20.Bölüm

26.3K 1.6K 97
                                    










...

Telefonunu masaya fırlatıp ellerini yüzüne kapattı. Gizlemedikleri birliktelikleri meyvelerini vermeye başlamıştı. Hazal'ın tüm korkuları taze dedikodu olarak dönüyordu. Aldığı mesajlar hayattan bezdirmekten daha beterdi. Ölmek istiyordu.

Fotoğrafları paylaşılıyordu ekranlarda, sosyal platformlarda. Önüne geçemeyeceği kadar çok takipçisi vardı. Arkadaşları başlı başına dertti. Hiç biri inanmıyordu Ruken ve Kenan'ın sevgili olmadığına. Normal bir psikolojide bunu takmaması gerekiyordu ama Hazal o yapıda biri değildi.

Geçmişin önüne seriliyor olduğu gerçeği onu ürkütüyordu ve bundan Kenan'a bahsedemiyordu. Utanıyordu çok utanıyordu. Girdiği ruh hali ilişkilerini zorlayacak kadar kuvvetliydi ama Kenan deli bozuk bir yapıda kendisine saplanmıştı. Kendisinin de artık gidecek bir kalbi yoktu, her yol her kapı Kenan'a açılıyordu ama içindekiler onu rahat bırakmıyordu.

Düğmeye basıp asistanının gelmesini bekledi. Birkaç saniyede odaya girmişti Elif. "Buyurun efendim?" diyerek masaya yaklaştı.

Ellerini masaya vurdu Hazal. Elif irkilerek patronuna bakıyordu. Hazal'ın öfkesi kendineydi ama Elif henüz bilmiyordu. "Git, hakkımda çıkan haberleri kaldırt, yok et. Tek bir söz duymak istemiyorum." 

Patronunun hakkında dolanan sözleri biliyordu Elif. Başını eğerek, "Tamam," dedi ve hemen çıktı odadan.

"Hazal Arman, Ruken Kara'nın sevgilisini elinden aldı. Kenan Kurşunlu'nun Ruken Kara'yı aldattığı haberleri dönüyor."

Kenan bunların birine bile aldırmazken kendisi mız mız bir kadın rolüne giremezdi. Güçlü olmalı, bu dönemi atlatmalıydı. İnsanlar hiç susmaz, hep konuşurdu. Nefesle doğruldu, geçerdi bunlar, nasılsa Kenan ona güç veriyordu, aşk veriyordu. Huzur ve şefkatiyle sarıyordu. Babası bunu yapamadığı için hayatına son vermişti, Hazal öyle olamazdı. Ne babası kadar zayıf, ne annesi kadar adi biri değildi.

Yüreğinde annesine ait tek bir sevgi kırıntısı bile yoktu. Teyzesi ve halası bu yükü onun sırtından almıştı. Dramatik bir çocukluk yaşamamıştı, eksiklik hissetmişti ama yaşadığı süslü hayat onu da kapatmıştı. Tek istediği mutlu, huzurlu bir aile kurabilmekti, bu da Kenan'dan geçiyordu.

Kapısı ardına kadar açıldığında teyzesini gördü. Koltuğunu ters çevirip şehri izlemeye başladı. Neler diyeceğini biliyordu, adını bile bilmediği o adamın hayatını karartmasını söyleyecekti.

"Hazal?" derken kapıyı kapatıp yeğeninin masasını dolandı. Yanına varıp kollarını bağladı.

"Teyze hiç senin intikam planlarını dinleyecek havada değilim."

"Zorundasın! Ben seni bu günler için büyüttüm, bu yaşa getirdim."

"Büyütmeseydin!" Öfkeyle ayağa kalkıp karşısına dikildi. "Sana ben mi dedim beni intikam planların için bu yaşa getir? Ben her şekilde büyürdüm. Bende emeğin var diye sana olan saygımı kullanmaktan vazgeç."

"Geçmem!" diye bağırdı Zehra. "Kim o adam? Aklını karıştırıyor, sen bana bu sözleri etmezdin, ben sana ne diyorum sen gidip kendine sevgili yapıyorsun hem de Ruken Kara'nın elinden almışsın adamı. Kızım senin annenden tek bir eksiğin bile yok."

Saç diplerinden yayılan ateş tüm hücrelerine nüfuz etti. Zihnini alev alev yanarken yüreğinde sönmez bir yangın başladı. "Ben kimsenin sevgilisini elinden almadım!" derken sesi arşa yükseliyordu. Teyzesi bile ona inanmıyordu, kimse inanmazdı.

Zehra sinsice sırıttı. "Aldın, almışsın. Kadının on yıllık sevgilisiymiş. Ben biliyordum böyle olacağını, her şey cinsine çeker. Annen de zamanında senin gibi kandı, kandırıldı. Anne kız ruhunuzda var başkalarının erkeklerine göz koymak."

Kalp Sonunu Kendi Seçer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin