Bölüm 45: Köy Cadısı

755 126 22
                                    

İki çapulcu, tıpkı benim gibi kılıçlarını çekmiş karşımda duruyorlardı. İkilinin tavırları aşırı öz güvenli ve umarsız görünüyordu. Beni gerçekçi bir tehdit olarak görmüyor gibiydiler. Oysa ben onların yarattığı tehlikenin farkındayım. Eğitimsiz köylüler olabilirlerdi ama iki kişiydiler ve ellerinde kılıçları vardı. Yine de kendimi korku içinde hissetmiyordum. Ustam beni iyi eğitmişti. 

"Bak şu işe... Çayın içerisine cesaret için ne kattın bakalım, ufaklık" diyen Guben 'in sırıtışı, pis ağzını bütün ihtişamıyla ortaya dökecek kadar suratına yayıldı.

"Hem ikramımızı, hem arkadaşlığımızı reddettin. Bence özür olarak o atı vermen adil olur" diye araya girdi Çekistas.

"Benden alabileceğiniz tek şey belanız" diye direttim. 

Kalbim gümbürtü ile atıyordu. Korku yerine bir beklenti içine girmişti bedenim. Korum ile aramdaki perdenin giderek inceldiğini hissediyordum. Fakat elimi uzatıp ona her dokunmaya çalıştığımda başarısız oluyordum. Avuçlarımın içinden kayıp gidiyor gibiydi. Bu beni çaresiz hissettirmek yerine öfkelendirdi. Kendime, anlayamadığım güçlerime, talihime karşı öfkeleniyordum. İki tane köylü pislikle mücadele etmek için ustamın öğrettiklerinden başkasına ihtiyacım yoktu. 

"Bence büyük bir-" diyen Guben lafını tamamlamasına izin vermedim.

Hızla doğrudan bir saldırı ile adamın göğsünü hedef aldım. Geriye sıçrayan adam darbemden kaçınmıştı. Tahmin ettiğim gibi çevikti. Fakat durmaya niyetim yoktu. Seri bir adımla, adamla aramdaki mesafeyi kapatıp kılıç tutan koluna ikinci bir hamle yaptım. Kılıcıyla, benimkinin ucuna vurarak hedef saptırdı. Çekistas bir an neler olduğunu anlayamadıysa da, hemen arkama geçerek pozisyonunu aldı. İki kişi arasında kalmıştım. Durmak gibi bir şansım yoktu. Sürekli attığım adımlarla Guden e doğru ilerleyip hamleler yapıyor, Çekistas 'ın yetişip güçlü bir saldırıda bulunmasını engelliyordum. Durursam öldürücü bir darbe alacağım kesindi. Gözlerim Guden ile olan savaşıma odaklanmışken, kulaklarım arkamdaki rakibimdeydi. İçkiyi fazla kaçırmış biri gibi odaksız adımlar ile yaklaşmaya çalışıyordu bana. Guden 'in boynuna doğru yanal olarak yaptığım hamleden yeterince hızlı kaçamadı ve bu ona derin olmasa bile bir kesik kazandırdı. Gözleri acı ile açılan adama aldırmadan, yanal hamlemi devam ettirerek tam arkamı döndüm. Kılıcımı kendi göğsüme çekerek, bir anda arkamdan yaklaşan Çekistas 'ın üzerine hücum ettim. Adam şaşkınlıktan kendini savunamamıştı bile. Kılıcımı göğsüne batırarak, kalbini yardım. Aynı anda sol omuzumda keskin bir acı hissettim. Çekistas 'ın bedeninden can çekilirken, adamın kılıcı omzumda kısa bir süre asılı kaldıktan sonra düştü. Tamamen şans eseri, bir refleks icabı ileri uzattığı silahı beni yaralamayı başarmıştı. Arkadaşının ölümü ile kendi acısını unutan Guben bir savaş narası kopararak üzerime atladı. Kılıcımı ölü eşkıyanın bedeninden çıkarıp saldırısını karşılamak için vaktim yoktu. Silahımı orada bırakıp, geriye doğru zıplayarak kaçtım. Guben 'in hamlesinden yalnızca kıl payıyla kurtulmuştum ve buna bana pahalıya patlamıştı.

"Seni lanet herif. Onu çocukluğumdan beri tanırdım" diye bağırdı adam öfkeyle çılgınlık karışımı bir tonda. 

"Eğer hemen arkanı dönüp gitmezsen tekrar kavuşacaksınız, merak etme" diye karşılık verdim sesimin sakin çıkmasına gayret ederek.

"Elinde silah olmayan bir velet için fazla cesursun, seni piç" diyerek üzerime atıldı. 

Eşkıyanın işimi bitirmek yerine, zafer konuşması yapması onun adına büyük bir hataydı. Bana belimden fırlatma bıçağını çıkarmam için yeterli zamanı tanımıştı. Elime tanıdık ağırlığı ile düşen bıçağı hiç vakit kaybetmeden rakibime gönderdim. En son hayatım böyle bir atışa bağlı olduğunda, kendimi fena halde hayal kırıklığına uğratmıştım. Fakat bu sefer bıçağın havada dönüşünden, doğru açı ile adama çarpacağını hissettiğim. Bir nefes sonra, bıçak tok bir sesle Guben 'in gözüne saplandı. Bir çığlık bile koparamayan adamın bedeni, anında bütün gücünü kaybederek orman zeminine düştü. 

EJDER RUH 1. KİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin