7. Bölüm

41.5K 2.7K 861
                                    


İyi akşamlar... :)))

Beyinler ne durumda? Arada kalıyor muyuz?

Oğuzhancılar buraya!

Kenancılar buraya!

Allah'ım ne çok eğleniyorum ya... 😈

Öpüldünüz. Keyifle okuyun...

🖤

Saçlarını kurutup lastik tokasıyla tepesinde dağınık topuz yaptı. Yüzündeki tüm makyaj çıkmıştı, artık cildi gibi kendi de nefes alıyordu. Rahat bir tayt ve üzerine kısa kollu siyah bluz giydi. Valizin birini boşuna getirmişti. Burada o ciddi ve şık elbiselere ihtiyacı olmayacaktı. En çok da topuklu ayakkabılarına.

Cihan'ı arayıp tüm rahat ev kıyafetlerini göndermesini isteyecekti. Ayağına bezden oluşan rahat düz ayakkabısını da geçirdi. Telefonunu eline alıp Cihan'ın numarasını tuşlarken odasından çıkıp kapıyı çekti. İkinci çalışta açılmıştı telefon. Konuşarak merdivenleri inmeye başladı.

"Cihan, benim getirdiğim günlük kıyafetler çok az göründü bana. Benim parmak izimi taşıyan valizime günlük elbiselerim de dahil yerleştirip getirebilir misin?"

"Olur efendim, ne zaman getireyim?"

"Yanımdakiler iki hafta idare eder. Getirince Sedat Bey'e teslim edersin." Konuşarak aşağı inmiş, etrafına bakınmıştı, akşam güneşinin kızıl gölgeleri odaların pencerelerinden evin içine yansıyordu. Etrafına bakınıyordu, evde yalnız değildi. Mutfağa döndüğünde telefonda hâlâ Cihan'a bir şeyler anlatıyordu. Daha çok evini soruyordu. "Haftada bir temizlik devam etsin, odamı temizleyenlerin başında durmayı ihmal etme. Çalışma odama girmesinler, biliyorsun."

Masanın üzerindeki yemekleri gördüğünde ne çok aç olduğunu iliklerine kadar hissetti. Cihan'ın 'tamam' sözleriyle telefonu kapatıp masaya bıraktı. "Açım," diyerek etrafına bakındı. Ev ve iş arkadaşı görünmüyordu ortalıkta oysa masa yeni hazırlanmış gibiydi.

"O zaman oturalım."

Sesle irkilip arkasını döndü. Oğuzhan'ın bakışları Ruken'i bulduğunda gözlerini kıstı. Makyajı yok, ciddi iş kadını kaybolmuş, saçları alelade toplanmış, boyu bir altmış beşe inmişti kadının. Nasıl farklı göründüğünü zihni ona anlatırken hangi Ruken'in daha ilgi çekici olduğunu da fısıldadı düşünceleri, karşısındaki kadın gerçek bir kadındı. Çocuksu, saf, dupduru olduğu gibiydi.

"Bence de oturalım, beni bekleyebilirdin yardım ederdim ama bu konuda yeteneğin var gibi."

Ruken'in sesi düşüncelerini bıçak gibi kesti. Ama Ruken dikkate izlendiğini fark edecek kadar kadındı. "Tanıyamadın mı?" Hiç rahatsız olmuş gibi görünmüyordu Ruken. Sandalyesini çekip oturdu.

"Çok farklı göründüğünü sen de kabul ediyorsun." Başını sağa sola sallayıp gülümsedi. Ruken'in karşısına oturdu. Tabağına yemeklerden alırken arada şok olan adama bakıp sırıtıyordu.

"O iş kadını bu ev hanımı."

Oğuzhan da tabağına yemekleri alırken dudaklarını birbirine bastırdı. Evin hanımı... Hoş bir cümleydi. "Ev hayatını seviyor musun?"

"Çok severim. Evden işe işten eve yaşıyorum. Ara sıra dışarı çıkarım. Fazla zaman da kalmıyor, aile geniş. Her hafta birinin doğum günü, evlilik yıldönümü, birçok yeğenim var; onları görmeden yapamıyorum."

"Kaç tane?" Ruken farkında mıydı bilmiyordu ama o kadar içten ve samimi davranıyordu ki, sanki iki eski dost gibiydiler.

Ruken içinden geldiği anlatırken ardında bir şey aramıyordu. "Dokuz tane. Üçünün halası diğerlerinin teyzesiyim." Hare'yi anlattığının fakrında ama üstünkörü geçiyordu. Açıklama yapmasına gerek olmadığı bir yerdeydi. Ruken gülümsedi. "Hepsini toplayıp havuzda oyun oynamak en büyük zevkim."

Kalp Sonunu Kendi Seçer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin