❄20❄

1.3K 145 29
                                    


Karanlık geceler beni alıp götürebilir,fakat şimdi kendim için dans edebilirim."Sen" denen bu duvarın üzerinden atlayacağım.Eğer yere kapaklanırsan , bir tekme de ben atacağım.  

Yerden kalktığım gibi odama gitmek için merdivenlere koştum.

"Rosé!Rosé bekle!" Arkamdan gelmek isteyen Jimin'i üyeler tutuyordu. Biliyorlardı, bu saatten sonra Jimin bana adımlasa neye fayda edecekti?

"Rosé!! özür dilerim , çok özür dilerim Rosé bekle lütfen!" odama girip kapıyı hızlıca kitledim. Yüzümün yarısını kaplayan gözyaşlarımı hızlıca sildim, şu an ağlayamazdım. Bu günden sonra ağlayacak bolca zamanım olacaktı ama şimdi olmaz.

Dolabın kapağını açıp içindeki bavulu çıkardım ve fermuarını açıp askıdaki kıyafetlerimin askısını hiç çıkarmadan içine fırlattım. Çekmeceleri boşalttım, çalışma masasındaki kalemlerimi resimlerimi her şeyimi aldım . Son olarak çekmeceden kağıtları alırken yere düşen zarfın içindeki resimler ortalığa saçıldığında olduğum yerde kaldım. 

Eğer yere kapaklanırsan, bir tekme de ben atacağım.

Tekmeleyebilir miyim?

Fotoğrafları toplayıp tek hizaya getirdim. Ayaklandığımda,pişman olmamayı sayıklayarak odamdan çıktım. Jimin ben odama girdiğimden beri hiç susmamıştı. Merdivenlerin başında Namjoon ve Jin duruyor Jimin'in bu tarafa geçmesini önlüyorlardı. Jungkook ve Taehyung Jimin'i tutmaya hala devam ediyorlardı.

Onlarda kızgındı...

"Rosé, lütfen dinle, ben çok özür dilerim.Kendimi kaybetmiştim gözüm karardı. Aklım çok karışmıştı ne yapacağımı bilmiyordum.Lüt-"

"Sana ne yapacağını söyleyim mi Jimin?" diye cevap verdiğimde gözlerimiz buluştuğu için lanet ettim ama bu son olacağı için derin ve sakin bir şekilde baktım.

Jimin benim ne diyeceğimi bekliyor , onu tuttukları için yerinde debelenmeyi bırakmıştı.

"Bu saatten sonra, 'ben kimim?','benim adım ne?',anılar, hisler,duygular,paylaşılmışlıklar...hepsini unutacaksın.Çünkü..."

"Yapma lütfen Rosé , lütfen!"

Endişelenecek bir şey yok;Cidden yaptım seni hiçbir şekilde sevmiyorum.

Hep sözler geri dönüyor , sayılmayacak şekilde tekrarlanıyor,sana bütün kalbimi verdim fakat hayır.

"Özür dilerim Rosé lütfen yapma lütfen!"

Özrün boş bir teneke gibi,şimdi köpek havlıyor,yukarı baktım ve her şeyi düşünmeye başladım.Seni uzaklaştıracağım,yanındaki o kadın bir aptal.Bugün sana söyleyeceğim artık seni istemediğimi.

"Çünkü ben öyle yapacağım."

Elimdeki fotoğrafların hepsini yüzüne fırlattım.Yüzüne çarpan fotoğraflar yere düştüğünde başını yere eğdi ve fotoğrafların başrollerine baktı.

"Bunları habercilerden aldım.Normalde haberlerde yayınlanması gerekiyordu fakat senin kalbini bu şekilde inciltmek istemedim. Benden öğren haberlerde görme , insanların ağzına düşme istedim.Sana onun gerçek yüzünü bu şekilde göstermek istedim, çünkü ben sadece söylersem, bana inanmayacağını düşünmüştüm"az önceki yaşananlar gözümün önünden hızlıca geçtiğinde gözlerimi yumdum ve gelmeye hazır olan yaşları geri gönderdim.

"Yanılmadım, bana inanmadın. Az önce ben yapmadım dediğim halde bana inanmadın."

"R-Rosé ben-"

"Ama bu saatten sonra, bana inanıp inanmadığın artık umrumda değil.Çünkü ben seni artık gördüm. Senin yaptığın seçimini gördüm. Sen Mi Cha'yı seçtin. O da çoktandır başkasındaydı."Jimin'in hıçkırığını duyduğumda, bana yaşattıkları için ağlamasını diledim, Mi Cha'nın onu aldattığı için değil.

"Sen kimsin?, adın ne? , sana karşı ne duygu besledim...seninle ne paylaştım, anılarım neler...Bunların hepsi şu anda burada bu saniyede bitti. İkimiz artık yabancıyız."Arkamı dönüp odama çıkmaya başladığımda hızlıca arkamdan geldi be kolumu tutmaya kalktı.

"Rosé!Rosé!Rosé.. lütfen yapma . Çok özür dilerim, özür dilerim ,lütfen affet , affet beni nolur." bozuk plak gibi takılmış aynı şeyleri tekrar ediyordu. Fakat sözleri artık onunla olan saatlerimi ilerletmezdi.

Kolumun üzerindeki elini bir hışımla çektim ve beni bir daha tutmaması için odama koştum.

"Rosé!!!!!" Kapıyı yeniden kitlediğimde kapımı yumruklamaya başlamış adımı haykırıyordu.

Söyle Jimin, bu saatten sonra sadece adımı söyleyebilirdin çünkü.

Yerde hazırladığım bavulla birlikte montumu geçirdim ve kapıyı açtığımda Jimin içeri doğru sendelendi. Ne olduğunu anlamak için bakındığında ise ben çoktan odadan çıkmıştım.

"Rosé, o ne !" gözlerimi devirerek merdivenden büyük bavulla inmeye çalıştım.

"Rosé! gitmiyorsun hayır!" merdivenden sonunda indiğimde kapıya doğru ilerliyordum ki önüme geçti.

"Hiç bir yere gitmiyorsun!" 

"Çekil önümden Jimin"dedim sakin bir şekilde. Başını iki yana sallayıp bakışlarını aşağıya yöneltti. Bavulu tutup kendine çekmeye çalıştığında iki elimde tutup karşılık verdim.

"Jimin napıyorsun bırak!"

"Hayır bırakmayacağım, gitmeyeceksin. Seni bırakmayacağım. Seni unutmayacağım,seni yok saymayacağım, seninle anılarımı silemem, bana karşı duygularını yeni öğrenmişken bunu unutamam öylece. Lütfen dur!" hala çekiştirmeye çalıştığı bavulu bırakıp bu sefer kollarımın iki yanını tuttu ve bana yaklaştı.

"Nolur gitme, sana hak etmediğin bir şeyi yapmış olabilirim.Ellerim kırılsaydı da yapmasaydım, bilerek yapmadım. Sinirlendiğimde ne olduğumu sen daha iyi biliyorsun ama bunun arkasına da sığınamam. Nolur affet beni, beni bırakma.Ölümümü gör bırakma lütfen!"

"Jimin...artık bunlar birer hiç.Senin bana tokat atmanı geçmek istemiyorum ama geçtiğimi varsayarsak sana orda iki kelime söyledim. 'Ben yapmadım'. bana inanmadın.Beni yere yıkan şey tokadın değildi.İnanmayışındı,sözlerindi,gözlerindi Jimin.Şimdi çekil önümden de kalbime bıraktığın taşı hafifletmek için gideyim." Gözlerimin içine baktı, anlamaya çalıştı. Ne hissettiğimi, gerçekte ne demek istediğimi anlamaya çalıştı. Ama üzgünüm jimin.Artık ne düşünüyorsam, ne hissediyorsam harfine kadar aynı çıkacak bu dudaklardan.

Gözlerimdeki kararlılığı gördüğü an ellerini indirdi, ve gözyaşları bitmeden hızlanmaya başladığında sesli bir şekilde ağlamaya başlamıştı artık.

"Ne yapacağımı bilmiyorum Rosé,sana çok ihtiyacım var.Gitmek istediğini biliyorum, bu yaptıklarımdan sonra burada kalamayacağını bilmiyorum ama seni bir yere göndermek istemiyorum.Bu güne kadar her istediğim an yanımda tutamadım seni.Nolur bana izin ver, bana bir şans daha ver ve kal lütfen?" derin nefes alıp bavulumun kulpunu tutan elimi iyice sıkılaştırdıktan sonra ona döndüm.

"Hak etmiyorsun!"yanından geçip gittiğimde bağırışını duydum.

"Sadece izin ver, izin ver seni sevmeme!"

Olurdu, olabilir, olmalı, olmadı.

Kaldırımı tekmele ama asla yere düşen bir kızı bir de sen tekmeleme.

Sonra görüşürüz, belki de asla görüşmeyiz.


Cʀʏsᴛᴀʟ Sɴᴏᴡ ❄ Park Jirosé ✔Where stories live. Discover now