Bölüm 5: ~Tehlike Çanları~

5.5K 503 223
                                    

Genç kız, elindeki acıyla dudaklarının arasından kaçan inlemesine engel olamadı. Minik elleri, adamın koca elleri arasında kaybolmuş gibiydi. Kararan gözlerini sımsıkı kapattı.

"Çok mu acıyor?" dedi, Mustafa Ali. İçindeki öfke, şefkatli çıkan sesini bastırdı.

Adamın sert çıkan sesiyle, genç kızın soğuk olan teni daha da buz kesti. Gözlerini hiç açmadı. Yeteri kadar utanıyordu. Hafifçe başını sallayıp, acısını belli etti. Genç adam sesli bir nefes soludu. Kontrol altına almayı başardığı öfkesi, tekrar gün yüzüne çıkmak için adeta savaş halindeydi. Bir nefes daha soludu. Bakışlarını kızın acı dolu suratından çekerek, avuçları arasındaki şiş olan ele çevirdi. Adama attığı yumruk sebebine zarar görmüştü o günahsız eller.. Parmak boğumlarını teker teker öpmeyi diledi biran için.. Şifa olmayı istedi.. Yapmadı.. Yapamadı..

Sert bir küfür savurdu. Kızın önünde eğildiği yerden kalktı. Az ilerisinde koca mahkeme heyetini kuran Berdan Özçakır'a kısa bir bakış attı. Adamın şuana kadar sakinliğini koruması, elim bir kazayı önlemek içindi. Bunu herkesten iyi anlıyor ve de iyi biliyordu. Olayın en heyecanlı yerinde mekana yıldırım gibi düşmüştü Berdan Özçakır.. Gözü kimseyi görmemiş, kulağı kimseyi duymamıştı. Karşısına ilk gönüllü çıkan yarma bir herifi tek eliyle gırtlağından tutup yana doğru fırlatmıştı. Diğer adamların bu sahneden sonra zaten hiç şansları yoktu. Köfte Hayri denilen adamın üzerine karabasan gibi çökmüş, adamın o an derdest edip kaldırılmasını sağlamıştı.

Adi herifin, zorla esir aldığı onca kişiyi alt katında bulmuştu Mustafa Ali.. Hepsi daha çocuk sayılacak yaştaydı.. Zehirli ağına düşürdüğü o kızları gördüğünden beyninden vurulmuşa dönmüştü. Evet, bu mekanı bilirdi bilmesine lakin, adamın bu kadar adilik yapacağını bilmezdi.. Orada gönüllü çalışan bir Allah'ın kulu yoktu! Ufak çapta geçirdiği sinir krizi Yiğit tarafından bastırıldığında güç bela tekrar yukarı çıkmıştı. Kenarda elini sımsıkı tutan Neslihan'ı gördüğünde hiç düşünmeden yanına gidip sarılmıştı.. O sarılmayı ölse unutmazdı, iki deli yürek..

Genç adam ansızın bileğine dokunan elle irkilerek bakışlarını indirdi.

"Babam.." dedi sustu genç kız. Kuruyan dudaklarını ıslattı. Sorusunun devamını getiremiyordu. Bu rezillikle nasıl bakardı suratlarına? Tamam, hiçbir şeyden haberleri yoktu. Olsa zaten adım atmazlardı ama yine de böylesine iğrenç bir mekanda bulunmaları, adamların onları yakıştırdığı durum hiçte yabana atılacak şeyler değildi. Genç adamın bakışları hala elindeydi.. 'O eli bir gün korkusuzca tutacak mısın?' diye sormak istedi.. Dilinden çıkmak için can atan sorusunu güçlükle yutkundu. Suratına o ciddiyet yüklü maskesini geçirdi.

"Haber vermedik!" dedi, burun kemerini sıkarak. "Babam herkesi idare edecek. Bir tek.." dediği anda arkasındaki kapı açıldı ve Melih korku dolu suratıyla içeriye girdi. Zavallı adamın gözleri aradığını bulduğunda koşar adımlarla, abisinin kolları arasında bayılmaya yüz tutmuş kızına ilerledi.

Melih, göğsüne sığınan kızını kollarıyla sardığında saçlarına dudaklarını bastırdı. Gözleri yılmış bir şekilde kapandı. Sinan'a gelen haber bütün ev halkından gizlenmişti. Bir tek Melih'e anlatmıştı durumu. "İyi misin?" diye sordu sesindeki telaşla. Deniz geri çekilerek titrekçe bir bakış attı babasına. İyiyim dercesine başını salladı. O esnada Berdan, kenarda duran sandalyelerden birini sertçe çekti. Sandalyenin sert zeminde çıkarttığı o ses herkesin dikkat kesilmesini sağladı. Adam çekiştirdiği sandalyeyi Meltem'in tam önüne gelecek şekilde bıraktı. Bedenini mengene gibi saran ceketini rahatsızca çıkarttı ve ardında kalan Rıza'ya uzattı. Meltem sonunun geldiğini hissediyordu. Yerinden çıkmaya can atan kalbini rahatlatmak için kesik bir nefes aldı.

SEVDANA GÖNÜL VERDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin