Üçüncü Bölüm-Son Kısım

46.2K 2.1K 80
                                    

"Pekala Abdi, ben senin dediğini yaptım. Şimdi sıra sende!"

"İyileştiğini mi söylemeye çalışıyorsun? Şu gözlerinin altındaki morluklara bak! Günlerdir kaç saat uyuduğunu tahmin etmek zor değil."

Hazer alayla mırıldandı. "Kaç saat? Hımm... Sanırım tek haneli bir sayı Abdi. Hem şu göbekli beni uyuşturan ilaçlara devam etmemi söyledi! Rahat olabilirsin..."

"O halde bu konu kapanmıştır!"

"Abdi?"

"Hazır değilsin diyorsam değilsin. Beni her aradığında hep ondan bahsediyorsun. O kız suratlı herifin senin gözünde ne kadar değerli olduğunu görmüyor muyum sanıyorsun? Ona aşık oldun!"

"Aşık değilim, Çavuş. Sadece sen beni ondan sakındıkça, yasak elmayı ısırmak için can atıyorum. Tehlikeli olanı, beni zehirleyecek olanı seviyorum." Hazer Abdi'nin sinirle direksiyonu yumruklamasını izledi. Genç adamı arabaya biner binmez sıkıştırmaya, ağzından laf almaya çalışmıştı ama bir türlü başaramamıştı. Abdi ne öğrenmişse bunun Hazer'i yıkacağını düşünüyordu. Bu suskunluğunun ona zarar vereceğini biliyordu, kadın. Hepsi Hazer'in suçuydu bir nevi... Onun için bu kadar endişelenmeseydi, bu kadar çaresiz kalmasaydı böyle de davranmazdı.

"Sana gidelim. Çay yaparım sana. Birlikte oturup ince belli bardaklardan tavşan kanı çayımızı içeriz. Uzun süredir tavla da oynamıyorduk. Tavla oynarken sen bana sakin bir şekilde anlatırsın herşeyi. Olur mu Rambo?"

Genç adam gaza yüklendi. Arabayı hızlandırırken Hazer sesini çıkarmadı. Abdi yol boyunca hiç susmamıştı. Sürekli ona bağırıp çağırmıştı. Yol bittiğinde Hazer'in de sabrı neredeyse tükenecekti.

Arabadan indi ve genç adamın evine doğru yürüdü. Abdi'nin kapıyı açıp içeri girmesiyle derin bir nefes aldı. Biliyordu, yine kazanmıştı. Ona her şeyi anlatacaktı.

Salona yavaşça yürüdü, çantasını bıraktı. Üzerindeki mantoyu yavaşça vücudundan sıyırdı. Abdi'nin elinde bir dosyayla gelmesiyle yüreği göğüs kafesinde çırpınıp durdu. Demek beklemeye gerek görmemişti.

Genç adam sert bir şekilde dosyayı masaya bıraktı. Gözleri Hazer'deydi.

"Bora Karazahit senin peşinde." Kadının neşeyle güldüğünü görünce bağırdı.

"Seni aptal sarışın alaylı cümlelerini kendine sakla, ben ciddiyim. Sana acımayacak. O da gerçeği öğrendiğinde seni diri diri gömmek isteyecek!"

Hazer, gülünce adamın daha çok sinirlendiğini görebiliyordu, gülüşlerini ağzında hapsetmeye çalıştı. Başını salladı, arkadaşının anlatmaya devam etmesi için. "Gerçek nedir? Neden peşimde?"

"İntikam istiyor."

"Bunu biliyorum, intikam istediğinden bahsetmişti. Ama benden değil Kabil'den istiyordu, Abdi. Hangi ara benden öc almaya karar vermiş?"

"Belki de Tansel'in intikamını almak istediği içindir!"

Hazer genç adamın sözlerini bir kaç saniye anlamakta zorlandı. Yutkundu. Doğru duymuştu değil mi? Abdi, Tansel demişti! Genç kadın Tansel'in görüntüsünü Bora'nın yanına koyuyor ve bir anlam çıkarmaya çalışıyordu.Bora'nın sert ifadesiyle Tansel'in yumuşak ifadesi çatışıyordu. Saçmaydı. İkisinin hayalini bile yan yana koyamıyordu, Hazer. Hem Bora Karazahit, Tansel'i nerden tanısındı? Tansel hayatında olduğu sürece Bora'nın adı bile geçmemişti. Tansel hayattayken yeryüzünde Bora Karazahit diye bir adamın olduğunu Hazer Durukan bile bilmiyordu, Tansel nasıl bilsindi? Aklına gelen bir ihtimalle sırıttı.

Kızıl AyazWhere stories live. Discover now