Bölüm 51: Katil Orman

873 131 5
                                    

Helheim Kayalıkları, sarp yamaçları ve keskin taşlarla dolu zemini ve tırmanması imkansız bıçak gibi sert kayaları ile gözlerde uğursuz bir görüntü oluşturuyordu. Çevre halkı,  bir çok yerel efsaneye konu olan bölgeye uzak durmak için ellerinden gelen gayret gösteriyordu. Ustama göre kötü ruhların dadanıp, bir adamı yavaş yavaş tüketmesi ile ilgili anlatılan hikayelerin tamamı uydurulmuş şeyler değildi. Helheim bölgesinin etrafını saran koruluğun yumuşak, nemli bir zemini ve yer yer bataklığa dönmüş balçık alanları vardı. Bu nemli bölge aynı zamanda, krallıktaki engerek mantarının yetiştiği tek bölgeydi. Orman zeminine saçılmış parlak çakıl taşları gibi görünen bu mantar türüne dokunulduğunda - yanlışlıkla basıldığında - çevrelerine zehirli bir gaz saçıyorlardı. Zamanla insan ciğerini bulamaca çeviren bu zehir, talihsiz gezginlerin yataklara düşmelerine, ateşten sayıklamalarına, sanki kötücül ruhlar tarafından ele geçirilmişler gibi bağırmalarına, ve en sonunda ise acılı bir şekilde hayatlarını kaybetmelerine sebep oluyordu. Bunun yanında yine daha önce hiç görmediğim, yarası asla kapanmayan dikenli sarmaşıklar, bütün vücudunuzun irin ile kabarmasına sebep olan kurbağalar, her türden leşçil hayvan da orman sakinleri arasındaydı. Sanki tüm doğa, sizi öldürmek için en sinsi silahlarını özenle bu koruluğa saklamış gibiydi. Bütün bunları bilmek, öğlen güneşi altında karşımda uzanan koruluğu olması gerekenden biraz daha karanlık gösteriyordu gözlerime.

"Atları yaverler ile geride bırakıyoruz. Yolun geri kalanını yürüyeceğiz" dedi Lord Edder tüm gruba hitaben.

Koruluğun sınırına vardığımızda Edder, bir süre boyunca ustam ve Tulga ile istişare edip, bir hareket planı çıkarmışlardı. 

"Erzaklar ne olacak, lordum" diye sordu kendi askerlerden bir tanesi.

"Yanınıza bir gecelik yiyecek ve su alın. Yarın gece birer kahraman olarak geri dönüyor olacağız" diye yanıtladı Lord Edder kendine güvenen bir adamın dik duruşuyla.

Zafer vaadi, yalnızca zayıf bir coşku mırıldanmasına sebep olmuştu. Askerler de en az çevre halkı kadar girmek üzere oldukları koruluktan çekiniyorlardı. Eğer başlarında Lord Edder gibi karizmatik bir lider olmasaydı, aralarından herhangi birisinin bu koruluğa adım atacağından emin değildim. Atlar bile burunlarından soluyarak, gergin bir şekilde toynakları ile zemini dövüyorlardı. Öte yandan yularından tuttuğum Dövgen sakin bir bekleyiş içindeydi. Dayanıklı olduğu kadar cesur olan iri aygırdan ayrılacağım için üzgündüm. Beni bir çok tehlikenin içinden çekip çıkarmış, aramızda bir kurulmasına vesile olmuştu. Diğer askerlerin yaptığı gibi, onu koruluğun sınırındaki ağaçlara bağlayıp, yaverlere emanet etmekten başka şansım yoktu. Eşyalarımı sırtından aldıktan sonra, durup kısa bir veda için zaman ayırdım.

"Her şey için teşekkürler, oğlum. Senin için geri döneceğim" dedim burnunun üstünü okşarken.

Parmaklarımı ısırıp, koparmamasını duygusal bir cevaba yorup, ustamın yanına dönmek için oradan ayrıldım.

Rehberimiz olan ustam yüksek sesle konuştu. "Araziye yayılmayın. İkişerli bir sıra halinde, bir önceki sıranın bastığı yerlere basarak ilerleyin. Güvenli kamp alanına varana kadar hiç bir bitkiye dokunmayın, ağaç gövdelerine sürtünmeyin"

"Helheim kampı ile aramıza yalnızca bir kaç saatlik mesafe bırakacağız. Dikkat çekmek yok. Eğer varlığımız fark edilirse, baskın şansımız elimizden gider. Hayati bir konu olmadıkça kimse konuşmayacak" diye ekledi Lord Edder.

Bunun bir sorun olacağını sanmıyordum. Zaten gerginlikten kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.

"Bir hayalet hikayesi daha duyarsam, birilerini olan biteni kontrol etmesi için on-ikilerin yanına yollayacağım" dedi Vigor somurtarak.

EJDER RUH 1. KİTAPWhere stories live. Discover now