Dokuzuncu Bölüm-İkinci Kısım

49.3K 2.2K 236
                                    

"Efendim, Bora Karazahit Bursa'ya vardı."

Kabil gülerek başını salladı. Karazahit ayağına kadar gelmişti. Ölüme ne kadar yakın durduğunu bilmiyordu öyleyse.

"Takip edin, fırsatını bulursan burada indir. Fazla ve lüzumsuz yaşadı. Karazahit'in ölüsünü bile artık görmek istiyorum."

Orta yaşlı kumral adam temkinle ihtiyar adama yaklaştı. Kabil'in duygularıyla hareket ettiğini, Karazahit'e olan hırsından düşünmeden karar verdiğini görüyor ve buna seyirci kalmak istemiyordu. "Efendim Karazahit'in nasıl korunduğunu biliyorsunuz. Acele edip her şeyi mahvedebiliriz. Siz en iyisi benim fikrime kulak verin. "

"Önerin ne?"

"Efendim, Karazahit Bursa'ya hazırlıklı geldi. Sizin burada olduğunuzu o da biliyor. Bile bile ölüme yürüyecek kadar aptal bir adam değil. Benim tavsiyem biraz daha sabretmemiz yönünde. Onun sizi unutmasını beklemelisiniz. Savunmasız kaldığı bir anda, kendini koruyacak zamanı vermeden işini bitirebiliriz. Dikkatinin dağılmasını beklememiz gerektiğine inanıyorum."

Kabil bu fikri aklında kısa bir an tarttıktan sonra gülümsedi. Adama başını salladı ve ona çıkmasını işaret etti. Karazahit ölmeden o ölmeyecekti. Onun ölümünü görmeden ölmek ona haramdı.

*****

"Kabil'i görmeye gider miyiz Karazahit?"

Bora Eşref'in eğlenceli yüzüne bakıp adamın omzunu eliyle sıktı."Macera mı istiyorsun Eşref?"

"Evet ağabey. Neden bu kadar uğraştığımızı bilmiyorum. Şu an bile küçük bir operasyonla onu ininde basar, kafasına sıkarız."

"Kabil bunca yıl neden uğraştı Eşref? Güç için, para için yıllarca çırpındı durdu. Sevdiği kadını bırakıp Rezzan hanımın babasının koltuğuna oturdu. Birçok insan öldürdü, kardeşinin katili oldu. Zirveyi istiyordu, bunun için de kayıplar vermekten hiç çekinmedi. Ölmeden önce elinde avuncunda ne varsa yitirsin istiyorum. Sadece ölüm hafif kalır. Hem... artık bunu yapabilir miyim bilmiyorum. Hazer var... Ne olursa olsun onu öldürmeme izin vereceğini sanmıyorum. Kabil sonunun nasıl olacağına kendi karar vermeli. "

"Emin misin ağabey? O adam Hazer hanımın amcası olabilir, fakat aynı zamanda ailesinin katili. Kabil oğlunu ondan zorla almış demedin mi sen bana? Onu öldürürsen sana teşekkür edeceğine eminim."

"Bunların hepsi doğru, ancak Hazer yine de onun ölmesini istemiyor. İsteseydi hala yaşıyor olmazdı. Bunu benden önce biri çoktan yapardı."

"Abdi değil mi? Haklısın! Hele şimdi yapmıyorsa bu Hazer yüzünden olmalı." Bora'nın sessiz kaldığını görünce devam etti, " İçerideki adamımız da bizden haber bekliyor. Hemen hemen bütün depoların yerleri belli oldu, Bora."

Bora başını salladı ifadesiz bir yüzle."Cesetleri nereye gömdüklerini bilmiyor mu?"

"Aslında bir kaç yer gösterdi, ama bunlar daha hiçbir şey, diyor." Eşref Bora'ya kısa bir an bakıp tekrar yola dikti bakışlarını."Bizim adamımızın onlara katılması çok olmadı. Bu yüzden her şeyi bilen birini kendi safımıza çekseydik çok iyi olurdu."

"Abdi'yi mi kastediyorsun? Onun Kabil'i satacağını mı sanıyorsun?"

"Belki Hazer konuşursa..." Bora'nın ona sinirle baktığını görünce eliyle dudağının üzerindeki gizli fermuarı kapattı.

"Hazer'i kendi pis işlerime karıştırmayacağım Eşref. Arkamdan iş çevirip sakın gidip ona bu konuyu açayım deme. Abdi'ye teklifi götürün. Kabul ederse eder."

Kızıl AyazWhere stories live. Discover now