❄8❄

1.2K 146 29
                                    

"Mi Cha, senin burada ne işin var?"Kız montumu çıkartırken Jimin ona yetişip çıkarmasına yardım etti çıkartıp montunu vestiyere astı.

"Dün beni öylece bırakıp gittiğin için bende öylece gelemez miyim Jimin?" Jimin'nin suratını düştüğünü gördüğümde kaşlarım çatılmıştı. Jimin Mı Cha'ya ne yapmıştı?

"Bunu daha sonra konuşsak?" Öksürüklerinin arasından konuştu ve onun çantasını alıp masaya bıraktı.

Ben orayı daha yeni temizledim!!
Onun çantası pis olduğundan dolayı değildi Jimin, senin sevgilinin çantası olduğu içindi.

"Peki öyle olsun aşkım" Aşkını yesinler...

"Napıyosunuz gençler?"Jimin'in gözlerini üzerimde hissettiğimde gözlerimin ona rahatsız edici bir şekilde diktim.

Çantayı oradan al Jimin....

"Gördüğün gibi Mi Cha, ziyaretini neye borçluyuz?" Duyduğum ses Yoongi'ye ait olsaydı sesindeki bu isteksizliği anladım fakat sesin sahibi Taehyung'tu.

Gözleri bile net bir şekilde söylüyordu...Mi Cha istenmiyordu. Diğer çocuklara baktığımda normal olduğunu gördüm, belki de sadece Taehyung tarafından istenmiyordu, pardon ben de vardım.

"Dediğim gibi Tae, illa birşey mi olması lazım?" Taehyung'un gördüğüm deviren bakışları içime sıkıntı düşürmüştü.

Bu kız Jimin'in sevgilisiydi ve saygı duyulup sevgi gösterilmesi gereken birşeydi, çünkü onlar sadece arkadaş değil ailelerdi. Fakat benim gördüğüm görüntü Mi Cha'nin o kadar da sevildiğini göstermiyordu.

"Bu temizlikçinin hala burada ne işi var?"

"Ben te-"

"O temizlikçi değil" Bunu diyenin Jimin olmasını bekledim fakat bu ses Jungkook'a aitti. Jimin daha çok iç dünyasıyla meşgul gibi duruyordu.

"Burada temizlikçi olması gereken birisi varsa o da sensin" yanımdan geçip mutfağa giden Yoongi'nin fısıltısını sadece ben duymuştum.

Tamam, bu Mı Cha çocukların sevgisini alamayacak kadar kötü ne yapmış olabilirdi?

"Hımm öyle mi? O zaman bu tip ne peki? " Bu tip mi?

Çaprazımda olan aynadaki yansımama baktım. Üzerimdeki bil tişörtü içine soktuğum bol yüksek bel gri eşofman , topuz olan saçımdaki bandana ve ayağımdaki tavşan terlikler...

Ne varmış tipimde?!

"Bence çok tatlı" deyip dudak kenarlarındaki gamzelerini belirginleştiren Hoseok'a elimdeki bezle kalp yapıp öpücük atarak gönderdim. O da buna karşılık kalbimi alıp kalbinin üzerine koyarak ifadesini 'huzurdan uçan adam' denilecek kadar yaptığında gülmeden edemedim.

"Temizlikçi değilsen burada işin ne bu tiple? Kimsin? Seni ilk defa görüyorum. " Nefes al...

"Beni ilk defa gördüğün doğrudur. Ve kim olduğuma gelecek isek..." Jimin'e baktığımda koltukta öylece oturup yeri seyrettiğini gördüm. Beni tanıştırma gibi bir niyeti yoktu. İyi o zaman, bende tanışmam tanıdığım kişiyle.

"Bu evin bir üyesi sayılırım. Uzun yıllara dayanır. " Birkaç kişinin bakışlarını üzerimde hissettiğimde titredim. Konuşturmayın beni, Jimin'in sevdiği kızla. Canım yanıyor...

"O ne demek be?!" Jimin bu kadar kaba bir kızı nerden bulabildi aklım almıyor doğrusu.

"Yani diyorum ki, ben bu grubun üyesi sayılırım, hepimiz bir aileyiz diyorum" kaşlarını çatarken Jimin'in oturduğu koltuğun koluna oturdu ve elini onun omzuna koydu.

"Kuzenim" bütün bakışlar Jimin'e döndüğünde açıkçası ben çocukların şaşıracağını düşünmemiştim. Neden böyle bir tepki verdiler?

"Öyle mi peki bu evde niye kız kuzenin kalıyor" kız kuzenin kısmını bastırdığında gözlerim sonunda devrilmişti.

Tamam, bu kızı neden sevmediklerini şimdi anladım. Hiç sempatik değil. Jimin-ah, neden ? Böyle birini sevmezdin sen?

"Çok önem verdiğim bir kuzenim. "Jimin gözlerini Mı Cha'ya çevirirken ben yutkundum.

"Pekala sevgilim anlıyorum. " Deyip gülümsediğinde sonunda Jiminde gülümsemişti. Jimin aramıza döndü ama yanlış kişiye döndü.

"O zaman yemek yiyelim hadi bakalım çocuklar"Hepsi birden mutfağa ilerlerken ben kovayı alıp tuvalete gitmiş suyu döküp calkalayip geri yerine koymuştum.

Aşağı inmeden önce tipime laf yapan hanımefendiye özel beyaz boğazlı kazağımın ucunu üzerime tam olan yüksek bel pembe eteğimin içine yerleştirdim. Diz üstü beyaz jartiyer çorabımı giydim ve saçımı açıp taradım. Kendiliğinden düz olması her zaman işime yaramıştı. Sol perçemimi kulağımın arkasına alarak tel toka ile sabitleştirdim. Hafif pembe bir far ve ince eyeliener çizerek gözlerimi rimelle tamamladım. Dudaklarıma pembenin kırmızı tonlarına yakın ruju dudaklarının birbirine değen kısmına sürüp dudaklarımda diğer yerlere yaydım. Uzun olan küpelerimi de taktıktan sonra aşağıya inmeye hazır olduğumu anladım.

Tabi ki de ona özel giyinmemiştim. Dışarı çıkacaktım.

Mutfağa girdiğimde bütün gözler beni baştan aşağıya doğru süzdüğünde ilk konuşan kişi Jimin oldu.

"Bir yere mi gideceksin?" Kendime bir sandalye çekip otururken Jimin'i başımla onayladım.

"Nereye gideceksin?" Bunu diyen kişinin Jimin olmasını bekliyordum, Mi Cha olmasını değil. .

"Alışverişe çıkmayı düşünüyorum" düşündüğüm şey o değildi.

"Gerçekten mi?"Heyecanlı görünen yüz ifadesi beni şaşkına çevirmişti doğrusu.

Jimin'e baktığımda bana sevecenlikle baktığını gördüm. Yakınlaşmamı istiyordu. Haklıydı, sevdiği kişi ile değer verdiği kişinin anlaşması onu mutlu ederdi. Onun mutluluğu için herşeyi yapardım.

"Birlikte gitmek ister misin?" Ağzımdan çıkan lafa Jimin dahil herkes şaşırmıştı.

"Çok isterim"Yaklaşık yarım saat önce bana kötü davranan Mi Cha , şuan iyi hatta sevecen davranıyordu. Bana yakınlaşmak istiyordu, kendi isteğiyle mi diye sorarsanız;orası kuşkulu.

Bana gülümseyen Mi Cha'ya karşı içten gülümsememi yolladım. Senden vazgeçmek zorundayım Jimin...

Acaba bu alışveriş bana işkence mı yoksa kurtuluş yolu mu olacaktı, gidip göreceğiz.

Cʀʏsᴛᴀʟ Sɴᴏᴡ ❄ Park Jirosé ✔Where stories live. Discover now