Sekizinci Bölüm-Dördüncü Kısım

44.1K 2K 180
                                    

Ertesi sabah güne yüzünde bir gülümsemeyle başladı Hazer. Pencereye baktığında bir parmak kalınlığındaki karı görünce çocukca bir heyecana kapıldı. İçi içine sığmayarak çabucak hazırlandı ve aşağıya indi. Kerime hanım sofrayı kurarken Kudret hanım sabah haberlerine bakıyordu. Kudret hanım Hazer'in geldiğini görünce gülümsedi ve ona günaydın, dedi.

"Günaydın. Gördünüz mü yılın ilk karı yağmış? Dışarıdaki manzara muhteşem."

Kudret hanım sözlerini tebessümle başını sallayarak onayladı. "Çok güzel gerçekten, her yer bembeyaz."

Hazer yavaşça Alpay'ın odasına bir göz attı. Odadan sesler geliyordu. İçeri girince karşılaştığı manzara karşısında gözlerini kıstı. Alpay uyanmış, o düşmesin diye tasarlanmış yatağın uzun tahta sütunlara tırmanmaya çalışıyor, bu haliyle hapishaneden kaçmaya çalışan çaresiz bir mahkuma benziyordu. Oğlu büyüyordu.

"Cık cık cık..." Alpay onu görünce sızlanır gibi ellerini ona uzatmış ve annesinin onu almasını beklemişti. Hazer onu kucağına aldı ve hemen mis kokusunu içine çekti. Önce alnına ardından şişkin yanaklarına öpücük kondurdu. "Günaydın oğlum. " Perdeyi açtı ve oğluna kışın en güzel halini gösterdi. "Seninle ilk kışımız oğlum. Annen çok mutlu, Alpay." Oğlunun yumuşak boynunu okşadı. "Hayatımın tek güzel şeyiydin ve ben büyük umutlarla seni bekleyip durdum. Şimdi geri döndüğün gibi yanında yakışıklı mı yakışıklı bir baba da getirdin. Aferin oğlum." Oğlunun yanaklarını sıktıktan sonra salona geri döndü.

Bora uyanmıştı. Üzerinde yine bir takım elbise vardı. Lacivert ona çok yakışıyordu. Gözleri daha yeşil geliyordu mesela kadına. Gamzeleri daha cazibeli, vücudu daha çok göz dolduyordu. Bütün bunları sadece laciverte bağlamak gülünç olurdu, kabul etti. Bora çuval bile giyse ona yakışırdı.

"Günaydın, biz geldik. Babaanneye, babaya günaydın de oğlum."

Bora hemen onlara doğru gelmişti. Gözleri Alpay'ın üzerindeydi. Ona lezzetli bir yemeğe bakar gibi bakıyordu. Oğlanın tombul kolunu dişlerinin arasına alıp hafifçe ısırdı. Alpay'ın hemen mızmızlanıp Hazer'in koynuna saklanması ile güldü. "Ana kuzusu."

Hazer tebessüm etti. Fısıltıyla "Günaydın, Bora" derken, bakışlarıyla, Günaydın sevdiğim adam, günaydın oğlumun babası. Senin gelmenle benim de günüm aydın oldu şimdi. Güneş gibi doğdun sabahıma. diyordu.

Bora'nın yanıtı... Hazer'in yüreği sustu. Adam hangi ara onu ensesinden tutup, kendisine çekmiş, dudaklarını alnına değdirmiş ve ona "Günaydın" demişti?

Kudret ve Kerime hanımın ona sırıtarak bakmasıyla bakışları tekrar Bora'ya gitti. İkisinin de aklına o an dünki konuşmaları geldi. Kaşlarını çattı Hazer. Bu adam neden onu dinlemiyordu!

"Seninle konuşmak istediğim bir konu var." Çekinerek ona bakmıştı. Birazdan ağzından çıkacak sözleri adamın nasıl karşılayacağını tahmin edememenin tedirginliği vardı üzerinde.

"Dinliyorum." Bora kadının önüne gelen saçlarını okşar gibi tutup o küçük kulağının arkasına sıkıştırdı. Hazer'in kızarmış yanakları ve parıldayan yıldızlarıyla ona bakıyor olması yüreğine serin sular serpiyordu.

"Ben... ben sana bu evde istediğim gibi davranamıyorum. Bu yüzden ne halde olduğunu göremedim. Günlerdir içim içimi yiyordu."

"Neden?"

"Bu evde oluşumun zaten mantıklı bir açıklaması yokken bir de ev halkına hakkımda yanlış düşünmeleri için malzeme veremem."

Bora kaşlarını çattı. Kadının endişesini anlamıyordu. "Neyi yanlış anlayacaklar Hazer?"

Kızıl AyazOnde as histórias ganham vida. Descobre agora