Annem gibi sevebilecek misin?

317 29 2
                                    

"Haruncuğum, annenle göbek bağın kesileli otuz sene kadar oldu, hatırlatayım tatlım. Aç bakayım kolunu, aç aç." Kolumu tutup kendine doğru çekti ve gömleğimin kolunu çekiştirmeye çalıştı. "Burada olmaz Asumancığım, ben eşimi halka açık yerlerde soyamam. Halka açık yerlerde vitamini kabuğundadır deyimi ile özdeşiyorum. O yüzden bırak beni, otele doğru bırak ama." 

"Ya sus sapık,  canım anam ve kanayan gül dövmen var mı diye bakacağım. Anacı seni."

"Kızım ne alakası var anacılıkla? Anneme soralım istersen, anacı mıyım değil miyim diye?"

"Öyle olmaz Haruncuğum, direkt annenlerin yatağının yanına minder serelim orada yaşayalım. Ben de anneni çok seviyorum, çok esaslı kadın. Seni 30 yaşına kadar getirmiş, bravo valla. Ama seni şekillendirip bu hale sokan benim, yoksa sen hala rüyadaydın, aklın da hala havadaydı. Düşünme yetin yoktu be seninle tanıştığımda. Şimdiyse on beş saniye kadar düşünebiliyorsun." Mantıklı. Ama erken pes etmeye niyetim yoktu. Ayrıca küçük hanım, annem tam 5 çocukla uğraştı, sen ise 1 çocukla. 

"Ohooo... Ayrıca, ne var kızım? Çalışan insansın işte, yemek derdin olmayacak. Annem zırt - pırt gelmez ki. Kızlar zaten nankörella. Babam... Ah babam üzülür bak, neden daha uzağa taşınmadınız diye. Bak hem, Ahmet amcalar da aşağı sokakta. "Ahmeeet amcaaa" desen duyulacak."

"Ayyy, "imdaaat" diye bağıracağım şimdi. Sen burada otur Harun, ben burada oturmuyorum." Haydaaa. Biricik sevgilimin "kayınvalide fobisi" olduğunu öğrendim az önce. Annem bu fobiyi duysa baygınlık geçirir, ayıldıktan sonra bana da kalp krizi geçirtir. 

"Kızım ne var yani? Böyle güzel bir evinin tapusu sende olsun istemez misin?"

"Benim üstüme mi yapacaksın?"

"Tabii ki, Asuşçuğum. Kabul edersen burayı, evet."

"Bana bak Harun, biz burada yaşamayacağız sende diğer evi evlenmeden önce benim üstüme yapacaksın. Duydun mu beni? Psikolojik şiddet görüyorum şuan. Geldiğimizden beri annemde, annem. O zaman git, 2 kız kardeşinde eşlerinin annesinin dizinin dibinde otursun."

"Saçmalama kızım, ne alakası var? Karıştırma bu durumla o durumu. O zaman haydi bir dövmeciye gidelim, alnıma "enayi" dövmesi de yaptıralım şimdi. Her şekilde ben zarardayım neden evet diyecekmişim?"

"Bu konu kendi aile fertlerine dönünce hemen, 'ne alakası var?'.  Hem, işte taaaam da bu yüzden. On beş saniye kadar düşünebildiğin için..."

"Saçmalama Asuşçuğum, götüme tekme attıktan sonra oturduğumuz evin yarısı bile benim olmayacak. Biraz mantık lütfen."

"Evlilikte mantık aranmaz, Haruncuğum. Şuan cebine giren paranın yarısı benim hakkım. Asistanın sayılırım, işlerini ben toparlıyorum, maillerini tekrar düzenliyorum, toplantılar da benim sayemde ihale alıyoruz. Ki... Yapmasam bile karın olmam yeterli bir sebeb. Beni evliliğe ikna eden sensin, yaşadığım stardant hayatın altında bir hayat yaşayacaksam neden evleneyim seninle?"

"Benimle olduğun için?" Bence gayet mantıklı bir sebep. Sonuçta annem beni, ben olduğum için seviyor. Koşulsuz şartsız.  Ama Asuman, annem değil. Asuman benim cani kız kardeşlerim...

Gözlerini kısıp, dudaklarını iğrenir gibi kıvırdı. "Saçmalama Harun. Yeşilçam filmlerinde oynamıyoruz, gerçek hayata hoş geldin." Aaa, aa. Kızın içinden bir cani, bir manyak çıktı. 

"Kızım, ne diyorsun sen ya? Yüzüme pat pat neler söylüyorsun? Sen düşün bence on beş saniye. Kurduğun cümlelere bak, bende beni sevdiğini düşünüyorum."

"Seni seviyorum zaten... Bence her kadının, ya da herkesin söylemesi gereken bir cümle bu. Çok fazla fedakarlık yapılıyor. En geç 2 sene sonra yanlış bir karar olduğu anlaşılıyor ve kopukluklar başlıyor. Sen bu hayata çok yenisin sevgilim. Ben 2. kere evleniyorum. İnan bana doğrusu bu, her şeyi başta konuşacaksın... Sonrası için çok geç olabiliyor."

