| Bölüm 21 /ZEHİRDEN KEFEN~

8.8K 327 37
                                    

İyi geceler, mutlu sabahlar ya da bol dinlenmeli öğlenler!
Bulunduğumuz her vakitten selam herkese:)

Bu bölüm biraz daha uzun oldu sanki ha, ne dersiniz?

Ben sonraki bölümlerin heyecanıyla uykuya gidiyorum, ve yorumlarınızı bekliyorum
İyi okumalar dilerim 🍓

Kolpa& Yaprak Çamlıca~ Unutmadım

_______

Gözlerim uykusuzluğun verdiği rehavetle kapanmak istiyor ama bir türlü uykuya yenik düşemiyordum.

Oflayarak alnıma dökülen saçlarımı kulağımın ardına alıp hastanenin rahatsız yatağında diklendim.
Sırtım soğuk yatak başlığını bulurken bakışlarım sebepsizce odada dolandı,

Boran'la tartıştığımızdan beri odadan çıkmamış ve onu ufaktan kontrollerim dışında bu odaya kapanmıştım.
Dizlerimi biraz daha bedenime yaklaştırıp gözlerimi kapattım.
Sessizdi, sessizdir. Belki de ruhumun açlıkla figan edişi buydu,
Bedenimin tek arzusu biraz boşluk ve sessizlikti...

Boran'a bunu yapan, Boran'ın hayatta kalma sebebiyeti olması da çok itici bir ironiydi.
Bu düşünceyle dudağımdan alaycı bir gülüş sızdı odanın izbe duvarlarına.

Başımı deli gibi iki yana sallarken bakışlarım puslanmaya başlamıştı bile.
Fırat neden bunu yapmıştı...

Neden hem Boran'ı uçurumdan itmiş ve yine neden o uçurumun altını yumuşak yastıklarla donatmıştı?

Başım sızlıyordu. Bu sorulara mantıklı cevap üretemeyen bedenim kendince savunmasını böyle kurmuştu.

Zihnimin iki ucunda birbirine hedef almış iki ok adeta fırlamak için tek bir düşünceme bakıyordu.
Bir yanım bana olan, geçmişten kalan vicdana sığmaz düşüncelerinden dolayı böyle yaptığını söylese de Boran'a gelip kan vererek onu ölümün hastalıklı ellerinden kurtarmasıyla çelişiyordu.

Bunu düşünmeyi sonraya erteleyerek ağrıyan başıma müdahale etmek amacıyla deri botlarımı ayağıma geçirip yataktan kalktım.
Bana verdikleri refakatçi odasının kapısını ardımdan kapatarak gözlerimle etrafta bir hemşire yokladım.
Koridorda gezinen varla yok arası en son pes edip genç bir çocuğun önünde durakladı.

"Pardon, hemşireleri nerede bulabilirim acaba?"

Karşımda ki benden bir kaç yaş büyük gözüken çocuk Borandan küçük duruyordu.

"Buyrun, ben hemşir Tolga, nasıl yardımcı olabilirim?"
Gözlerim çekimserce yüzünü taraken başımda, şiddetini arttıran sızıyla daha fazla hemşire arayamayacağımı anladım.

"Başım için bir ağrı kesici alabilir miyim?"
Kaşları yavaşça havalandı,

"Tabi, ama ağrı derecesi ne durumda?"

Gözlerimi devirmek istesem de kendimi frenledim.
"İleri derece sinüzit ama migren olmadı henüz."

Cevabım yetmiş olmalı ki onu takip etmemi ifade eden bir bakış atıp yürümeye başladı.
Bir koridoru döndükten sonra ilaçların bulunduğunu tahmin ettiğim bir odaya girip çok sürmeden elinde küçük bir paketle geri döndü.

"Alın, bu iyi gelecektir."
Başımı salladım.
"Teşekkürler."

Yüzünde ki garip bir gülümsemeyle başını salladı.
Hareketlenmek için bir adım atacakken genç hemşirin de yanımda yürüdüğünü fark ettim.
Adımlarım yavaşça durağanlarken kaşlarım havalandı.

HÜKMÜBÂHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin