3.Bölüm

51.3K 2.9K 913
                                    






Keyifle okuyun...


🖤


Yirmi beş yıl önce...

Genç kadın beş yaşındaki oğlunun sarı saçlarını okşayıp, karşısında duran uzak akrabalarına zorla gülümsedi. "Bizi düşünmeyin, abimin yanına gidiyoruz, yabancı yer değil."

Meral Kara arkadaşı olarak görüp çok sevdiği kadına gülümsedi. "Sen çok güçlü bir kadınsın Nihan. Sadece seni çok özleyeceğim, üzülüyorum."

Nihan dudakları büktü gülümser gibi. "Ben de seni özleyeceğim Meral ama gitmek zorundayım. Bu şehir bu ülke bana dar. Denedim ama olmuyor. Her şey onu hatırlatıyor."

"Bir daha gelmeyecek misin?" diye sordu Turgut Kara.

Nihan başını sağa sola salladı. "Düşünmüyorum. Burada sizden başka hiç kimsem yok. Siz gelirsiniz belki."

"Geliriz tabii ki ama küçük adamı çok özleriz," dedi Meral Hanım. Üç yaşındaki en küçük kızı Ruken'le çimenlerin üzerinde oturmuş, oyuncaklarla haşır neşir olan çocuklara gülümsedi.

"Oğlumu babasının hatalarından uzakta büyüteceğim. Asla ona benzememeli. Belki haksızlık ediyorum, Engin çok iyi bir adamdı ama hataları affedilmez." Nihan, kocasını o kadar çok sevmişti ki, yaptığı da o derece ağır geliyordu. Severek, büyük bir coşkuyla evlenmişlerdi ama Engin'in o büyük aşkı bir süre sonra bitmişti.

Nihan buna anlam verememiş ama sabır etmişti. Engin, Nihan'ı aldatmıştı. Kadının eşsiz aşkına ihanet etmişti en çok. Ağır gelmişti Nihan'a, hem de altında ezilircesine küçülüyordu. Hiç suçu yoktu ama kendine yediremiyordu. Bir kadının başına gelecek en ağır acıyı yaşıyordu.

Kocası boşanma kağıtlarını imzalayarak sevgilisiyle yurtdışına gitmek için bindiği uçakta okyanusun derinliklerinde son nefesini çok acı bir şekilde vermişti. Aldatılmışlığının acısının üzerine bir de acı ölümün yasını tutuyordu artık kalbi. Bir gün kurtulacaktı duygularından. Ama gitmek istiyordu. Gitmek ve unutmak. Başka bir hayata yelken açmak.

Engin ile ortak olan Turgut Kara'ya hisseleri devir ederek ve tüm gayrimenkullerini satarak, yirmi altı yaşında genç, dul ve zengin bir kadın olmuştu. Beş yaşındaki oğlu hayatının en değerli parçasıydı.

"Ne zaman başın sıkışırsa bizi arayacaksın, söz mü?" diye sordu Turgut Kara.

"Söz Turgut abi, sizden başka bir de abim var. Oğlumun da sizden başka bir akrabası yok. Zaten bir avuç akrabaydık, o da git gide azalıyor. En azından oğlumun akrabaları... Siz benim ailem gibisiniz. Ölümlü dünya, elin gözün hep üstümüzde olsun. Olur da bir gün..." dedi Nihan, Turgut Bey ve Meral Hanım'a bakarak.

"Ah, yapma!" dedi Meral Hanım. Sarıldı arkadaşına. "Sen daha çok gençsin. Hayır, böyle şeyler düşünme. Ağlarım bak." Kahverengi gözleri dolmaya başlamıştı Meral'in.

"Çocuklar..." dedi Turgut Bey. "Yapmayın hanımlar. Hollanda çok uzak değil. Mutlaka görüşeceğiz." Küçük erkeğin saçlarını karıştırdı Turgut Bey. "Bu küçük adam benim yeğenim. Benim kanımdan. Nerede olsa bulurum onu da seni de. Nefesim yetene kadar haberinizi alacağım. Beni, Meral'i her daim ara, lütfen. Neye ihtiyacın olursa olsun..."

"Sağ ol abi. Bir daha dönmeyeceğim ama siz mutlaka gelin. Çocukların fotoğraflarını gönderin. Bilin ki bir Nihan kardeşiniz var... Gider gitmez oğlumu özel bir okula yazdıracağım. Çok zeki bir çocuk ve ben bunun ardında duracağım. En iyi şekilde yetiştirmeye çalışacağım. Artık oğlum için yaşıyorum. Kendimize bir ev alacağız sonra. İkimiz yaşar gideriz."

Kalp Sonunu Kendi Seçer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin