"Öyle mi?" dedi Kenan. "Ne istediğini söyle hadi!"

"Kalmanı istiyorum, gitmeni değil."

"Bu mu ortak nokta? Bu senin istediğin. Benim istediğim ne olacak? Ben gitmek istiyorum. Yaşımız çok genç ve ben dünyayı dolaşmak istiyorum. Seninle!"

Adamın yeşil gözlerine sevgiyle baktı. "Ben de hayatımda sadece seni istiyorum. Dünyayı yine dolaşabiliriz. Bunun için ülke değiştirmeye gerek yok."

Kenan başını yana çevirdi. Yüzünde katı bir ifade vardı. "Bu çözüm değil. İstemediğimiz bir şeyi birbirimize zorla yaptırırsak sonunda ikimiz de üzüleceğiz," dedi, kadına döndü. "Bu bizi mutlu etmez.

Konuşmanın gidişatı Ruken'i derin bir hüzünle kapladı. "Haklısın," diyebildi. "Ama seni seviyorum..."

İstekler ve uyumsuzluklar... isteklerinin aralarını doldurmayan çakıl taşları gibiydi. O hayran olduğu kahve gözlere baktı. "Ben de seni seviyorum. Sevgimiz bunu aşacak mı?"

"Kenan... Gözümü açtım seni gördüm. Senden başka erkek tanımıyorum, tanımakta istemiyorum. Aşmak zorunda!"

"Zorundalıklarla nereye kadar Ruken? Bu seçimlerin sonucu kendiliğinden olmuyor muydu? Ablalarımıza abilerimize bak! Hepsinin seçimleri birbirleri. Ablaların müziği bıraktı, eniştelerin istemiyor diye. Mutsuzlar mı?"

"Hayır, çok mutlular. Asla aksini düşünmüyorlar. Aynı yere geliyoruz Kenan. Ortak bir nokta buluyorlar. Evliler, çocukları var mutlular ve seviyorlar, seviliyorlar. Bunlar basit eylemler değil."

"Seviyorum kızım seni!" Sesi yüksek çıkmıştı aniden. Kafenin içindeki birkaç baş onlara dönmüştü ama her ikisi de bunu umursamadı. "Basit olmayan eylem bu! Elini taşın altına koy bir kez!"

Gözlerini kapatıp açtı ve derin nefes aldı Ruken. "Aynı şeyi sen de yapabilirsin. Asya artık şarkı söylemiyor ama Fırat'ta tüm vaktini kulübe adamıyor. Nil artık çalışmıyor ve Nihat otelleri gezmiyor. Rüzgar eniştemin tek yaptığı holding ve ev arası mekik dokumak. Bu adamlar veriyor Kenan. Alırken vermesini de biliyor. Ben de aileminki gibi sağlam ve dingin bir hayat istiyorum, düzenimi bozmak değil."

"Yine aynı yere geldik. Evlenmek istiyorum diye başlayacaksın."

"İstiyorum, kimseyi benimle evlenmesi için zorlamıyorum. Ne zaman istersen o zaman evlenebiliriz. Evet, çok genciz bunda haklısın. Sana hak veriyorum. Ama senin istediğin başka bir ülkede birlikte yaşamak. İki sevgili olarak. Meçhul bir gelecek..."

Sözlerin ona saçma gelişiyle eğreti gülüşü peyda oldu suratında. "Ne yani, ben seni bir gün terk edebilirim, bunu mu düşünüyorsun?"

"Saçmalama lütfen. Beş yıldır sevgilimsin. Bunu bir kez bile düşünmedim."

"Kalırsam evlenmek zorunda olacağız. Abin birlikte yaşamamıza asla izin vermez. Bırak yaşamayı abin bizi birlikte bile görmek istemiyor. Ben artık seni yanımda istiyorum."

"Sen neden korkuyorsun evlilikten? Ben başka bir Ruken mi olacağım evlenince, bu mu korkun? Sana sürekli dır dır edeceğim, sorun çıkaracağım falan mı var aklında?"

Dirseklerini masaya verip iki eliyle yüzünü kapatıp düşündü Kenan. Neden istemediğini bilmiyordu. Kendini böylesi bir şeye hazır hissetmediğini biliyordu sadece. Ruken'i seviyor ama evlilik çok uzak geliyordu. Başını kaldırıp ellerini burnuna kadar indirip gözlerini araladı.

"Bilmiyorum. Kendimi hazır hissetmiyorum. Senden vazgeçmek istemiyorum, ama kendimi zorlanmış hissedersem bunun ikizimize de faydası olmayacak."

Acıttı sözleri. Kalbinde bir yere fena çarptı kadının. Çelişki çelişki doğruyordu. Kenan evlilik yükünün altına -her şekilde- girmeye hazır değildi. Ruken onu zorlayamazdı.

Kalp Sonunu Kendi Seçer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin