Yeni ev

39 4 0
                                    

Devrim'in bıraktığı etki zamanla etkisini yitirmeye başlamıştı. Babam daha kârlı bir yerden arsa almıştı. Devrim, miras listesinden silinmişti. Babam biraz daha zorlasa genetik mirasından bile silecekti. "Burnu güzeldi şerefsizin, bana çekmiş. Keşke çekmeseydi." demişti en son. Rivayete göre, E-devletteki soy ağacından Devrim'in silinmesi için memura rüşvet verirken görüntülenmişti.

Annem, menopoz olmasa 6. çocuğu yapıp, bu 5 çocukta yapılan hataların hiç birini yapmayacaktı. Son 4,3,2 çocuğunda da söylediği gibi... Babamı ikna etmesine gerek bile yoktu üstelik. Önce iknâyı kendi vücudundan ve anatomik yaşında başlaması gerekiyordu. Babam mucize gerçekleşse bile reddetmişti bu düşünceyi. Fakat annem haşindi. "Zaten senden olduğu için çocuklar böyle oldu, başkasından yaparım bende." demişti. Hepimiz şok olmuştuk. Simge'nin şok olan surat ifadesi ve dudak büzüklüğü üç gün boyunca suratından eksik olmamıştı. 

Babam ise annemin bunadığını düşünüyordu. O yüzden hiç aldırmamıştı. "Ben artık travma atlatma yaşını geçtim, sen çocuklarına yapıyorsun ne yapıyorsan." demişti. Annem de, sağ elini uzatıp dolandırdığı kadar dolandırıp sol kulağına götürmüş ve sadece: "Çocukların ha? Böyle mi oldu şimdi?" diyerek konuyu anlamsız ve anlaşılması en zor olan kısma götürmüştü. Kadınları gerçekten taktir ediyorum. En olanaksız durumda bile tüm kartları kendine çevirip, 3-1 yenik maçı bile kazanabiliyorlar. Bize de haliyle 3'ün, 1'i düşüyor.

Evin kaoslu durumu, şirketin para fonu ve Asuman'ın tripleriyle günlerim geçmeye çalışıyordu. Aynaya baktığımda sanki dört yaş birden almış gibiydim. Sanki hayat, "Hadi buda benden, alsana bir yaş daha!" diyordu. Annemin bir tanecik oğluşu bile değildim üstelik. Asuman'ı seven, saygı duyan kadın gitmiş, yerine boks eldivenleriyle dolaşan ve her an kavga için yanıp tutuşan Taksim'deki İrlandalı boksör gelmişti. 

"Benim can sağlığım güvende değil Harun bak, sizin evin yakını artık hiç olamaz." diyordu, Asuş.

"Saçmalama kızım ya," desem de Asuman'a içten içe hak veriyordum. Annem neredeyse, Osmanlı savaşındaki taraf değiştiren İtalya'nın suçunu bile Asuman'a atacaktı. Asuman'ı her gördüğü yerde göz hapsine alıyordu. Bazen ise "Çıkışa gel," diye sesler bile çıkartıyordu.

Asuman ise anneme aldırmayıp, her gün güzellik salonuna ve spora gidiyor, gözüme kat kat daha güzel gelmeye başlıyordu. Üstelik bunu kendi parasıyla yapıyordu. Büyülenmiş gibi dolaşıyordum. Artık hangi tarafı tutacağımı şaşırıyordum. Eşit taraf tutmak hiç aklıma gelmiyordu. Bir yandan annem elinde zeytinyağlı dolma ile geliyordu, bir yandan Asuman jartiyer ile yanımda dolaşıyordu. Kafam allak bullak olmuştu. Evli arkadaşlarıma bunu danıştığımda, "Sen ne bekliyordun?" diyorlardı. Ne demek ne bekliyordum? Hayatımın daha da kolaylaşmasını tabii ki! Saf ve gerçek ilgi bekliyordum. Bitmeyen, tükenmeyen huzur ve seks bekliyordum. Söylediğim her sözcükte ve yaptığım her harekette "Asuman acaba burada ne anladı?", "Şimdi ne olacak?" düşünceleri beynimin içinde dans ediyordu. 

En sonunda yaşadığım eve yeterince uzak, 6 katlı bir apartmanın; bahçeli, zemin kat fakat 3+1 ve dubleks bir ev bulmuştuk. Bahçesinin bize ayrılan özel bir alanı vardı. Komşularla tanışacağım kadar yakın fakat bizi göremeyecekleri kadar uzaktık. Hem sosyal, hem ıssızdı. Bu ev aslında hiç aklımda yoktu ve böyle bir yer kesinlikle istemiyordum. Tapu müdürlüğünde ise en çok ben istekli gibi göründüm. Oysaki, Asuman'ın küçük bir giyinme odası, tam istediği gibi mutfak dolapları ve odalarda gömülü dolaplar vardı. 

