Üçüncü Bölüm-İkinci Kısım

52.8K 2.2K 80
                                    



Hazer sakince kapıyı açtı, sessiz bir şekilde ön koltuğa oturdu ve kapıyı hırsla sertçe çarptı. Şoför koltuğunda oturan arkadaşına gözlerini dikmiş bir şekilde emniyet kemerini bağladı. Araba hareket ederken hala onunla göz teması kurabilmek için direniyordu. Abdi'nin çekip gidişinin üzerinden saatler geçmisti. Güneş bir kere batmış ve sabah yeniden doğmuştu. Yani genç adamın ondan kaçmasına yeterince izin vermişti.

İri adam gözlerini yoldan ayırmadan katı yüz ifadesini koruyarak mırıldandı,"Sarışın?"

Pekala. Genç adam da arkadaşının bütün direnişlere ve itirazlara hazır bir şekide yanında durduğunu bilmeliydi.

"Abdi?" Sesi kırık döküktü.

Genç adam merakına yenilip kadının yüzünde gezdirdi gözlerini. "Iyi misin?"

Hazer gözlerini kıstı. Genç adam neden kadının konuyu açmasını bekliyordu ki? Hazer'den kaçamayacağını biliyor olmalıydı. Henüz bilmiyorsa da o an ona öğretecekti! "İyiyim ve bekliyorum Abdi. Dün neden öyle birden çekip gittin?"

Abdi bir eli direksiyonda diğer eliyle radyoyu açmaya yeltendi ama Hazer o eli tuttu. "Hayır, Abdi önce konuşacağız!"

Kaçamayacaktı, nihayet anladı. "Konuşacak bir şey yok. " Yanında oturan arkadaşının homurdandığını işitince pes ederek soluğunu bıraktı."Pekala, sorunun kaynağı tamamen bendeydi. Dün kendime kızdım...'' Bu ne saçma bir başlangıçtı böyle. Kendine bir kere daha kızdı Abdi. Direksiyonu öfkeyle kavradı. Yeniden konuştuğunda sesinde hayal kırıklığını Hazer net bir şekilde duyabildi. ''Aylardır aramama rağmen yüzünü bir kere bile öyle gülerken görmedim. Sana bu kadar büyük umutlar veremedim, bu yüzden de kapıyı vurup çıktım. Oldu mu Sarışın?"

Hazer alt dudağını ısırdı. Abdi'nin sözleri çok ağırına gitmişti. Başını eğdi. Genç adam ne kadar da haklıydı. Abdi aylardır oğlunu arıyordu ve o bir kere bile bu kadar heyecan duymamıştı, oğlunu bulacağına bu kadar inanmamıştı. Oysa Karazahit bir bakışıyla ona oğlunu getireceğine inandırmıştı. Bu... ihanet değil de neydi? Gözleri doldu. Bunu Abdi'ye nasıl yapabilmişti? "Özür dilerim."

Abdi inanamadı Hazer'e, böyle kolayca kabullendiği için, pişkince özür dilediği için kızdı! İnkar nedir bilmez miydi bu kadın? "Neden özür diliyorsun Hazer, hissetiklerin için mi? Duygular ne zamandan beri hata sayılmış?"

Hazer adamın yanında küçüldükce küçülüyordu. Keşke arkadaşı onu bu kadar iyi tanımasaydı, bilmeseydi, içindekilerini bu kadar net görmeseydi! "Ben sana inanıyorum Abdi."

Genç adam saklayamadığı bir sitemle başını salladı. "Biliyorum. Ama Karazahit'e daha çok inanıyorsun."

"Galiba..."

Abdi göğsünü titreten bir gülüşle döndü kadına."Bu kalbimi kırdı işte Hazer. Senin burada bana yalan söylemen gerekiyordu!"

Hazer onun aksine başını cama doğru çevirdi. Durumu Abdi gibi hafife almayacaktı."Bunu yapmayacağımı sen de biliyorsun. Ben yalan söyleyip hatalarımdan kaçacak biri değilim. Bebeğimi bulacağına inandım ama bu ona inandığım için değil Abdi. Ona güvendiğim için değil... Ben... Ben onun gücüne güvendim, cebindeki paraya, önünde diz çöken adamlara inandım. Bunun Karazahit ile hiçbir ilgisi yok. Ben senin ve onun elindeki imkanları biliyorum."

Ne diyebilirdi ki bu sözler karşısında. Yerden göğe kadar haklıydı. Abdi'nin Karazahit ile boy ölcüşemeyeceğini yedi düvel bilirdi.

"Haklısın Hazer, ben onunla hiçbir şekilde mukayese edilemem!"

Kızıl AyazDonde viven las historias. Descúbrelo ahora