Çok zordur bir ağabeyinin kız kardeşlerinin gerçek yüzünü gördüğü an

512 61 15
                                    

"Bak, baaak. Görüyor musun bunları? Bizim haricimizde ki herkes eğlenmiş, tatilinin keyfini çıkartmış, adamlar artık yüzlerinden sıçmaya başlamışlar. Neyi biliyor musun? Mutluluğu!" dedim, telefonu  Asuman'ın korneaların içine kadar sokarak.

"Ayy, Harun çek şu telefonu gözümün önünden be! Onların arkadaşları demek ki her önüne gelenle bir şey yaşamamış, gayet insancıl bir şekilde eğlenmişler. Rahat dursaydın zamanında."

"Kızım ,ben yakışıklıysam kızlar ne yapsın? Bana karşı koyamıyorlar. Şu yakışıklılığa kim karşı koyabilir?" 

"Yakışıklı mı? Ağabey, sen kaşlarını bile aldırmazdın. Neredeyse uçarak gidecektin okula, şuanki köprülerin temeli ağabeyimin kaşlarından ilham alınarak yapıldı, biliyor musun Asuman abla? 'Tut ağabeey' deyip, kaşlarına ekmek atardık biz. İnanır mısın? Kapardı kaşları! Martı gibi maaşallaaahh!" Koltuğun üzerindeki yastığı kaptığım gibi Hazal'ın kafasına fırlattım. Zehra Sulta'nın askerleriyiz biz, anamızdan öğrendik kaşınanları kafasından, sevilecekleri kalbinden vurmayı.

"Kızım, ben bir kaş aldırdım insana döndüm. Sen her ay kuaföre gittiğin halde Darwin teorisini destekleyen nadir kişilerdensin. Maymuna bak hele, büyümüşte ağabeyine kafa tutuyor."

"Ağabeyciğim, bakımlı olmak ne zamandan beri suç oldu?"

"Kaç tane yetimin hakkı var o kuaför masraflarında sen biliyor musun? Sizleri mutlu edeceğim diye kendim mutlu olamıyorum, bu ne ya? Ben istedim sanki kardeşi, baksın anam - babam size. Bundan sonra size zırnık yok." Ulan, böyle söyleyince de içim rahat etmiyor. Her an bir erkek kancasını benim küçük kardeşlerime  takacakta, parasıyla onu kendisine çekecekmiş gibi hissediyorum. 

"Yani çok zırnık yok,"

"Bırak ağabey numarayı, şimdi maaş kartını ver desem verirsin. Vermez misin?"

"Hadi oradan sıpa, git anneme yardım et." Hangi ara şımardı bu çocuklar ya? Açık ara farkla şımarma yarışına giriyorlar, bir hafta Simge diğer hafta Hazal kazanıyor bu turnuvayı. Olan hep biz bu jürilere oluyor. Yaşlarına doğru orantıda şımarma iç güdüleri de artıyor. 

"Ayyyy!" diye çığırdı Asuman. Elimdeki cips tabağıyla yerimden sıçradım. Sonra, cipsle birlikte sıçradığım aklıma gelince tekrar zıpladım. Ama Allah'tan cipsler dökülmedi. Korkudan komple evi taşırım bu sefer yemin ederim. Yalayarak toplamıştım küçükken, yalayarak! Küçücük bünyem üzerindeki etkisi tartışılmaz tabii. Allah'tan anacığım ben büyüdükçe bana aşık oldu da, üzerimdeki; tarihin en ölümcül kadınlarından biri olan Elizabeth Bathroy'un baskısı bir nevi azalmış oldu. Meleğe dönüştü Hatun!

"Ne oldu kızım? Ödümü patlattın!"

"Şuna bak Harun yaa, kızın dünya kadar malı var nasıl iğrenç giyiniyor. Bu zenginleri de anlamıyorum deli gibi paraları var iğrenç giyiniyorlar. Moda tasarımcınız da mı yok laaan?" İşte, büyüklerimiz ne demiş: "Zengin mülkü, züğürdün çenesini yorar." Doğru vallahi. Allah Asuman'a başka dert, başka problem vermesin. Küçükken arkadaşlarım matematik problemlerini çözemezdi, bende güven problemlerimi...  Şimdi onların mutlu bir evliliği az parası var, benimde yüklü miktarda param ve sonu hüsranla biten ilişkilerim var. Olsun, buna da şükür. 30 yıl sonra uyandığımda sağ tarafta mavi gözlü güzel bir hatun yerine, mavi renkte paralarla uyanmam umarım. 

"Allah Allah, kızım sende beynimi ne kadar boş bilgiyle dolduruyorsun. İphone saklama alanı gibiyim, çok az kotam kaldı. Onuda  böyle şeylerle doldurma, kimmiş bu hatun? Ooo, güzelmiş ama ha! Adı ne bunun?"

"Harun ya! İnanamıyorum sana, pis sapık!"

"Ağabeeey, beni spor salonuna bırakır mısın? Hiç otobüs çekmemeyim şimdi. Lüüütfeeen." Kardeşim ya, göz göre göre insan bu kadar sömürülmez. Spor salonu parası veren ben, spora götüren ben, spor eşyaları alan ben. Gerçekten kendim için üzülüyorum artık. Panter, cimri ve kız kardeşlerimden nefret edecek bir hatun bulmalıyım. Beş aya kadar kendimi toparlarım, sonrasına bakarız. 

Şerefsizsin çünkü, yaparsın!Where stories live. Discover now