"Çok mu ödedim ben ya?" dediğim de ise, "Hayatım patron adamsın. Ne yapacaktın? 3. kattaki adam sizin karşı şirkette müdür yardımcısı o adam orada oturuyor. Sende tabii ki burada oturacaksın," deyip beni gururlandırıyordu. 'Patron adamsın' lafından sonrasını dinleyemiyordum. Hayal dünyamda çoktan sekreterim Aysel'e yüzlerce iş buyurmuştum bile.

Asuman ile ev hazırlıklarımız son hız devam ediyordu. Bu, eve gelen ve Asuman'a dayanamayan 4. ustaydı. Ustanın bir tanesi su içerken bana doğru bakıp, "Zehirli su içmek mi yoksa Asuman Hanımla çalışmak mı diye sorsalar," dedi ve suyu içti. O gün çok tiyatrotik ve estetik şekilde işten ayrılmıştı. 

"Ağabey, vallahi helal olsun. Evleneceksin birde ha? Ağabeyim benim." gibi laflar havada uçuşuyordu. 

"Ağabey hadi ya, sen işine bak."

"Ağabey ben işime bakmaya çalışıyorum fakat hanımın sürekli iş koyuyor. Bizde bu işe dün başlamadık, işçi adamız. Kaç ev yaptım ben, biliyor musunuz? Ustaya iş öğretilir mi ya?"

"Piyasadaki en pahalı usta sensin ağabey yani. Ben fiyat listesinde birçok şeyi görmezden geldim. Birazda sen görmezden gel. İlk heyecan, ilk ev. Mesela bana laf yetiştirmek yerine yarım kalan banyo fayanslarını bitirebilirdin güzel ağabeyim." Birde karımı mı gömecektim? İstersen çay söyle beraber gömelim Metin efendi. Ne yapayım yani şimdi? Gidip Asuş'a 'karışma' mı diyeyim? Şahsen bende o göt yok. Olanı tebrik eder ve bir sonraki hayatında mutluluklar dilerim.

"Ne dedi sana o? Bunların başında durmayınca çok kötü yapıyorlar işi."

"Yaaa, anladınız mı Asuman Hanım? Ben neden sürekli sizin başınızda duruyorum acaba diğer çalışanlarla?"

"Harun karıştırma oraları lütfen ya. Bak ya... Metin Bey, petrol mavisi olacak orası o mavi değil, bırakın lütfen!" diyerek ustaya girişmeye gitti Asuman. 

Karım tek başına dışarı çıktığında "dikkatli ol" demem, çünkü dikkatli olması gerekenler karşı taraftır. Asuman ile ustayı baş başa bırakmak veya bırakmamak arasında gidip gelirken içeriye Devrim girdi. Suratı asık, saç-sakal birbirine karışmış, hafif kilo almış ve göz altları çökmüştü. Ağabey olarak üzüldüm fakat yine ağabey olarak sinirlendim. 

"Hayırdır oğlum, bu ne hal? Rusya savaşına gönüllü mü katıldın?"

"Pişmanım ben."

"Daha 3 hafta oldu oğlum sabret, bunlar iyi günlerin."

"Kurtar beni, ağabey."

"Yok öyle. Koca adam oldun sen nasıl batırdıysan öyle çık. 3 hafta önce ahkam kesiyordun evde, ne oldu? Hadi ağabeyim hadi. Benden sana iş yok." Devrim'in konuşmasına fırsat vermeden hafifçe omzundan ittirip dış kapıyı kapattım. İçim alev alev yanıyor ama şu an yapabileceğim bir şey yok. Ders alması ve bundan çıkarım yapması için kendisinin halletmesi gerekiyor. Kız arkadaşı, dünyadaki tek erkek gibi davranmış ve ortamın büyüsüne kapılmış Devrim.

Önemli olan nezaketi korumak ve dünyada milyarlarca insanın olduğunu unutmamak. Kinlenmemek. "Ben neyim, etim ne budum ne?" demek. Kendimle yaptığım ufak hasbihaldan sonra gerçekten evlenebileceğime inandım. Asuman beni dünyadaki tek erkek gibi hissettirmiyordu ama dünyada tek başıma kalsam her şeyi yapabilecek güçte hissettiriyordu. Daha olgunlaşmış fakat aynı zamanda ilgiden de çocuklaşmıştım. İyi ki karşıma çıktın Asuş. İyi ki varsın sevgilim.



You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 04 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Şerefsizsin çünkü, yaparsın!Where stories live. Discover now