| Bölüm 19 /KIRGIN KANATLAR~

8.4K 336 111
                                    


Öncelikle selam herkese 🖤

Haberlerde gördüğünüz ve bildiğiniz üzere dün akşam yaşanan deprem durumu herkesi çok üzdü. Şahsen Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayan biri olarak bizde o anları hissettik.

Etkilenen herkese çok geçmiş olsun.
Bir daha olmaması dileğiyle 🙏🏻

Bu bölüm DÜZENLENDİ.

________

Al ışık yüzüme tünerken şişmiş göz kapaklarımın ağrısı kirpiklerimi sızlatıyordu. Gözlerimi güçlükle araladım.

Ellerim yatağın siyah, saten çarşafından kayarken korktuğum görüntü hemen yanımda, sıcaklığını tenime işleyen adamdaydı.

Alnıma yapışan tutam saçlarımı yüzümden sıyırırken bir yanım henüz rüyanın gerçekçiliğinden ayrılmamış dinç görüntüleri gözlerime taşıyordu.

Kabus görmüştüm.
Bütün yaşananları sanki beynim bir yapboz parçası gibi bir araya getirmiş ve rüyada bir bir önüme sunmuştu.

Kuruyan dudaklarıma komodinden alıp doldurduğum bardağı yaslarken gözlerim bir kere daha sessizce yanımda uyuyan Boran'a kaydı.

Alnının ortasına kıvrılmış çatık kaşlarına dokunma güdüsü parmak uçlarıma konaklarken ellerimi sıkıca yumdum.
Masum denebilecek kadar naif ama soluk kesebilecek kadar da tehlikeli uyuyordu.

Ona alışmıştım galiba.
Onunla uyumaya,
Aynı odayı paylaşmaya. Hatta yemekte karşı sandalyede yüzünü arar bile olmuştum.

Özel alanlarımızı doldurmuş, masumca alışmıştık işte.

Yeni yeni doğmaya başlayan kızıl güneş odayı parlatıyordu.
Saate bakınca gözlerim açıldı;
05.09

Uykumun gelmediğini fark ettiğimde yatakta biraz daha gerinip doğruldum.
"Erkencisin?"

Boğuk sesini aniden duyunca irkildim.
Bedenim ardı arkası dönerken puslu gözlerle karşılandım.

"Uykum açıldı da." Gözlerimde takılı kalan bakışlarında sorgu yer edinir gibi olsa da çok üstelemedi.

Elim daha bir kaç saat önce öğrendiğim kötü kokulu gerçeklerin mahçupluğu ile kucağıma düştü.

Sesini çıkarmayarak sırtını bana döndü.
Uyumadığını biliyordum. Bende onun yaptığını yapıp -üç maymunu oynayıp- sessizce odadan çıktım.

Kuşağın kemerini sıkıca sıktıktan sonra ellerimi saten kumaşa sertçe sürdüm. Bu böyle olmayacaktı... Ona her baktığımda sanki gözlerimden her şeyi okuyabileceği düşüncesine kapılıyor, gerim gerim geriliyordum adeta.

Ona söyleyecektim. Bu işin kaçışı yoktu, tıpkı sonu da gözükmediği gibi.
Mutfağa girdiğimde ilk gözüme çarpan buzdolabına ilerledim.
Kapak aralandığında içinden istediğim birkaç şeyi alıp geri kapattım.

Salam ve tost ekmeklerini tezgaha bırakırken kaşarları kesmek için çekmeceden bıçak çıkardım.
Boran hemen hemen bu saatte uyanıyor, işe gereğinden fazla erken gidiyordu.
Bunun sebebini ilkin kendim olarak düşünsem de sonradan Buket ablanın dolaylı olarak söylemesiyle bu onun bir alışkanlığı olduğunu anlamıştım.

Onun da birazdan çıkacağını göz önüne alarak iki tane tost yapıp sıcak makineye yerleştirdim.

Alt dolaplarda aradığımı bulup, orta boy tepsiyi tezgaha koydum. Dolaptan aldığım sıkılmış taze portakal sularını da bardaklara doldurup tepsiye ekledikten sonra gevşeyen kuşağımı sıkıp yukarı çıkan merdivenleri adımladım.

HÜKMÜBÂHWhere stories live. Discover now