Bu rüya yolunda o kadar mantıklı konuşuyordu ki, her an vazgeçebilirdim. Bana sunduğu yol çok bencilce, çok kasfetli ve engebeli. Sezai diye bir arkadaşım vardı, 4 sene önce düğününe 1 saat kala; "2 sene içinde evlendim ama en çok evlilikten 1 hafta önce evliliği çok kez düşündüm. Doğru mu yapıyorum, yoksa yanlış mı diye." demişti. Ben anlayamamıştım. Muhtemelen bekar olan arkadaşlarımın hiçbiri anlayamamıştı. Şimdi anlıyorum ama...

"Peki, Asuman... Sen kendi standartları olan hayatından bu standarttı olan hayata geçiş yapmak istemiyorsun, daha iyisini istiyorsun değil mi? Tamam, hakkın. Beni ben neden beni koşulsuz, şartsız seven bir varlığın yanından böyle mantıklı ve biraz canice düşünen bir varlığın yanına ömürlük taşınıyorum? Buda benim standarttım. Madem her şeyi konuşacağız, konuşalım."

Gülümsedi. Parkeyi gösterdi, sanırım uzun konuşacak hanımefendi. Ben gayet mantıklı bir soru sordum, bunun karşılığında bana ne sunacak bakalım...

Oturduk.

"Her şeyi annenle yaşayamazsın, her şeyi annene anlatamazsın, her zaman annenle uyuyamazsın, anneni çocuğunun annesi yapamazsın. Biliyorum, korkuyorsun... Bende çok korkuyorum. Bak... Birine sevgi besledikten sonra nefes alış, verişi bile hoşuna gidiyor. Senin mutfağa girip, benim için hazırladığın cips tabağı benim çok hoşuma gidiyor, biliyor musun? Cipsi çok sevdiğimi biliyorsun. Sen çikolatayı çok seviyorsun ama... Sırf beni biraz mutlu edebilmek için hazırlıyorsun. Kendin bir lokma bile dahi almıyorsun... Bunu annen yapsa çok bir önemi olmaz, ona verilen o rol o çünkü... Bazen arabanı alıp, yıkatıp geliyorum. Çok mutlu oluyorsun, mutlu olduktan sonra beni sarıp alnımdan öpüyorsun... O kadar güzel bir his ki. Sevdiğin birini mutlu etmek, çok başka bir his Harun... Yani, bunu anlatamam... Ama deneyeceğim. Mesela sen kişiliğin gereği, sana bir şeyi açıklamam ve ikna etmem için defalarca anlatmam gerekiyor. Anlatmak yetmiyor, daha öncesinde beraber yaşadığımız tecrübelerle süslemem gerekiyor metni... Yoksa inanmıyorsun, anlamıyorsun. Bu beni çok yoruyor... Onca işin, gücün arasında sana saatlerce açıklama yapmam beni çok yoruyor. Tabii, bunun öncesinde bu davranışının zamanında ne kadar yanlış olduğunu açıklıyorum, beraber düzeltiyoruz. Doğrusunu yapıyorsun. Yanlışa alıştığın için tekrar, tekrar yanlış yapıyorsun... Doğrusunu yapıyoruz tekrar. Sonra ben sinirleniyorum, sana saatlerce bu örnekleri vererek açıklama yapıyorum. Bu raddeye gelene kadar çok emek veriyorum. Ben kendi yemeğimi yiyip, yemediğimi hayatım boyunca önemsemedim. Seninkini önemsiyorum... Hayatım boyunca sadece kendim ve kardeşim için endişelendim. Şimdi senin için çok endişeleniyorum, gece geç geldiğinde, öksürmeye başladığında, toplantıda yüzün asık çıktığında... Çok endişeleniyorum. Kendi aileme rest çektim ama senin ailenle iyi geçinmeye çalışıyorum. Daha önce kimseye vermediğim saygıyı onlara vermeye çalışıyorum. Benim ailem yok bile, kardeşimde çok uzakta yaşıyor. Senin ekstra saygı gösterecek bir durumun yok... Oysa ben daha önce yapmadığım şeyi, başkasına yapmaya çalışıyorum. Bunları karşılık görmek için yapmıyorum, sakın yanlış anlama. Bunlar çok yorucu ve meşakatli şeyler. Anca sevgiyle olur. Ve bu sevginin, ileride azalmadan giderek artmasını istiyorum. Söylenmek istemiyorum sana, evdeki huzurunun iki katını vermeye çalışıyorum bu için gerekli ortam sağlamak istiyorum, hepsi bu... Seni koşulsuz şartsız ve mantık çerçevesinde seviyorum sevgilim. Ve inan bana, bu sevgi türü bizi yaşatır. Diğer türlüsü beni eksiltir, beni eksilttikçe beni ben yapan, yani senin beni sevdiğin kişiliğim giderek azalır... Bana olan sevginde azalır, çünkü beni sevdiğin ben olmayacağım artık. Anladın mı?"

Gözlerim doldu. O kadar güzel ve mantıklı konuştu ki... Ve bu benim gelecekti eşim. Gururum... Çocuklarımı emanet edeceğim insan... Çok şanslısın be Harun. 

Asuman'ı kendime çektim.

"Sen hayatımda gördüğüm en mükemmel kadınsın... İyi ki seni sevmeme izin verdin, iyi ki kalbini açtın bana... Bu güzellik karşısında, bu zeka karşısında ancak sana lal olurum. Sen ne istersen o... Ne istiyorsan o."

Şerefsizsin çünkü, yaparsın!Where stories live. Discover now