| Bölüm 13 /SALINCAKTAN DÜNYA~

9K 416 54
                                    

Selam 🙋🏻‍♀️
Ben geldim!

9 bin okunma olmuş 🤭
Çok ama çok mutlu oldum gördüğümde!

Ben 10 bin okunmaya dair özel ya da böyle sevimli bir şeyin olmasını istiyorum ama tam karar veremedim, şimdi size sorum:
Sizce 10 bin okunmamıza özel ne yapalım?
Hemen şuracığa düşüncelerinizi bırakın veeee bölüme geçelim...💜🎶🍀🤞🏻

(Bu bölüm DÜZENLENDİ.)

_______________

"Artık kendi dünyasını kazanmıştır,
dünyayı kaybeden..."

-Nietzsche

_____

İnsanoğlunun içine düştüğü bir dünyası vardı,
Evet...

Peki insanın içine düşebilen bir dünya var mıydı?

İşte orası boşluk... İşte orası ayledilmez bir meseleydi...

Her zamanki şikayetçi olmadığım ritüeller bugün de geçerliliğini sürdürmüş, her şey olması gibi akmıştı fâni ömür saatinde.

Ama...

Şimdi, şu saliselere mesken vuran yüreğim,
Bu ana kilitlenmek için çırpınıyordu.

Biliyordu çünkü aciz yüreğim.

Bunun kendisine bol geleceğini çok iyi biliyordu...

Kimse içimde yiten kanatların suya karışma sesini duymuyordu,
Buket abla hariç.

Sabah Ahsen teyzeye de haber verip yengemi aradım, akşam gelmeleri için,
Akşama kadar bir heyecanla oraya gidiyor bir mutlulukla Taha'yla uğraşıyordum,
Nihayetinde akşam olup dışarıda ki geri kalan ev halkı da toplandığında Canan abla ve kızların yardımıyla ve benim büyük ısrarlarımla birleşip hep birkikte yemeği bir güzel ayarlayıp sofrayı dört dörtlük kurduk.

Ne kadar normal değil mi?

Çünkü normaldi...

Ta ki karşımda,
Bana bakan ama bir o kadar da bakamayan gözlerle harelerim buluşana kadar.

Fırat...
Bir kez daha belki yıkım belki kırım için yeniden yer almıştı küçük hayatımda,

Buket ablanın korkuyla yüzümün dört bir yanını çevreleyen endişeli yüzüne baktım,

Sakin değildim, çünkü korkuyordum...

Değildim çünkü utanıyordum...

Değildim çünkü...
Çünkü bittiğini sanıyordum.
Kendimi kandırıyordum.

Her şey bir vücutta birleşmiş içerideki,
benim az önce parçalanan can kelebeklerimin hazırladığı yemeklere doğru gidiyordu.

Kurmuş dudaklarımı aralayıp titrek bir nefes çektim içime.

Sırtıma dokunan elle irkilip hızla arkamı döndüm,

"Şşh. Benim yengem,"

Züliş bütün güler yüzüyle sarılıp o da az önce Fırat'ın geçtiği yolu arşınladı.

"Nasılsın abim?"
Kurumuş boğazımı belli etmeden temizleyip ilgiyle bakan abime gülümsedim,

"Çok şükür abi, sen nasılsın?"

Kolunu omzuna dolayıp ikimizin de bedenini gitmek istemediğim yere doğru sürükledi,

"İyiyim de bakalım sen gerçekten iyimiymişsin..."

HÜKMÜBÂHWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu