimi hissettim.

"Gidiyoruz"

"Nereye?"...

"Nereye?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Cʀʏsᴛᴀʟ Sɴᴏᴡ ❄ Park Jirosé ✔Where stories live. Discover now