Bölüm 22. Artvin / Part II

4.9K 503 390
                                    

Sabah gözlerini mükemmel bir sabaha araladı genç kız. Kollarını iki yana açarak uzunca gerindi. Dudaklarındaki tatlı gülümseme burnuna dolan kokuyla büyüdü.. Taze ekmeğin kokusu bütün evi sarmıştı. Ona karışan tereyağının enfes kokusu ise karnından garip seslerin çıkmasına sebep olurken yattığı yerden doğrularak oturma pozisyonu aldı. Suratına düşen saçları tek eliyle arkaya doğru attığında, aklına gelen gerçeklikle suratındaki gülümseme anında dondu.

Geceyi ilk defa sevdiği adamın koynunda geçirmişti!

Hem de bir ayı sebebine!

"Allah'ım!" diye inledi genç kız. Şimdi suratına nasıl bakacaktı? Hiç böyle hayal etmemişti. Uykusunda onu izlemiş olabilirdi ve o kadar çok dağınık yatardı ki, adamın o halinden korktuğuna ve rahatsız olduğuna yemin edebilirdi. İki eliyle suratını sıvazladı ve olan biteni unutmayı diledi. Tüm bu olanların yanında olaya birde iyi yönünden bakmak gerekirdi.. Ömrü hayatında ilk defa huzurlu bir uykuya kucak açmıştı.. Ve bu unutmak isteyecekleri arasında asla yoktu!

Odadan çıktığında adama seslenerek etrafa bakındı. Sobanın üzerinde kaynayan sıcak süt neredeyse taşmak üzerindeydi. Üzeri kaymak tutan sütü üfleyerek taşmasını engelledi ve eline aldığı bir bezle kenara doğru ittirdi. Sıcak süt sevdiğini unutmamış olması genç kızda inanılmaz bir mutluluk yaratırken, kulağına dolan mırıltılara dikkat kesildi. Pencerenin kenarından dışarıya doğru göz attı hemen. Az ileride onu gördü.. Sevdasını..

Böyle bir adam dünya üzerinde ciddi anlamda tehlike arz etmeliydi. Gözlerinin alışkın olduğu takım elbiselerin yerine üzerindeki spor kıyafetlerle tam bir görsel şölen sunuyordu. Dik tuttuğu vücudu, omuz genişliğinde açtığı uzun bacaklarıyla arzı endam sergilerken elindeki baltaya gözü ilişti kızın. Genç adam baltayı her havaya kaldırışında kolları patlayacak gibiydi. Meltem'in her fırsatta bahsettiği o ulu kaslar bu olmalıydı. Gözlerinin önünde çikolata şelalesi mi beliriyordu, yoksa kafayı mı yiyordu?

"Yuh!" diye inledi Neslihan. Adam bunca yıl kıyafetlerin altında nasıl bir hazine saklıyormuş öyle diye düşündü. O hazineyi şimdi fark etmesi ise kendi aptallığındandı. Arsız düşüncelerinin sebebiyle kızaran yanaklarına elleriyle hava verip rahatlamaya çalıştı. "Bu soğukta kısa kolla nasıl duruyor bu adam?" diye mırıldandı. Bu görsel şölene daha yakından tanık olmak için hemen üzerine hırkasını alarak dışarı çıktı.

Genç adam eski radyosundan yankılanan türküsüne eşlik ediyor, bir yandan odunları parçalıyordu. Sabahın ilk ışıklarında uyanmış, bir süre kolları arasındaki kadınını doyasıya seyretmişti. Uykuyla pek arası olmamasına rağmen bu sabah ilk defa yatakta çıkmak istememişti. Ve en önemlisi her gece ağırladığı kabusları bu gece onun yakasına yapışmamıştı. Aldığı her nefesin sayımını yapan genç adam daha fazla sakinliğini koruyamamış ve kızın yanından ayrılmıştı. Arzularını sakinleştirmek içinde en etkili yolu seçmiş, bütün odunları parçalamaya karar vermişti. Çünkü içindeki enerjiyi bir şekilde atması gerekiyordu. Kolaylıkla kaldırdığı baltasını havaya tekrar kaldırdı. Gözleri beklediği güzelliği gördüğünde eli havada asılı kaldı. Vurmaktan vazgeçerek baltayı omzuna doğru atarak yasladı.

"Günaydın.." dedi Neslihan işveli çıkan sesiyle..

Adam mest oldu. Derin bir nefes soludu.. Hayatında ilk defa günün aydığına şahit olmuştu.. Dudakları keyifle kenara kıvrılırken, boynunu hafifçe yana doğru eğdi.

"Günaydın efulim.."

Efulim.. Sevdiğim demenin en güzel haliydi ona göre.. Hırkasını önünde sıkı sıkıya birleştirip güldü kız. Bakışlarını hemen kaçırdı. Utanmalarına bu gidişle hiç son veremeyecekti. Dikkatini etrafına verdiğinde, gündüz gözüyle ilk defa gördüğü yer alabildiğine yeşildi.. Fazlasıyla yüksekte olmalarının sebebiyle yerden yükselen dumanlar vardı ve sanki bulutların üzerinde duruyorlarmış gibiydi. Etrafta birkaç evin dışında, sağda solda otlanan irili ufaklı hayvanlar vardı. Korkuyla kısılan gözleri ayı görmeyi umsa da, adamın gülüşüyle dikkati bozuldu.

SEVDANA GÖNÜL VERDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin