Yedinci Bölüm-Birinci Kısım

50.2K 2.5K 261
                                    

"Bıcı bıcı mı yaptık biz seninle Alpay hı?" Havluyla oğlunu kurularken gülüyordu."Suyu ne kadar çok seviyorsun, oğlum!" Oğlanın suyun içinde bu kadar mutlu olması onu da biraz kendine getirmişti. Alpay olduğu sürece uzun süre üzgün kalamayacağı ortaydı. Ufacık gülüşü bile Hazer'in dudaklarının kıvrılmasına, sorunlarını unutmasına neden oluyordu.

Alpay'ı kuruladıktan sonra hemen altını bağladı. Minik alttan çıtçıtlı atletini giydirdikten sonra ona kırmızı bir tişört ve yumuşak bir kot giydirdi. Kırmızı tişörtünü giyince daha sevimli olmuştu. Oğlunun yanaklarını sıktı dayanamayarak. Alpay'ı kucağına aldıktan sonra dizüstü bilgisayarını da yanına alıp salona geçti. Alpay'ın oyuncakları etrafa saçılmıştı ve onları toplamaması için evdeki bütün çalışanları uyarmıştı. O evi dağınık haliyle seviyordu. Her yerde oğlunun bir eşyasına rastlamak onu mutlu ediyordu.

Dizüstü bilgisayarını koltuğun üzerine koyduktan sonra Alpay'ı oyuncaklarının yanına bıraktı. Sırt üstü, yerde temiz bir örtünün üzerinde yatan Alpay oyuncaklarını parçaklayacakmış gibi tutuyor, başaramayınca da çığlıklar eşliğinde evirip çeviriyordu. Bilgisayarını açıp koltuğa oturdu. Ardından Alpay olmadan zamanının büyük bir kısmını geçirdiği aleti kucağına aldı ve internette bebekler için yüzme kursu yazıp araştırma yapmaya başladı. Güvenilir olduğuna inandığı bir siteyi aradı ve hemen bir randevu aldı. Alpay tam da ideal bir yaştaydı. Bebekler genellikle kursa altıncı ayında başlayabilirdi ve Alpay yedinci ayını bitirecekti.

"Seni yüzme kursuna yazdım oğlum. " Sırıttı. "Biraz büyüyünce boğulma numarası yapacağım haberin olsun. Bu yüzden yüzmeyi iyi öğrenip anneni sen kurtarmalısın." Alpay'ın onunla ilgilenmediği çok açıktı. Dizüstü bilgisayarını bir kenara bırakarak oğlunun yanında oturdu. Onu izledi uzun uzun. Arada bir oğlanı sıkmamaya dikkat ederek başına bir öpücük konduruyordu. Alpay'ın küçük çığlıklarına adam akıllı cevap vermek, onunla sohbet ediyormuş gibi yapmak onu çok eğlendiriyordu. Alpay'la biraz daha oyanlandıktan sonra Abdi'yi aradı. Arkadaşını özlüyordu.

"Sonunda aklına geldim mi?" diye açmıştı telefonu Abdi. Sesinde sitem sezmemişti. Tam tersine durumla eğleniyor gibiydi.

Hazer gülümsedi. Alpay'ın neşeli sesinden sonra onu gülümseten bir başka ses ise Abdi'nin sesi olmuştu. Dostu iyi oldukça o da iyi oluyordu. "Oğlumla vakit geçiriyordum, dayısı."

Hayret dolu bir nida fırladı adamın ağzından. "Dayısı mı? İlk defa bir bebeğin dayısı oldum!"

Hazer güldü, "Abdi ben de ilk defa bir anne gibi hissediyorum." Alpay'a bakarken fısıldadı,"Bu mükkemmel bir duygu Abdi. Sen de artık evlenip çocuk yapmalı, baba olmalısın."

"Çocuk yapmanın mükkemmel olduğuna katılıyorum, ancak doğduktan sonraki evre konusunda aynı şeyi söyleyemem."

"Aman Abdi. Tahmin bile edemiyorsun o yüzden şakaya vurma işi. Düşün artık, ben de senin mutlu olduğunu görmek istiyorum."

Adam sıkılgan bir şekilde cevap verdi. Evlilik konusu da nerden çıkmıştı diye düşündüğüne emindi. "Henüz erken."

Hazer gözlerini devirdi. Abdi'nin evlilikten korktuğu ortaydı. Baba olmanın onu da sevindireceğini Hazer kadar o da biliyordu. Hem doğuran, bebeğe çoğunlukla bakan annesi olacaktı neden sonraki evreyi düşünüp niye tasalanıyordu?

"Ne erkeni birkaç yıl sonra kırk yaşına gireceksin. Çocuğun sana dede der haberin olsun!"

"Abartma Hazer!"

Abdi'nin sesinden bu konuyu kapatmaya çalıştığını anlayan Hazer daha fazla uzatmadan lafı değiştirdi. "Eee dökül bakalım ne işiniz var orada? Kabil orada kalıcı mı?"

Kızıl AyazWhere stories live. Discover now