Yirmi İkinci Bölüm

Bắt đầu từ đầu
                                    

"Arda?!"

Hızla üzerinden kalktım. "İyi misin?"

Sızlanarak yerden kalkmaya çalıştı. Ben ise telaşla özür dilemeye başladım. "Arda, yemin ederim seni görmedim. Neren acıyor? Nasıl hissediyorsun? Kırık olabilir..." beni susturup "iyiyim Ecem panik yapma." ama nedense gözleri öyle söylemiyordu. "Hayır, iyi değilsin. Baksana acıdan kıvranıyorsun"

Beni dinlemeyip yere dökülen kitaplarımı toplamaya başladı.

"Arda, dur lütfen." telaşla kolundan tutup onu durdurdum. Arda birkaç saniye öyle anlamsızca yüzüme bakıp sonra gülmeye başladı. "Ya Arda çok korktum bir şey oldu diye"

Korkulu gözlerle ona bakmaya başladım. "Niye üçarcasına koşuyordun?" Ah! Tabi ya uçarcasına.

"Çünkü domuzlarıma uçmayı öğretmeliyim."

Anlamamış gibi yüzüme baktı. "Uzun hikaye" deyip yerdeki kitaplarımı aldım. "demek domuzlar. Meraklandım şimdi."

Kitaplarımı kucaklayıp ayağa kalktım. "Nereye bu saate?" çantamıda yerden alıp "fizik çalışmak için okulun yakınındaki Kütüphaneye gidiceğim."

"Yalnız bu saate orası pek sağlam olmuyor. Bende seninle geleyim mi?"

Harika! Sonra ben yakalanırsam seninde başın yansın.

"gerek yok. Ben zaten orda muhtemelen sabahlayacağım." merdivenlere yönelmiştimki arkamdan geldiğini gördüm. "Bak gerçekten gelmemi istersen..." başımı kaldırıp hayır dercesine salladım. "Benimde çalışmam lazım. Sınavlar yaklaştı."

Hayır desemde geleceğini bildiğim için hiçbir şey demedim.

Yaklaşık yarım saat sonra kütüphanedeydik. Yolda gelirken Arda'ya şu domuz saçmalığına bahsettim.

"Boşver, sende başka öğretmen bulursun. Hem sen neden ondan istedinki? O kendini beğenmişin teki."

Arda'ya şaşkınlıkla baktım. Gerçi Mete'de Arda için aynı şeyleri söylüyordu. Anlaşılan ikisi hiç anlaşamıyor.

Bu olayı daha fazla kurcalamadan kütüphanenin en arkalarından gözlerden uzak bir masa seçip oturdum. " Haklısın. Ben niye ondan istediysem." kafama tükürmeye başladım. Kitaplarımı masaya koyup çantamdan diğer kalan eşyaları çıkardım. "Tamam, benim domuzların uçmaya hazır." Arda yanıma oturup kalemi eline aldı.

(Mete Soykan...)

"İstersen okulun yanındaki kütüphaneye gidelim."

Salak kız! Koridorda ikisinin çarpışmasını görünce ağzımdan ilk olarak salk kız cümlesi çıktı. Birde beraber kütüphaneye gideceklerdi.

Tek bırakırım şimdi bunları... Hayır yani anlamıyorum. Bu çocuktaki karanlığı görmüyor mu?  "Hazırsan çıkalım?" Su başıyla onaylayınca okuldaki görevlilere gözükmeden okuldan çıktık.

Başına geleceklerden habersiz bir şekilde onun peşinden nasıl gider?

İnat!

Su ile kütüphaneye varınca onları görebileceğim bir yere geçtim.

Bide bana diyordu, o kızdan uzak dur diye. Asıl kendisine baksın ağzına düşecek resmen.

Su karşı masaya bakıp "AA Ecem ile Arda da burada" elindeki kitapları bırakıp "Bi merhaba dicem" masadan koşup onların yanına gitti. Su gidince bende bir sandalye çekip oturdum. Çok geçmeden Su tekrar yanıma geldi. "Tamam, kaldığımız yerden devam edelim. Şu soruda kalmıştık."

Kolej Savaşçıları [Tamamlandı] Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