| ALINTI~

4.5K 120 18
                                    


Sonraki bölümün müjdecisi geldi!

Hadi bakalım yumulalım yorumlara!

_____✍🏻_____

"Kimmiş Hazal." Arkamda kalan Buket ablaya dönüp cevap verecekken Boran benden önce davranıp büyük adımlarla yanıma geldi.

Eli arkadan belime dolandığında işaret ve baş parmağı ince yazlık tişörtümü sıyırıp tenime nüksetmişti bile.

Diğerleri görmüyordu ve fark etmemeleri adına ona sadece uyarı dolu ifadeyle baktım fakat bana mısın demedi yine de.

"Hoş geldin Boran." dedi Buket abla. Hemen sonra çatık kaşlarla ekledi,

"Hoş gelmesine de biraz erken gelmedin mi ablacım?" 

"Dükkan benim abla."

Boran aylar önce benim ağzıma tıkıştırdığı lafı şimdi Buket ablaya satmıştı.

Kendime mani olamayıp kıkırdadığımda belimde ki eli sıkılaştı. Bu sayede vücudumu saran ürperti dalgasıyla yutkunmama mani olamamıştım.

"Bu arada hoş geldin yenge. İyi muhabbetler size." Yengem tebessümle karşılık verdiğinde Buket abla yine atıldı.

"Nereye Boran. Gel otur, sana da kahve yaptırayım." 

Tenime yaslı avucunu okşayarak belimden ayırdı. Ben çekileceğini beklerken ummadığım anda kolunu omzuma atıp salonun çıkışına doğru ikimizi de yürütmeye başlamıştı.

"Size afiyet olsun. " Daha fazla bir cümle etmeden ikimizde salondan ayrılmıştık. Arkamızda kalan Buket ablanın bir müddet daha sesi gelmişse de hemen sonra kesilmişti.

"Nereye gidiyoruz biz Allah aşkına?" Omuzlarıma sardığı kolunu sıklaştırarak alnıma dudaklarını bastırdı.

Merdivenden çıkmak yerine bedenlerimizi asansör kabinine ilerletti.

"Karımı özledim?" Benim şiddetli sesime karşın onun çocuk masumluğuna kaçan sesi şimdi hiç olmamıştı.

O asansörün düğmesine bastığı sıra kollarından ayrılıp asansörün duvarına yaslanarak parmağımda ki yüzükle uğraştım.

"İçeride misafirler var. Bu yaptığımız hiç de hoş olmadı." 

Cevap gelmediğinde bakışlarımı yerden kaldırdım.

Beklemediğim bir yakınlıkla karşı karşıya kaldığımda adeta sesim de nefesim de içime tıkanmıştı.

Başımın kenarından kabinin duvarına yaslı kolu neredeyse bütün bedenimi alaşağı ediyordu.

"Öncelikle Charlie, içeridekiler misafir değil ailemiz. Bir ikincisi, bu adam bir kere senin tadın ve kokunla haşr oldu bir daha da uslanmaz."

Dudaklarımın köşesi titredi. 

Zaten birbirine kul köle olmuş kalplerimizin yanında tensel çekimimizin de uyuşması ikimizi de mutlu ediyordu.

Buruk yanım anında onun gelişiyle kaybolurken asansörden sarmaş dolaş çıktık.

Karnım biraz sonra tekrarlanacak gerçeklerle kasım kasım kasılıyor, ona her baktığımda içimde büyüyen arzu yanaklarımı kızartıyordu.

Ne ara birbirine yaslı iki beden halinde odamızın kapı arkasında yer edinmiştik, farkına dahi varamamıştım.

O vardı, ben vardım lakin içinde nüksettiğimiz zaman kavramı kaybolup yitmişti...

Dudaklarımız susuz iki limana gebeyken sırtımın dayalı olduğu kapı cılız tıkırtılar eşliğinde vurulduğunda ensesinde olan parmaklarım gevşedi.

Bir kere daha aynı vuruş sesi duyulduğunda güçlükle de olsa geriye çekildim.
Boran bu hareketime sıkıntılı bir nefes verip parmaklarıyla az evvel bizzat dağıttığım saçlarını geriye yatırdı.

"Hay anasını! Kimsin ulan?"
Bir hışımla önünden çekilmiş olduğum kapıyı araladı.

"Benim dayıcık!" diye kapının küçük kenarından minik tombul bedenini içeri ittirmeye çalışan bizzat Taha'nın sesiydi...


***

Seviliyorsunuz...

HÜKMÜBÂHWhere stories live. Discover now